Fehmi Kerem Bilgin ]

Belçika’nın önemli frankofon aydınlarından Jules Destrée, 24 Ağustos 1912 tarihinde yayınladığı “Valonya ve Flaman Bölgesinin Ayrılmasına Dair Krala Mektup” başlıklı bildirisinde Belçika Kralı I. Albert’e şöyle seslenmişti: “İki halka hükmetmektesiniz. Belçika’da Valonlar ve Flamanlar mevcuttur. Belçikalılar yoktur.” Destrée bu çarpıcı ifadelerin ardından, Valon ve Flaman Bölgelerinin özerkleşmesini savunduğu bildirisinde, “bağımsız ve özgür iki halkın birliğinden oluşan bir Belçika”nın kurulmasını tavsiye etmekteydi.[1] Destrée’nin hazırladığı bu tarihi metin, tek resmi dilli üniter bir devlet olarak kurulan genç Belçika Krallığı’nın çeşitli aşamalardan geçerek federal bir devlete dönüşmesine yol açan etnik, dilsel ve bölgesel gerilimler hakkında önemli bir referans kaynağı teşkil etmektedir.
Belçika 1970’lerin başına kadar az sayıda kurumsal ve anayasal reforma sahne oldu. Ancak çeşitli dönemlerde etkilerini farklı boyut ve biçimlerde gösteren sosyal, ekonomik ve siyasal etkenlere bağlı olarak, 1970’ten itibaren yaklaşık on yılda bir gerçekleşen beş önemli reform çerçevesinde merkezkaç nitelikli (centrifuge) bir federalizasyon sürecine girildi.[2] Federal devlet kavramı belirli bir tipolojiye tekabül etmesi itibariyle bazı temel ilkelere dayanmaktadır.[3] Bu ilkeler ışığında federalizmin genel bir teorisinin yapılması mümkün olmakla beraber[4], farklı federal örgütlenme modelleri doğrultusunda federalizm çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir.[5] Bu bağlamda Belçika federalizmi de farklı toplumsal ihtiyaçlara cevap vermek suretiyle Belçika’nın ülkesel bütünlüğünü ve toplumsal barışını korumaya hizmet eden kendine özgü karmaşık bir federal sistem teşkil etmektedir.
Bu incelememizde Belçika federalizmini, hukuki bir perspektif dâhilinde siyasi ve tarihi verilerden de yararlanarak ana hatlarıyla ele alacağız.
Belçika Federalizminin Ortaya Çıkışı
Birinci Fransız İmparatorluğu’nun Napolyon’un düşüşüyle son bulmasının ardından 1815 yılında gerçekleştirilen Viyana Kongresi’nde Belçika toprakları Fransa’dan koparılarak, iki yüzyıllık ayrılıktan sonra tekrar Hollanda’ya bağlandı.[6] Ancak Kral I. Willem’in otoriter yönetimi altında Hollandalıların her bakımdan hâkim konumda bulunduğu yeni Hollanda Krallığı’nın kuzey ve güney kesimleri arasındaki dinsel, etnik ve iktisadi farklılıklar kısa zamanda sorunlar yaratmaya başladı
1828 yılında Katolikler ve liberaller Belçika’nın bağımsızlığı için faaliyetlere başlayarak, temel özgürlükler üzerindeki uzlaşmalarını içeren bir ittifak anlaşmasına vardılar. Tüm farklılıklarına rağmen Hollanda hâkimiyetinden kurtularak kendi amaçlarını hayata geçirmek için birleşmeyi başaran bu iki kesimin önderliğinde gerçekleştirilen şiddetli bir ihtilal neticesinde, Belçika 1830 yılında bağımsızlığını kazandı.[7]
İhtilalin ardından yapılan bir seçimle üyeleri belirlenen Ulusal Kongre’nin (1830–1831) ilk görevlerinden birisi Anayasa’nın hazırlanması olacaktı. 7 Şubat 1831 tarihinde kabul edilen Belçika Anayasası yeni devletin temel ilkelerini belirlemekteydi: Belçika, parlamenter bir rejimle yönetilen, devlet başkanının kral olduğu, çeşitli temel hak ve hürriyetlerin anayasal teminat altında bulunduğu üniter bir devlet olacaktı. Bu çerçevede Anayasa’nın 23.maddesinde bireylerin diledikleri dilde konuşma özgürlüğü güvence altına alınmakla beraber, resmi dil olarak Fransızca kabul edilecekti.[8] Böylelikle idare, yargı ve eğitim alanlarında Fransızca kullanılacak, resmi işlemler bu dilde yazılacak ve yayımlanacaktır.
Belçika’nın kuruluşunda benimsenen tek resmi dilli üniter devlet modeli, günümüzde genellikle ülkenin toplumsal gerçekleri ile bağdaşmayan isabetsiz bir tercih olarak değerlendirilmektedir.[9] Bununla beraber birçok yazar bu kararın ilgili dönemin bağlamında ele alınması gerektiğini vurgulamaktadırlar.[10] Bu bağlamda üniter bir devlet modelinin benimsenmesi üç temel etken ile açıklanabilir: uluslararası baskılara karşı güçlü bir devlet kurma ihtiyacı, 1830 yılında “Belçikalı” kimliğinin hâkim olması ve devleti kuran elit kesimin özelliklerinin dilsel farklılıklara siyasi bir anlam yüklemeye elverişli olmaması. Gerçekten de o dönemde Brüksel’de ikamet eden Belçika eliti frankofondur; üst kesim içerisinde Felemenkçe konuşanlar dahi genellikle Fransızca bilmektedirler. Esas itibariyle iktisadi ve siyasi gücün dili olarak görünen Fransızca, bir halktan ziyade toplumsal bir sınıfın dili olarak algılanmaktadır. Öte yandan seçmen olabilmeyi “cens” olarak adlandırılan belirli bir vergi miktarını ödeme şartına bağlayan “censitaire” oy sistemi (suffrage censitaire)[11] siyasal katılımı elit kesime hasretmektedir. Nüfusun dilsel dağılımını kesin olarak tespit etmek ise güçtür. Nihayet yürütmenin yayınlarında Fransızca kullanımı, bu dilin Felemenkçe lehçelerinin çeşitliliğine nazaran yeknesak yapısına bağlı olarak işlevsel bir gerekçeyle de açıklanmaktaydı. Bu çerçevede “Belçika üniter bir devlet haline gelmekte ve ilke olarak, dil meselesi kamusal alandan tahliye edilmekteydi.”[12]
