Hukuk geri döndüğünde bu hukuksuzlukları yapanlar  isimlerinin unutulmasını isteyecekler. Hatırlanmaktan rahatsız olacaklar. Hukuk komediye döndüğünde hayat trajediye döner.”

Tutuklu yargılanan iki hâkimden biri olan Metin Özçelik, bugün görülen davanın duruşmasında Yargıtay Başkanı Cirit’i eleştirdi. Özçelik, “Yargıtay Başkanı taraf olan Cumhurbaşkanı ile çay toplamaya gidemez ve açılışa katılamaz” dedi.

Tutuklu bulanan iki hâkim Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nde yargılandığı davanın 5.celesi bugün görüldü. Davada ilk dört celsedeki gerekçelerle iki hâkim hakkında tahliye kararı çıkmadı, tutukluluğunun devamına karar verildi.

Davaya yine sansür damga vurdu. Heyet basın mensuplarının bilgisayarlarını açmasını yasakladı. Duruşmaya yargılanan hâkimler, avukatları ve hâkimlerin yakınları katıldı. Davayı izlemeye Avrupa Yargıçlar Birliği adına gözlemci ve Hollanda Yargıçlar Birliği eski Başkan’ı geldi. Diğer taraftan Türkiye’deki yargı derneklerinin hiçbiri katılmadı.

Heyet Başkanı Muhsin Şentürk, Ankara C.Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu’ndan talep olmamasına rağmen Hâkim Mustafa Başer hakkında MASAK’a hazırlatılan raporun gönderildiğini ifade etti. Hâkim Başer hakkında MASAK’a araştırma yaptırması için verilen talimatta “Darbeye teşebbüs” suçlamasının yöneltildiği de ifade edildi.

Hâkimler esasa ilişkin savunmalarını yapmaya başladı. İlk olarak hâkim Metin Özçelik savunmasını yaptı ve Yargıtay Başkanı Cirit’e eleştiriler yöneltti.

Hâkim Metin Özçelik savunmasında yargının ve yargı sisteminin yürütme tarafından herkesin gözü önünde dizayn edildiğini, yürütmenin yargıya ilişkin tüm söylemleri ile talimatlarının yine yargı mensuplarınca yerine getirildiğini söylendi.

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yapan polislerin tahliye ettikten sonra Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in hafta sonu olmasına rağmen Yargıtay binasına spor bir kıyafetle geldiğine dikkat çeken Özçelik, Cirit’in açıklamasında ‘iki hâkimin verdiği tahliye kararıyla yetki aşımı yaptığını’ basın mensuplarına söylediğini anlattı.

Özçelik: Yargıtay Başkanı hafta sonu neden basın  açıklaması yapma gereği duydu?

Özçelik, “Yargıtay Başkanı, hafta sonu, tatil günü spor kıyafetle basın mensuplarını çağırarak açıklama yapma ihtiyacını neden hissetmiştir? Aynı Yargıtay Başkanı ‘oğlan bizim kız bizim’, ‘yargı elimizde’, ‘kendimizi mi denetleteceğiz?’ sözleri ile ilgili tek bir açıklama dahi yapmamıştır. Kendisi partili Cumhurbaşkanı ile Rize’de çay toplama etkinliğine katılmış, Kırşehir’de Cumhurbaşkanının muhalefete yönelik siyasi söylemlerine de alkış tutmuştur. Ben halen görevde olan bir hâkimim. Meslektaşlarım yazıp çizmeye, dile getirmeye korkuyor olabilir ancak ben açık açık söylüyorum. Yargıtay Başkanı birçok dosyanın tarafı konumundaki Cumhurbaşkanı ile açılışa, çay toplamaya ve mitinge katılamaz, katılmamalıdır. Bu kişinin Yargıtay Başkanı olduğu bir yerde bize hiç kimse adil ve tarafsız yargılanacağımızın teminatını veremez. Yargıtay Başkanı’nı esefle, açık açık kınıyorum.” dedi.