Ancak Fransızcanın yeni devletin tek resmi dili olarak kabul edilmesinden kısa bir süre sonra Flaman Hareketi doğdu. Yazar ve sanatçıların katkılarıyla gelişen Flaman Hareketi, Felemenkçenin tüm kamusal hizmetlerde kullanımını savunan dilsel bir hareket niteliği arz etmekteydi.[13] Halkın Felemenkçe konuşan kesimi, İdare ile olan ilişkilerinde sıklıkla Fransızca konuşmaya çalışmak zorunda kalmaktaydı. Ayrıca Belçika’daki dilsel ayrışma sınıfsal bir boyut taşımaktaydı.[14] Endüstriye hâkim olan sermaye sahipleri frankofon iken, ana dilleri Felemenkçe olan işçiler Fransızca bilmemekteydiler. Bu toplumsal ortamda güçlenen Flaman Hareketinin çeşitli siyasi partilerdeki Flaman kökenli politikacılar üzerindeki baskıları sonuç vermeye başladı. 1873 ve 1898 yıllarında öncelikle Flaman Bölgesi’nde, daha sonra ise ülke genelinde Fransız ve Flaman dillerinin eşitliği ilkesi benimsenerek yargı, idare ve eğitim alanlarında Felemenkçenin de kullanımına olanak tanıyan dilsel kanunlar (lois linguistiques) kabul edildi.[15] Nihayet, işçi hareketinin baskıları neticesinde 1893 yılında censitaire seçim sisteminin terk edilmesi ve erkek nüfus bakımından – eşit olmasa da –  genel oy hakkının kabulüyle beraber, Flamanlar demografik üstünlüklerini siyasi yönde kullanabilir hale geldiler. Bu çerçevede bölgesel ve topluluksal bir bilincin gelişmesiyle Flaman kimliği belirginleşti. Karmis ve A.–G. Gagnon’a göre bu faktörler Flaman Hareketinin talep ve gerekçelerinin evrimini açıklamaktadırlar:
“Başlangıçta bireysel haklar söylemine dayanılarak ülkenin kuzeyinde çift dilliliğin yerleştirilmesi vurgulanmaktaydı.  20. yüzyılın başından itibaren, daha kolektivist bir söylem, etnisite ve yersellik ilkelerine başvuran argümanlara dayanarak, Flaman Bölgesi’nde kamu idaresi ve eğitimde tek dilliliği talep eder hale geldi.”[16]
Belçika’da süre giden etnik-dilsel çekişmeye bağlı olarak, 1932 yılında kabul bir kanunla Belçika’da dilsel bölgelerin varlığı tanındı. Bu doğrultuda ülkenin kuzeyinde Felemenkçenin, güneyinde ise Fransızcanın hâkim olacağı her biri tek dilli iki ayrı bölge oluşturulurken, Brüksel yöresi bakımından çift dillilik esası muhafaza edildi. Böylelikle ülke genelinde çift dillilik esası terk edilirken, idare, yargı ve eğitim alanlarında ilgili bölge dilinin kullanılması ilkesi kabul edilmiş olmaktaydı.[17] Bu surette ülke bütününde çok dilliliğin kabul edildiği bir Belçika’dan, federalizasyon sürecine yönelen bir Belçika’ya geçilmiş oldu.
Bundan sonraki aşamada 1961, 1962 ve 1963 yıllarında kabul edilen dilsel kanunlarla ülkenin dilsel bölgelere ayrılması bakımından yeni düzenlemelere gidildi. Öncelikle nüfus sayımlarında dil kullanımına ilişkin verilerin toplanmasına yönelik sorular sayım fişlerinden ayıklandı. Böylelikle sayımlara dayanılarak bucakların dilsel statülerinin değiştirilmesi imkânı kaldırılmış olmaktaydı. Diğer yandan, daha çarpıcı bir biçimde, vilayetlerin dilsel bakımından homojen bir yapıya kavuşturulması amacıyla dilsel sınırlar yeniden tespit edildi. Bu çerçevede tartışmalara rağmen çeşitli bucak, mahalle ve komların farklı dilsel bölgelere transferi gerçekleştirildi. Nihayet çift dilli Brüksel Bölgesi’nin genişlemesini istemeyen Flaman siyasetçilerin baskısıyla, Brüksel Bölgesi 19 bucakla sınırlandı. Ara bir formül olarak Brüksel’in etrafında yer alan altı bucakta Fransızca konuşanlara dilsel “kolaylıklar” (facilités) sağlanarak bu bucaklara özel bir dilsel statü verildi. 1961–1963 yıllarında yapılan dilsel düzenlemeler, özellikle Flaman Hareketi’nin taleplerini karşılamaktaydı.[18]
Flaman siyasi hareketleri, Flamanların demografik üstünlüğünün yanında, Valon ve Flaman Bölgeleri arasındaki iktisadi dengenin tersine dönmesinden de güç almaktaydılar. Zira II. Dünya Savaşı ertesinde, ülkenin sınaî merkezi konumunda bulunan Valon Bölgesi’ndeki kömür ve çelik endüstrisi çöküşe geçerken, Flaman Bölgesi yabancı yatırımların, dış ticaretin, orta ölçekli işletmelerin ve hizmet endüstrisinin gösterdiği büyük gelişmeyle beraber 60’lı yılların başında iktisadi üstünlüğü ele geçirmişti.[19]