Özçelik’in savunmasının ardından duruşmaya 1 saat ara verildi.

ÖZÇELİK: HSYK SEÇİMLERİNDE BAKAN BAŞSAVCILARIN KOLTUĞUNA OTURUYORDU

Hâkim Özçelik Yargıtay 16.Ceza Daire’nin doğal hâkimlik ilkesine aykırı olduğunu belirtti.

Özçelik şunları söyledi; “Daire 17 Aralık sonrası kurulmuştur bizi yargılama da yetkili değildir. Diğer yandan üyeleri iktidarın desteklediği Yargıda Birlik Derneği’nin destekçileridir. Yargıda birlik derneği seçim çalışmalarında kamu araçlarını kullanmış, bakan bizzat bu çalışmalara da eşlik etmiştir. Yine göreve başlamadan dönemin Başbakan’ını ziyaret etmiş, ziyaret sonrası da yürütme ile uyum içerisinde çalışacaklarını alenen söylemişlerdir. Yargı uyum içerisinde çalışmakla görevli değildir, Prof. Ergün Özbudun’un da dediği gibi denetleme ile görevlidir. Bugün Yargıtay Başkanının çay ve açılışlardaki görüntüsü gibi o dönemde adalet Bakanı Başsavcıların makam koltuğuna oturmuş poz vermiştir. Başsavcılar da el pençe durmuştur.”

ÖZÇELİK’TEN HÂKİMLERE: YÜRÜTMENİN BUNLAR TUTUKLU YARGILANSIN DAYATMASINA KARŞI DİK DURUN

Hâkim Özçelik, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de savunmasına devam etti;

“Bugün burada bir hâkim olarak değil sıradan bir vatandaş olarak bulunsaydım, hiçbir somut delil olmayan bu dosyadan çoktan beraat etmiştim” diyen Hâkim Özçelik, “Hâkim kimliğim aleyhimde oluyor. Zira bizim üzerimizden 12 bin hâkim ve savcıya ‘Bakın hoşa gitmeyen kararlar verirseniz, başınıza bunlar gelir’ mesajı veriliyor.” ifadesini kullandı. Özçelik, “Ergenekon davasının usulden bozma gerekçesini siz yazdıysanız, o karardaki ilkeleri burada uygulasaydınız, biz bugün bu sanık sandalyesine oturtulmazdık” dedi.

Hâkim Özçelik daha sonra mahkeme heyetine dönerek “Yürütmenin bunlar tutuklu yargılansın dayatmasına karşı dik durun. Bir hâkim bir günde terörist ilan edilemez” dedi.

Özçelik’ten sonra söz alan avukat Elkan Albayrak, “Dosyadaki tüm delillere, evraklara erişemedik. Yasalara göre mahkemeniz, sanıklara haklarındaki delilleri belgeleri ücretsiz olarak vermek zorundadır.. Müvekkillerimiz cezaevindedir, birçok davada sanıklara savunmalarını hazırlamaları için evraklar gönderilir. Ayrıca mahkemeler şahsi bilgisayarlarını internet erişimine kapatmak suretiyle de temin edilmesini de sağlayabilir” diye konuştu.

Başkan Şentürk, “Bu talebinizi karşılamamız 6 ayımızı alır” sözleri ile avukat Albayrak’ın talebine yanıt verdi.