Belçika artık bölgesel partilerin arttığı ve federalizm projelerinin yaygın biçimde savunulmaya başlandığı bir döneme girmişti. Yaşanan hükümet krizlerinin de tetiklemesiyle 1970 yılında gerçekleştirilen önemli bir anayasal reformla federalizasyon sürecinin ilk adımı atıldı. Anayasa’nın yeni hükümleri uyarınca Belçika’da üç Kültürel Topluluğun ve üç Bölgenin varlığı kabul edildi. Bunlar sırasıyla Fransız, Felemenk ve Alman Toplulukları ile Valon, Flaman ve Brüksel Bölgeleri olarak tayin edilmişti.[20]
Federal bir sisteme meyleden bu karmaşık kurumsal yapının benimsenmesinin ardında, Flaman ve Valonların beklentilerinin farklılaşması yatmaktaydı. Flamanlar dilsel kazanımlarını korumayı ve kültürel özerkliklerini elde etmeyi arzularken, Valonlar iktisadi düşüşlerine ve sayısal zayıflıklarına çare bulmayı amaçlamaktaydılar. Bu bağlamda Belçika’nın yeni kurumları her iki topluluğun ortak kaygılarına da cevap vermekle beraber[21], Kültürel Topluluklar özellikle Flamanların beklentilerini karşılarken, Bölgelerin Valonların iktisadi menfaatlerini koruması umulmaktaydı. Toplulukların yetkileri daha ilk aşamada belirlenmişti. Her bir Topluluk, dillerin kullanımı ve kültür (eğitim bakımından sınırlı yetkiler dâhil olmak üzere) alanlarında, kanun gücüne sahip kararnameler (décret) yapabilen yasama organları ile donatılmıştı. Bu ilk reform neticesinde tamamlanmış bir federal sistem oluşturulmamıştı. Zira Kültürel Toplulukların mali özerkliği olmadığı gibi, karar organları ulusal parlamenterlerden oluşmakta ve yürütme organları (exécutifs) merkezi hükümet ile iç içe geçmiş bulunmaktaydı.[22] Bölgelerin yetki ve organlarının belirlenmesi ise Anayasa ile özel bir kanuna bırakılmıştı.
1980 yılında gerçekleştirilen ikinci bir reformla Bölgelerin düzenlenmesi ve Toplulukların özerkliği sorunu konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi. Temel kırılma noktasını Brüksel Bölgesi’ne ilişkin tartışmaların oluşturduğu uzun müzakereler neticesinde Bölgelere ilişkin özel kanun kabul edildi. Flaman ve Valon Bölgeleri bir yandan yasama ve yürütme organlarına kavuşturulurken, diğer yandan bayındırlık, çevre, konut, ekonomi, enerji ve istihdam gibi yersel anlamda bölgeye bağlı konularda yetkilerle donatıldılar. Buna rağmen Brüksel Bölgesi’nin durumu Flamanlar ve Frankofonların uzlaşamaması nedeniyle askıda bırakıldı.[23] Topluluk ve Bölgelerin yürütme organlarının ulusal hükümetin üyesi olmayan bakanlardan kurulması kabul edildi; bunların yasama meclislerini teşkil eden konseyler (conseils) ise ulusal meclisler olan Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerinden oluşmaktaydı. Nihayet Topluluklara sağlık politikası ve sosyal yardım alanlarında yeni yetkiler tanındı.[24]
1988-1989 yılında yapılan düzenlemelerle Belçika’da tamamlanmış bir federal rejimden söz etmek mümkün hale geldi. Bu çerçevede ulusal düzeyden bağımsız siyasi organlarla donatılmış olarak Başkent-Brüksel Bölgesi oluşturuldu. Aynı reform dâhilinde Bölge ve Topluluklara yeni yetki devirleri gerçekleştirilirken, federe birimlerin mali kaynaklarını belirleyen özel bir kanun kabul edildi.[25]
Bununla beraber Belçika’nın resmen federal bir devlet olarak nitelenmesi 1993 reformuyla gerçekleşti. 17 Şubat 1994 tarihli Belçika Anayasası daha ilk maddesinde Belçika’nın federal bir devlet olduğunu hüküm altına aldı. Yeni Anayasa ile Bölge ve Toplulukların yasama organları üyelerinin doğrudan ulusal düzeyden bağımsız seçimlerle belirlenmesi kabul edildi. Federe birimler ayrıca sınırlı bir oto-organizasyon yetkisi elde ettiler. Nihayet Belçika’yı ortadan ikiye ayıran temel dilsel sınırın tam üstünde bulunan ve coğrafi olarak Brüksel’i de kapsayan Brabant Vilayeti üç birime ayrıldı: Flaman Brabant Vilayeti, Valon Brabant Vilayeti ve zaten federe bir birim statüsüne kavuşmuş bulunan Brüksel Bölgesi.[26] Böylelikle Belçika’daki vilayet sayısı 10’a yükselmiş olmaktaydı.
Belçika’da federalizme ilişkin son önemli reform 2001 yılında gerçekleştirildi. Mali açıdan Bölgelere ek vergiler getirme imkânı getirilerek kısmi bir mali özerklik tanınırken, Topluluklara yeniden finansman sağlandı. Ayrıca özellikle tarım, dış ticaret ve kalkınma yardımı alanlarında Bölge ve Toplulukların yetkileri genişletildi.[27] Günümüzdeki haliyle Belçika federalizmi esas olarak bu beş temel aşama çerçevesinde şekillenmiştir.
 

  1. Bölüm :

Kurumsal Çerçeve
Belçika federalizminin kurumsal çerçevesinin betimlenmesi için analitik bir yaklaşım benimsenmesi uygun olacaktır. Bu nedenle ilk adımda Belçika Devletinin federe birimlerini oluşturan Topluluklar ve Bölgeler analiz edilmeye çalışılacaktır (A). Bundan sonraki aşamada, federal yönetim düzeyinin başlıca organları incelenecektir (B).

  1. Federe Birimler: Topluluklar ve Bölgeler

Belçika Anayasası’nın Birinci Başlığı, Belçika Devleti’nin örgütlenme modelini genel olarak betimlemekte ve bilhassa, bu devletin federe birimlerini saymaktadır. Buna göre “Belçika, topluluklardan ve bölgelerden oluşan federal bir devlettir.” (m.1) Bu surette iki farklı federe birim türünü içeren Belçika Devleti, tek bir tipe tekabül eden federe birimlerden oluşan federal devlet modellerine ayrılmaktadır. Böylelikle Belçika federalizmi bölgelere dayalı yersel / ülkesel (territorial) bir federe birim türünün yanında, yersel olmayan bir unsur (non-territorial component) içermesi itibariyle kendine özgü federal bir sistem teşkil etmektedir.[28] Belçika’nın federe birimlerini oluşturan Topluluk ve Bölgelerin spesifik yetkileri olup, bunlar arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmamaktadır. [29]
Bu çerçevede Belçika üç Topluluk içermektedir: “Fransız Topluluğu, Flaman Topluluğu ve Almanca Konuşanlar (Germanophone) Topluluğu”. Öte yandan dilsel topluluklar düzeyindeki örgütlenmenin haricinde, Belçika Devleti yersel düzeyde tanımlanmış birimler olarak üç Bölgeyi kapsamBelçika Parlamentosuaktadır: “Valon Bölgesi, Flaman Bölgesi ve Brüksel Bölgesi”. Valon ve Flaman Bölgelerinin her biri, Anayasa’da ismen tayin edilmiş bulunan beşer vilayeti kapsamaktadırlar.
Nihayet Belçika dört dilsel bölgeden oluşmaktadır: “Fransız dili bölgesi, Felemenk dili bölgesi, çift dilli Başkent-Brüksel Bölgesi ve Alman dili bölgesi”. Söz konusu dilsel bölgeler bucakların dilsel-bölgesel aidiyetlerinin yanında, Toplulukların düzenleyici işlemlerinin etki alanını belirlemek bakımından önem arz etmektedirler. Zira Belçika Krallığı’ndaki her bir bucak söz konusu dilsel bölgelerden birinin parçası olmak durumundadır. Dilsel bölgelerin sınırlarının değiştirilmesi, Anayasa’nın m.4 § 3 hükmünde düzenlemiş bulunan özel nisaplara dayalı karmaşık bir karar usulü dâhilinde kabul edilebilecek olan bir kanunla mümkündür. Söz konusu özel çoğunlukla kanun kabul usulü, Anayasa’nın birçok maddesinde toplulukların menfaatlerini ilgilendiren konuların düzenlenmesi bakımından benimsenmiştir.
Belçika Anayasası federe birimlerin organlarını da düzenlemektedir. Buna göre her bir Topluluk ve Bölgenin, anayasal yetkilerle donatılmış birer parlamentosu (parlement) ve birer hükümeti (gouvernement) bulunmaktadır. Topluluk parlamentoları, ilgili topluluk parlamentosu üyesi sıfatıyla veya bir bölge parlamentosu üyesi sıfatıyla, doğrudan seçilmiş bulunan vekillerden oluşacaktır. (m.116 § 2, 1) Öte yandan Fransız ve Flaman topluluklarının organları (parlamentolar ve hükümetler), özel çoğunlukla kabul edilmiş bir kanunla düzenleneceği şekilde, sırasıyla Valon ve Flaman Bölgeleri’nin yetkilerini icra edebilecektir. Bu istisnai durum haricinde her bir bölge parlamentosu, ilgili bölge parlamentosu üyesi veya bir topluluk parlamentosu üyesi sıfatıyla doğrudan seçilen vekillerden oluşacaktır.
Topluluk ve Bölge parlamentolarının üyeleri beş yıllık bir süre için seçilirken, parlamentolar bir bütün olarak her beş yılda bir yenileneceklerdir. Topluluk ve Bölge parlamentolarının üyeleri, federal düzeyde çift meclisli sistemin benimsendiği Belçika’da Temsilciler Meclisi üyesi olamazken, üyeleri kısmen Topluluk parlamentoları tarafından tayin edilen Senato’da bu yolla senatör olabileceklerdir. (m.119)
Her bir Topluluk ve Bölge hükümetinin üyeleri ise bunların parlamentoları tarafından seçilecektir. Bölge ve Topluluk hükümetlerinin oluşum ve işleyişleri özel çoğunlukla kabul edilen bir kanunla düzenlenebilecektir. Ancak Almanca Konuşanlar Topluluğu Hükümetinin oluşum ve işleyişi alelade bir kanunla düzenlenebilecektir. (m.123)
Federe düzeyin kurumsal yapısı açısından Belçika Anayasası’nın ilk aşamada analitik bir tablo çizmesine rağmen, uygulamada Topluluk ve Bölgeler arasında önemli kesişme alanları bulunması nedeniyle Belçika federalizmi çapraşık bir sistem arz etmektedir. W. Swenden’e göre, Brüksel’in ve Almanca Konuşanlar Topluluğu’nun özel durumları bir yana bırakılacak olursa, Belçika’da Topluluklar netice itibariyle aynı zamanda yersel düzeyde de örgütlenmiş olmaktadırlar. Zira Fransız ve Flaman Topluluklarının sırasıyla, her biri küçük gruplar teşkil eden Flaman Bölgesi’nde yaşayan Fransızca konuşanlar ile Valon Bölgesi’nde yaşayan Felemenkçe konuşanlar üzerinde yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle toplulukların yetki alanını belirleyen “kişisellik” ilkesi esas olarak ancak Brüksel düzeyinde işlemektedir.[30]