Metin Özçelik: “7.4.2016 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararında dosyanın fotokopilerinin sanıklara verilmesi kararını verdiniz. İnsan Hakları Sözleşmesine göre mahkemenin sanıklara hakkındaki iddialarla ilgili belge ve dokümanları vermesi yükümlülüğü var. Hatırladığım kadarıyla Selçuk Kozağaçlı tutuklandığında savunmasını hazırlaması için bilgisayarı verildi. Asker Cezaevlerinde de internet erişimi kapatılmak suretiyle bilgisayarlar veriliyor. Askeri Cezaevinin sağladığı imkân bize de tanınabilir. Ömür boyu hapisle yargılandığım davada bana bu hakkın tanınması gerekir. Davanın başından beri bu davayı uzatmaya çalıştığımız söylendi. Ama taleplerimiz karşılanmadı. Bunu kayda geçmek adına söylüyorum. Savunma için tam hazır değilim ama savunma yapmaya başlayacağım. Hakkımdaki suçlama silahlı örgüt üyesi olmak, darbeye teşebbüs etmek, görevi kötüye kullanmak. Bir hâkim verdiği karardan bir günde terörist ilan edilemez. Somut tek bir delil yok. Ben tutuklandığım gün beni tutuklayan mahkemenin dosyasında verdiğimiz kararlar dışında tek bir delil yoktu. Bana yöneltilen suçlamalar Başbakanın isnatlarıydı. Suçlamaya konu olaylar polislerin tahliyesi, o da 17-25 Aralık 2013 tarihinde operasyonu yapanlarla ilgili, o dönemden bir yıl sonra daireniz kuruldu. Doğal hâkimlik ilkesine aykırı bir yargılama yapılıyor. Venedik Kriterleri ve tüm uluslararası sözleşmelere aykırıdır bu yargılama. Başbakan bizleri itham etmiş,  Cumhurbaşkanı talimat vermiş, talimat yargı tarafından uygulanmıştır.  Gereği yerine getirilmiştir. Bunun en büyük delili Ahmet Davutoğlu’nun ‘17-25 Aralık’ı sahiplerine iade ettik’ açıklamasıdır. Bu ne demektir, biz talimatı verdik, yargı uyguladı. Diğer yandan bugün heyette hiç tanımadığımız bir üye var. Dairenin üyeleri başkan tarafından belirleniyor. Başkan kendisine yakın üyeleri seçerek istediği kararı alabilir. Heyette oturan kadın hâkim 5.celse duruşmaya katılmadı. Kendisi dosyaya vakıf değil. Demek istediğim tam da bu”.

Heyet Üyesi Mustafa Kurtaran: “Siz görevdeyken üyeleriniz değişmiyor muydu?”

Gemerek Hâkimi dakikada skor veriyor!

Metin Özçelik: “Bizim üyelerimizi başkan belirlemiyordu. Ben normal bir hâkimim. Ne terörist, ne cemaatçi, ne de kamikaze, ne de kahramanım. Verdiğim karar geçerlidir. Ismarlama bir şekilde siparişi alanlar tarafından yok sayılamaz. Yürütmenin hoşuna gitmeyen karar verdim diye bu muameleye maruz kalıyorum. Mesela şimdi Gemerek Hâkimi var, dakika başı skor veriyor. Hala görevde tutuklansın demiyorum. (Heyet ve salondakiler güldü) Yargılandığımız davanın ilk duruşmasında HSYK bizi aynı gün meslekten ihraç etti. Bu şekilde size mesaj verdi. Etkilemeye çalıştı. Etkiledi mi bilmem zira ben ispat edemeyeceğim konuya girmem, imza da atmam. İdarenin memuru olan müfettiş, tarafından yöneltilen suçlamalarla ilgili tek delil yok. Dosyada hakkımda kapı gibi rapor var. Maaşım ile yaşam standartlarım orantılı diyor. Bir usulsüzlük tespit edilmedi diyor. Dosyaya sonradan iki polis, paralelle bağlantılı olduğuma dair iz ve emare olduğu yönünde görüş vermiş. Sicilleri de yazıyor. Hukuk döndüğünde hukuk içerisinde bunun hesabı da sorulur. Başkan Muhsin Şentürk dışında sonradan atanan ve doğal hâkimlik ilkesine aykırı bir şekilde burada olan hâkimler Mustafa Kurtaran, adını bilmediğim kadın hâkim, Mehmet Öztunç, Bülent Savtok’u reddediyorum. Sizi başkan olarak önceden Yargıtay üyesi olduğunuz için reddetmiyorum. Ancak size ilişkin bir konuda da ret gerekçesi yapmadan bir eleştiri de bulunacağım. Biraz önce ara kararı heyet üyelerine sormadan kendi başınıza ara karar aldınız.”