  1. de Coorebyter ise Belçika’da üç Topluluk ve üç Bölgenin varlığını hüküm altına alan Anayasanın 2. ve 3. maddelerinin esasen bir kurgu (fiction) ortaya koyduğunu ifade etmektedir. Gerçekte Bölgeler ve Topluluklar kendi içlerinde farklılaşırken, topluluksal komisyonlar kurumsal yapılanmayı daha da karmaşıklaştırmaktadır. Yazara göre Belçika sistemi kesinlikle söz konusu anayasal hükümlerin görünürdeki basitliğine sahip değildir.[31] Gerçekten de Belçika federal sistemi, Anayasa’da ortaya konulan genel kurumsal şemaya nazaran önemli değişiklikler geçirmiştir. Brüksel’de yaşayan Felemenkçe konuşanların, Belçika’daki Flamanların oldukça küçük bir oranını teşkil etmesi sebebiyle, Flaman Topluluğu ve Flaman Bölgesi kurumlarını birleştirmişlerdir. Buna bağlı olarak hâlihazırda, bir Flaman Parlamentosu ve Hükümeti bulunmaktadır; Flaman Bölgesi’nde mukim bulunan yurttaşlara yönelen bölgesel yetkiler ve yine Flaman Bölgesi’nde yaşayanlar ile Brüksel’deki Felemenkçe konuşanları kapsayan topluluksal yetkiler söz konusu flaman organları tarafından kullanılmaktadır.[32]

Kendi içlerinde Flamanlar kadar dayanışma göstermeyen Frankofonlar cephesinde ise durum daha karmaşıktır. Belçika’daki Fransızca konuşanların dörtte birinin Brüksel’de yaşaması sebebiyle, Flamanların aksine, Fransız Topluluğu ve Valon Bölgesi kurumlarını birleştirmemişlerdir. Bu doğrultuda ayrı Bölge ve Topluluk organları varlıklarını sürdürmektedirler. Bununla beraber Fransız Topluluğu Parlamentosu, bütünüyle Brüksel ve Valon bölgesel parlamentolarına doğrudan seçilmiş bulunan vekillerden oluşmaktadır.[33] Öte yandan Fransız Topluluğu yetkilerinin bir kısmını Valon Bölgesi ile Fransız Topluluksal Komisyonu’na (Commission communautaire française) devretmiştir. Valon Bölgesi ise bazı yetkilerini Almanca Konuşanlar Topluluğu’na nakletmiştir.[34]

  1. Federal Düzey: Federal Meclisler ve Federal Hükümet

Belçika Devleti’nin federal organlarını esas olarak Kral, çift meclisli federal parlamento, federal hükümet ile yargı erkini icra eden mahkemeler oluşturmaktadır. Belçika Anayasası’na göre federal yasama erki (pouvoir législatif fédéral) kolektif olarak Kral, Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından kullanılmaktadır (m.36). Federal yürütme erkinin (pouvoir exécutif fédéral) ise Anayasa’da düzenlendiği şekilde Krala ait olduğu belirtilmektedir (m.37). Kral yasama ve yürütme erkleri içerisinde yer almakla beraber, yetkileri oldukça sınırlıdır. Bazı önemli yetkileri de bulunmakla beraber Kralın konumu genel olarak parlamenter bir sistemde devlet başkanının konumuna tekabül etmektedir. Kral özellikle, ülkede bulunan yabancı devlet temsilcileri nazarında ve yabancı ülkelere gerçekleştirdiği resmi ziyaretlerle Belçika Devleti’ni temsil etme işlevini görmektedir.[35] Bu nedenle esas itibariyle federal yasama erki Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından, federal yürütme erki ise federal hükümet tarafından icra edilmektedir.
Federal meclislerin üyeleri ulusun bütününü temsil etmekle beraber, Anayasa’da öngörülen belirli hallerde Fransızca ve Felemenkçe düzeyinde dilsel gruplara (groupes linguistiques) ayrılmaktadırlar. Aynı zamanda iki federal meclisin üyesi olmak mümkün değildir. Temsilciler Meclisi nisbi temsile dayalı bir seçim sistemi çerçevesinde doğrudan seçilen 150 milletvekilinden oluşmaktadır. Senato ise 71 senatörden oluşmaktadır. 25 senatör Felemenk Seçim Kurulu (collège électoral néerlandais) tarafından seçilirken, 15 senatör Fransız Seçim Kurulu (collège électoral français) tarafından seçilmektedir. Söz konusu Seçim Kurullarının oluşumu, ilgili seçim çevreleri ve seçmen olabilme koşulları kanunla belirlenmektedir. Bunun dışında Flaman ve Fransız Toplulukları Parlamentoları kendi bünyelerinden 10’ar senatör tayin ederken, Almanca Konuşanlar Topluluğu Parlamentosu da kendi içinden sadece 1 senatör tayin etmektedir. Nihayet kalan 10 senatörün 6 tanesi,  Felemenk Seçim Kurulu ile Flaman Topluluğu Parlamentosu tarafından seçilen senatörlerce tayin edilirken; 4 tanesi de Fransız Seçim Kurulu ile Fransız Topluluğu Parlamentosu tarafından seçilen senatörlerce tayin edilmektedir. Bu son grup senatörler, ortaklaşa belirlenmiş senatörler (sénateurs cooptés) olarak da anılmaktadırlar.
Bu karmaşık yapı içerisinde çift dilli Başkent-Brüksel Bölgesi’nin menfaatleri de göz ardı edilmemiştir. Yukarıda betimlenen senatör grupları içerisinde belirli sayıda senatörlerin seçim gününde Başkent-Brüksel Bölgesi’nde ikamet etmeleri asgari sayılarla teminat altına alınmıştır. Belçika Senatosu’nun oluşumunda sosyal anlamda topluluksal (communautaire) yaklaşımın etkisi belirgin olmakla beraber, birçok federal sistemlerdeki ikinci meclislerin aksine, Senato’nun “federe birimleri temsil eden bir kurum olarak tasarlanmadığı” ifade edilmektedir. Gerçekten de Senato’da Bölge yönetimleri temsil edilmediği gibi, federal yasama organında federe birimlerin menfaatleri federal meclislerde oluşturulan dilsel gruplar aracılığıyla korunmaktadır.[36]
Belçika Federal Hükümeti ise, Bakanlar Kurulu (Conseil des ministres) ve federal devlet sekreterlerinden (secrétaires d’Etat fédéraux) teşkil etmektedir. Anayasa azami 15 üyeden oluşan Bakanlar Kurulu’nun, Başbakan haricinde eşit sayıda Fransızca ve Felemenkçe konuşan bakanlardan oluşmasını öngörmektedir.[37] Bakanlar Kral tarafından atanır ve azledilirler. Bu durum Federal Hükümetin bir parçasını oluşturmakla beraber, Bakanlar Kurulu’nun üyesi olmayan, ancak bir bakana bağlı durumda bulunan federal devlet sekreterleri için de geçerlidir. Devlet sekreterleri ilke olarak ancak yetkili oldukları veya kendilerini yakından ilgilendiren konuların incelenmesi esnasında Bakanlar Kurulu’na eşlik ederler. Ancak son yıllarda uygulamada devlet sekreterlerinin Bakanlar Kurulu toplantılarına başından sonuna kadar iştirak ettikleri görülmektedir. Anayasal bir statü teşkil etmeyen Devlet Bakanı (ministre d’Etat) sıfatı ise ülkeye önemli hizmetler görmüş olan kimselere Kral tarafından verilen onursal bir unvandan ibarettir. Devlet Bakanları, federal hükümette ve federal meclislerde yer alamazlar. [38]
 

  1. Bölüm :

Operasyonel Çerçeve: Yetki Dağılımı 
Belçika Anayasası’nın 35.maddesi Belçika federal sisteminde yetki dağılımına ilişkin olarak temel bir hüküm getirmektedir. Buna göre federal otorite, münhasıran Anayasa’da ve Anayasa uyarınca kabul edilen kanunlarda belirlenen alanlarda yetkili olacaktır. Söz konusu maddenin 2. fıkrasına göre, Topluluklar ve Bölgeler ise, kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, özel çoğunlukla kabul edilen bir kanunla belirlenen şartlar ve usuller dâhilinde diğer alanlarda yetkili olacaklardır.
Buraya kadar bakıldığında Belçika federalizmine hâkim ilkenin federal organların ancak kendilerine anayasal düzeyde atfedilen sınırlı sayıdaki yetkileri kullanabilmesi, geriye kalan alanların ise Topluluk ve Bölgelerin yetkisine bırakılması olduğu sonucu çıkmaktadır. Ancak mevcut durum esasen bunun tam da tersine tekabül etmektedir. Zira 35.maddenin “geçici” son fıkrası uyarınca, 2. fıkrada işaret edilen özel çoğunlukla kabul edilecek olan kanun, 35.maddenin yürürlüğe gireceği tarihi de belirleyecektir. Oysa söz konusu özel kanunun halen kabul edilmemiş olması sebebiyle 35.madde hukuki bir etkiden yoksun bulunmaktadır. Siyaseten hassas bir konu teşkil eden 35.maddenin askıda kalmasına bağlı olarak, geçici olması gereken bir durum 1993 yılından beri devam etmektedir.[39]
Bu sebeple mevcut durumda federe birimler yalnızca kendilerine açıkça atfedilmiş bulunan yetkileri (compétences attribuées) kullanabilirken (A), federal organlar artakalan yetkileri (compétences résiduelles)  muhafaza etmektedirler (B).[40]