Başkan Şentürk: “Geçen celse aynı taleple ilgili ret verdiğimiz için müzekkereye gerek duymadım.”

Metin Özçelik: “Heyetteki kadın üye davaya ilk kez katılıyor sormadınız görüşünü, diğer üyelerin görüşü de değişmiş olamaz mı? En azından müzekkere etmiş görüntüsü verebilirdiniz. Ayrıca sizin dediğiniz mantıkla yola çıkarsak, geçen celse tutukluluğun devamına da karar verdiniz. O halde bu celsede bizim tutukluluğa ilişkin taleplerimizi almadan, heyetle müzekkere etmeden tutukluluğun devamına diyebilirsiniz. Bu şekilde bir görüntü olmaz. Avukatım ve ben dosyaların tarafımıza verilmesini istedik. Siz bize 6 ayda karşılayamayız diyorsunuz. Sizin mahkeme olarak her türlü imkânınız varken, bu imkanları karşılayamayız dediğiniz yerde ben cezaevinin sınırlı koşullarında neye dayanarak savunma yapacağım. Usulen bozduğunuz Ergenekon davasında binlerce evrak yerel mahkeme tarafından taranıp tüm taraflara CD içerisinde teslim edilmişti. Bu sizin yasal yükümlülüğünüz. Mahkeme bize bunu sağlamak zorundadır.

16.Ceza Dairesinin oluşum tarihi itibariyle daireniz, görevsizdir. Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından belirlenecek bir heyet tarafından bu talebimiz değerlendirilmeli. Ya da  bu hususun incelenmesi için Anayasa Mahkemesine talebi gönderip, Anayasa Mahkemesinden gelecek yanıta kadar da dava durdurulmalıdır.”

Hâkim Özçelik’in talebinden sonra savcıya görüşü soruldu. Savcı, 7 Haziran seçimlerinden sonra okyanus ötesinde kurulan karargâhtan örgütün talimatlarını uygulayan elemanlar diye sözlerine başlayarak taleplerin reddini istedi.

Heyet taleplerin değerlendirilmesi için duruşmaya ara verdi. Aradan sonra taleplere ilişkin heyet kararını açıkladı.

Davanın durdurulması ve talebin Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebinin reddine, üyelerin doğal hâkimlik ilkesine aykırı olarak atandığı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin talebin reddine,

HEYET ÜYESİ KURTARAN, TUTUKLU HÂKİM BAŞER KONUŞURKEN GÜLÜNCE, TARTIŞMA YAŞANDI

Tutuklu hâkimlerden Metin Özçelik Yargıtay 16.ceza Dairesi’nin doğal hakimlik ilkesine aykırı olarak kurulduğunu belirttikten sonra Başkan hariç heyetteki Bülent Savtok, Mehmet Öztunç, Mustafa Kurtaran ve Feyza Kır‘ın reddettiğini söyledi. 

Bunun üzerine hâkim Mustafa Başer söz alıp konuşmaya başladı. O esnada daha önce fevri çıkışları ile dikkat çeken heyet üyesi Mustafa Kurtaran gülünce Avukat Önder Durdu söz aldı: 

Sayın Mustafa Kurtaran neye gülüyorsunuz? Burada iki hâkimi yargılıyorsunuz komik ve gülünç olan ne?” diye sordu.

Mustafa Kurtaran ise “Sana ne, beni mi terbiye ediyorsun?” diye karşılık verdi 

Avukat Durdu: “Terbiye etmiyorum, neden güldüğünüzü soruyorum. Burada hâkim bey savunma yapıyor gülüyorsunuz. Başından beri tutumunuz aynı, gülünç olan ne?”