  1. Topluluk ve Bölge Yetkileri

Belçika Anayasası özellikle Toplukların yetkilerini ayrıntılı bir biçimde düzenlemektedir. Söz konusu yetkiler oldukça kapsamlıdırlar. Buna göre Fransız Topluluğu ile Flaman Topluluğu Parlamentoları kararnameler aracılığıyla kültürel konuları; zorunlu eğitimin başlangıcı ve sonu, diplomalara ilişkin asgari standartlar ile harçlar rejimi haricinde eğitimi ve bu alanlara ilişkin olarak topluluklar arası ve – antlaşmaların akdi de dâhil olmak üzere- uluslararası işbirliği konularını düzenleyebilme yetkisine sahiptirler.
Ayrıca bu Toplulukların parlamentoları, kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, “kişiselleştirilebilir konular” ile “dillerin kullanımını” düzenleyebilmektedirler. Kişiselleştirilebilir konuların neler oldukları ve bu konularda uluslararası işbirliği ile topluluklar arası işbirliği hususları özel çoğunluğa tâbi kanunla belirlenebilmektedir. Hâlihazırda kişiselleştirilebilir konular sağlık ve bireysel yardım konularını kapsamaktadır. Toplulukların yetkisine giren dillerin kullanımı ise idari konuları; resmi makamlarca kurulan, sübvanse edilen veya tanınan kurumlarda eğitimi; çalışanlar ile işverenler arası sosyal ilişkileri ve yasalarca işletmelere şart koşulan işlem ve belgeleri kapsamaktadır.
Bu surette Fransız ve Flaman Toplulukları Parlamentolarına tanınan düzenleme yetkileri büyük öçlüde alman dili bölgesi bakımından Almanca Konuşanlar Topluluğu Parlamentosu’na da tanınmıştır. Anayasa’da belirtilen bu yetkilerin haricinde, özel çoğunlukla kabul edilen çeşitli federal kanunlar zanaatları, gençlik politikasını, turizmi, önleyici sağlık hizmetlerini ve sosyal yardım politikası ile bilimsel araştırmanın bazı bölümlerini de Toplulukların yetki alanına dâhil etmektedirler.[41]
Belçika Anayasası, Topluluklara tanıdığı yetkilere halel gelmemek şartıyla, Bölge organlarının düzenleme yetkisine tâbi kılınacak alanların özel çoğunlukla kanunları ile belirleneceğini hüküm altına almaktadır (m.39). Ayrıca söz konusu özel kanunlar bölgesel organların yetkili kılındıkları alanlarda benimseyecekleri kuralların hukuki gücünü tespit edecek ve bu çerçevede bunların kararnamelerine kanun gücü tanınabilecektir (m.134). Bugün özel çoğunluk kanunları Bölgelerin yetkileri arasında şu konuları saymaktadırlar: “istihdam politikası dâhil olmak üzere bölgesel ekonomik kalkınma, sınaî yeniden yapılanma, çevre, doğanın muhafaza edilmesi ile kırsal kalkınma, konut, imar, kentsel yenilenme, su kaynakları ile atık su, enerji politikası (ulusal altyapı ve nükleer enerji hariç olmak üzere), yol yapımı, suyolları, bölgesel hava limanları ve yerel kamu taşımacılığı, tarım ve dış ticaret.”[42]

  1. Swenden Belçika’da toplulukların ve bölgelerin kapsamlı özerk düzenleyici yetkilerinin, söz konusu federe birimlerin özerk idari organları ile at başı gittiğini belirtmektedir. Bu bağlamda Belçika, Alman federal modelinin karakteristik bir özelliği olan “idari federalizm” (administrative federalism) sistemini benimsememiştir. Belçika’da federal yasalar federal organlar tarafından, Bölge ve Toplulukların yasaları ise bölgesel organlar tarafından uygulanmaktadır. Öte yandan Belçika federalizmini Alman modelinden ayıran bir diğer özelliği ikili federasyon (dual federation) olma niteliğidir. Swenden’e göre Almanya’nın aksine, Belçika’da oldukça az sayıda eş güdümlü federal yasa, ortak eylem programları ve çerçeve mevzuat bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Bölgelerin gelir vergilerini artırma yetkisi müstesna olmak üzere, Belçika’da federal ve bölgesel hukuk eşit düzeyde bulunmakta, her ikisi de münhasıran anayasaya tâbi bulunmaktadırlar.[43]
  2. Federal Yetkiler

Belçika’da federal erk ülkenin bütünü üzerinde, Topluluk ve Bölgelere atfedilmeyen yetkilerin yanında, kendisine açıkça ayrılan yetkileri de kullanmaktadır.

  • Topluluk ve bölgelere atfedilmeyen yetki alanları esas itibariyle şunlardır: adalet, sosyal güvenlik, milli savunma ve emniyet, dış politika, medeni hal ve vatandaşlığa ilişkin düzenlemeler, ülkeye giriş, yabancıların ikamet ve yerleşimi, gerçek kişilere ve şirketlere ilişkin vergiler, şirketlere ilişkin mevzuat.
  • Sarahaten federal erke atfedilen yetkiler ise şu alanlara ilişkin bulunmaktadır: Çift dilli Başkent-Brüksel Bölgesi’nde ve özel dilsel statüye tâbi bucaklarda dillerin kullanımı, sosyal entegrasyon gelirleri ve yaşlı kimselere yönelik gelir teminatı, hastanelere ilişkin kurumsal mevzuat ve sağlığa ilişkin diğer temel kurallar, federal bilimsel kurumlar, federal kültürel kurumlar, besin zinciri güvenliği, nükleer enerji, özerk kamu işletmeleri.[44]