Mustafa Kurtaran: “Sana ne!” 

Avukat Durdu: Burada siz hâkim Başer’e değil Türk milletine saygısızlık ediyorsunuz.”

 Mustafa Kurtaran: “Kimin saygısızlık ettiği belli.”

Avukat Durdu: Sokak ağzı ile burada konuşamazsınız.”

Mustafa Kurtaran: Arkadaş”

Avukat Elkan Albayrak: “Arkadaş değil avukat bey”

Metin Özçelik: Siz ilk celseden beri benzer bir tutum içerisindesiniz. Eşim siz gülüyorsunuz diye ilk celsede sinir krizi geçirdi.”

Mustafa Kurtaran: Art niyetim yok”

Bu esnada duruşma savcısı araya girdi: Ben açıklığa kavuşturayım Mustafa Kurtaran değil ben gülünce eşiniz sinir krizi geçirdi. Hâkim bey değil.”

Sonra Başkan  ilk celsede bunlar Segbis’e geçti ben ne yaptığımı biliyorum deyince Avukat Hacer Yılmaz “İlk duruşmada siz yoktunuz ki ne yaptığınızı bileceksiniz” karşılığını verdi.

SULH CEZA HAKİMİ YAPALIM  İSTEDİĞİMİZ KARARLARI VER” DEDİLER

 Tutuklu Hâkim Başer: “Benim sorunum biat edememek. Talimat almamak. 2014 yılı Ocak ayında 20 yıllık bir üst düzey yargıç bana ‘Seni Sulh Ceza Hâkimi yapalım ama bizim istediğimiz kararları vereceksin. İleride Başkan da olursun’ teklifinde bulundu.  Ben kabul etmedim. Başkalarının hakkına giremem. “Bu nasıl hâkimlik nasıl istediğiniz şekilde karar veririm!” diyerek kabul etmedim. Etseydim burada olmazdım. Bana Sulh Ceza Hâkimliği teklifini getiren Yargıda Birlik Platformu’ndan bir arkadaştı.

Tahliye kararı verdiğim polislerle ilgili dosyalarda suçlayıcı delil yok, getirin dosyalara bakın eğer delil var diyorsanız, savunma olarak da söyleyecek sözüm yok. Eğer dosyaları getirirseniz ne göreceksiniz biliyor musunuz? İlk operasyon 22 Temmuz’da evrakta sahtecilikle başlamış. Daha sonraki operasyonlarda delil olmadan suç vasfı sürekli değiştirilmiş, insanlar bir eşya gibi muhafaza altına alınarak nezarette fazladan tutulmuş, hiçbir evrakta imzası olmayan polis evrakta sahtecilikten tutuklanmış, kimisine mahkemenin verdiği dinleme kararından dolayı tutuklama çıkmış, yani değiştirilmesi karartılması mümkün olmayan evrak ile kaçma şüphesi var denilmiş. Eğer bu dosyaları getirirseniz siz de göreceksiniz, suçlamalara ilişkin somut delil sunulmamış. Eğer siz burada delil var derseniz benim savunmamda söyleyecek bir şeyim de kalmıyor. Ama ben bunları görüp başkasının hakkını yiyemem. Üzülerek söylüyorum mahkemeniz tarafsız bir görüntü vermiyor. Ben tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanmak istiyorum. Burada bize yöneltilen suçlamanın suçun olmadığını salondaki herkes gibi siz de biliyorsunuz. Bunu gözlerinizden anlıyorum. Tek somut delil olmadan 14 aydır tutukluyum. Toplumun bana yönelik algısının oluşturulması amaçlandı o amaca da ulaştırıldı. Beni buradan çıkardığınız da bana ‘bu teröristmiş, paralelciymiş’ diyecekler. Peki ya ailem, çocuklarım onların psikolojisi, yaşadıkları, yaşayacakları düşünülüyor mu? Tahliye talebimi benim tahliye kararım üzerinden değerlendirin.”

“Müvekkil darbeye teşebbüsle suçlanıyor ancak Davutoğlu artık milletvekili sıralarında oturuyor”

Hâkim Başer’in Avukatı:  “Davutoğlu müvekkiller tutuklandıktan sonra ellerinde kayıtlar olduğunu söylemişti hala açıklamadı. Müvekkilim darbeye teşebbüs ile suçlanıyor oysa yüzde 49 ile iktidara gelen Davutoğlu ‘Bu benim tasarrufumda değil’ açıklamasını yaptıktan sonra milletvekili sıralarına oturdu.”

Metin Özçelik: Ergenekon bozma gerekçesinde avukatların üzerlerinin suçüstü hali olmadan aranmasını bozma gerekçesi yaptınız ancak bizim ile ilgili bunu göz ardı ettiniz.” 

Özçelik, tahliye talebine ilişkin savunmasında Ahmet Altan’ın  “Ve kırar göğsüne bastırırken” yazısını okudu.

Özçelik: “Hukuk geri döndüğünde bu hukuksuzlukları yapanlar  isimlerinin unutulmasını isteyecekler. Hatırlanmaktan rahatsız olacaklar. Hukuk komediye döndüğünde hayat trajediye döner.”

Avukat Semra İşler Albayrak:  “Bu mahkemede olan hiç kimse giydiği cübbeyi siyasal iktidara borçlu değildir.”

Avukat Elkan Albayrak: Bu iki hâkime hükümeti yıkmak suçlaması yapılıyor. Kararlarını uygulatamamışlar, fakslatamamışlar. Verdikleri kararla hükumeti mi yıkacaklar? Bu dosyada somut delil yok. Savcı Bharara Türkiye’nin kahramanı oldu takipçileri Türk. Niye yargı 17/25 Aralık’ta görevini yapmadı? Vicdanları tatmin etmedi. Bizim bu AİHM’lerinden savcı Bharara’lardan kurtarmanız gerekiyor. Adalet burada sağlanmalı.”

Avukat Hacer Yılmaz: “Benim edebiyata ilgim vardır. Sever, okur, araştırırım. Burada savcının verdiği mütalaaya katılmak mümkün değil. Hukuki hiçbir dayanağı olmayan tamamen siyasetçilerin ağzı ile siyasi söylemlerde bulunulan bir mütalaa vermiştir. Okyanus ötesi karargâhı, yok talimat alanlar vs gibi siyasi söylemler üzerine bir mütalaa kurmuştur. Bunu hukuken kabul etmek mümkün değil. Yerel mahkemelerde dahi böyle mütalaa, yorum, yargılama görmedim. Hukuk adına üzgünüm.”

Elkan Albayrak: “Ben de meslektaşımın sözlerine kabul ediyorum. Dava savcısına bu söylemleri yakıştıramadım. Siyasi bir söylem içerisine giriyor. Hukuki söylemle alakası olmayan bir söylemle konuşuyor. Kendisinden beklemediğim için belki de gerçekten üzüldüm bu duruma.”

Avukat Semra İşler Albayrak: Efendim davanın başından beri burada mahkemenizin tarafsızlığını sorgulayan savunmalar yapıyoruz. Bu beni çok üzüyor. Keşke böyle bir savunma yapmak zorunda kalmasak. Keşke yargının siyasi iradenin emrinde olduğu görüntüsü verilmese… Ancak yaşananlar buna zorluyor. Somut örnekler verildi.”

KARAR

Ankara Adliyesi’ne atanan Ahmet Zararsız’ın tanık sıfatı ile dinlenmesine, iki hâkimin tutukluluğunun devamına karar verildi. Kararda ayrıca savunma hakkının kısıtlanmaması adına cezaevine yazı yazılarak, bilgisayar, yazı temin edilmesi kararı alındı.

Kaynak: Haberdar, 30.5.2016