Genel olarak bakıldığında, federe birimlere yetki devri konusunda federal devletin temkinli davrandığı ve ulusal dayanışma kaygısıyla federalizasyon sürecini son haddine kadar götürmediği ifade edilmektedir.[45] İşsizlik sigortası, emekli maaşları ve sağlık bakımlarının büyük bir kesimin kapsayan sosyal güvenlik harcamaları yalnızca federal düzeyde değil, aynı zamanda bir bütün olarak Belçika’da kamu harcamalarının en büyük kesimini teşkil etmektedir.[46] Flamanlar federal yetkilerin daha geniş bir kısmının federe birimlere aktarılmasını talep ederken, Frankofonlar genellikle federal erkin mevcut yetkilerinin korunmasından yanadırlar. Özellikle sosyal güvenlik ve maliye politikasına ilişkin yetkilerin devri konusundaki ihtilafın arkasında, iktisadi gelişmişlik alanında fark gösteren Flaman ve Valon Bölgeleri arasındaki sosyal ve ekonomik çekişme yatmaktadır. Bugün Belçika’nın en zengin bölümünü teşkil eden Flaman Bölgesi, maliye ve sosyal güvenlik politikaları vasıtasıyla Valon Bölgesi lehine gerçekleşen transferlerden rahatsızlık duymaktadır.[47]
Anayasayı değiştirme yetkisi Federal Parlamento’ya aittir.[48] Bunun için öncelikle hangi anayasal hükümlerin değiştirilmesinin gerekli olduğuna dair federal yasama erkinin bir ön beyanına ihtiyaç vardır. Bu beyanı takiben her iki meclis lağvedilerek kırk gün içersinde seçime başvurulması suretiyle meclislerin yenilenmesi yoluna gidilecektir. Yenilenmiş meclisler Kral ile beraber anayasal değişikliğe sunulan hususlar üzerinde anlaşmaya varmalıdırlar. Bu aşamadan sonra ilgili anayasal değişiklikler her bir meclisin üye tam sayısının üçte ikisinin toplanması, kullanılan oyların üçte ikisinin değişiklik lehinde bulunmasıyla gerçekleştirilebilecektir (m.195).
Belçika federalizmi federal siyasetin belirlenmesinde Bölgelerin katılımını teminat altına alan ve genel olarak federal yönetimin dilsel toplulukların menfaatlerine zarar verebilecek yasalar yapılmasını önleyen çeşitli mekanizmalar içermektedir. Devlet içi federalizm (intra-state federalism) kavramıyla ifade edilen bu türden mekanizmaların başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:[49]
Öncelikle,  ülkenin genel siyasetini belirleyen Bakanlar Kurulu, başbakan dışında ana dilleri Fransızca ve Felemenkçe olan eşit sayıda bakanlardan oluşmakta ve siyasal bir gelenek olarak oydaşma (consensus) ile karar almaktadır. Bakanlar Kurulu içerisinde bir görüş ayrılığının ortaya çıkması ve hiçbir surette bir uzlaşmaya varılamaması halinde ilgili dosya ertelenmektedir. Bu türden durumların çoğunda ilgili dosya, üzerinde uzlaşmaya varılabilecek bir öneri hazırlanmak üzere kabine içi bir çalışma grubuna tevdi edilmektedir.[50]
Öte yandan Belçika Anayasası, federal düzeyde dilsel toplulukların menfaatlerini korumalarına hizmet eden ve siyasi literatürde “alarm zili” olarak anılan parlamenter bir mekanizma öngörmektedir[51] (m.54). Buna göre federal meclislerdeki dilsel gruplardan birine mensup üyelerin dörtte üçü tarafından imzalanmış bir önerge ile bir kanun tasarısı veya teklifi hükümlerinin topluluklar arası ilişkilere ağır surette zarar verecek nitelikte olduğu beyan edilebilmektedir. Bu durumda parlamenter süreç askıya alınmakta ve ilgili önerge Bakanlar Kurulu’na sunulmaktadır. Bakanlar Kurulu ise otuz gün içerisinde önerge ile ilgili gerekçeli mütalaasını vererek, ilgili meclisi bu mütalaa hakkında ya da değiştirilmiş kanun tasarı veya teklifi hakkında karar vermeye davet edecektir. Aynı kanun tasarı veya teklifi hakkında dilsel bir grubun üyeleri tarafından bir kere uygulanabilecek olan bu usul topluluksal menfaatlerin korunmasına yarayan bir vasıta teşkil etmektedir.
Nihayet yukarıda da belirtildiği üzere Anayasa uyarınca, toplulukların menfaatlerini ilgilendiren birçok konunun düzenlenmesi, federal meclislerdeki dilsel grupların özerk biçimde katılımını içeren ve ağırlaştırılmış nisaplara tâbi bir usulle kabul edilebilecek olan bir kanunla mümkün olabilecektir. Buna göre bu türden bir “özel çoğunluk kanunun” kabulü, iki federal meclisteki dilsel grupların üye çoğunluğunun toplanmasını takiben, her bir dilsel grupta kullanılan oyların çoğunluğuyla ve iki dilsel gruptaki olumlu oyların toplamının, kullanılan tüm oyların üçte ikisine ulaşması ile mümkün olabilecektir. Böylelikle dilsel gruplar çerçevesinde örgütlenen topluluklar, menfaatlerine aykırı gördükleri özel kanunların kabulünü engelleme imkânına sahip olmaktadırlar. Hiç şüphesiz ki uygulamada bu usul, özellikle ülke genelinde demografik olarak en geniş azınlığı teşkil eden ve bu nedenle de her iki federal mecliste de üye sayısı bakımından Felemenkçe konuşanlara nazaran azınlıkta kalan Frankofonların menfaatlerini korumalarına yaramaktadır.[52]
Sonuç
Belçika federalizmi siyasi iniş çıkışların sıkça yaşandığı nispeten uzun bir demokratik federalizasyon süreci neticesinde şekillenmiştir. Bununla beraber Belçika’da gerçekleştirilen köklü kurumsal reformlar, kendilerine yön veren bütüncül bir yaklaşımın sonucu olarak ortaya çıkmamışlardır; zira Belçika’da federalizm siyasal bir projeden çok toplumsal barışı sağlamaya yönelik bir vasıta olarak algılanmıştır.[53] Bu bağlamda Belçika federalizmi hassas bir toplumsal mutabakata bağlı bazı temel ilkeler üzerinde yükselmekle beraber, ampirik niteliği belirgin olan karmaşık bir siyasal evrimin ürünü olarak gözükmektedir.
Sürekli olduğu kadar öngörülmesi güç bir gelişim halinde bulunan Belçika federalizmi dinamik bir karakter taşımaktadır. Bu bağlamda, Belçika federalizminin geleceği konusunda en yetkin uzmanların dahi tahminlerde bulunmaktan kaçındığı ifade edilmektedir.[54] Flamanlar, Valonlar ve hatta Brükselliler arasında federal sistemin yeniden yapılandırılmasına ilişkin siyasal tartışmaların bitmek bilmediği, ayrılıkçı görüşlerin rahatlıkla savunabildiği bir ortamda, Belçika federalizminin ıslahı[55], Belçika’nın bölünmesinin iktisadi sonuçları[56] veya ulusal dayanışma bilincini artıracak tedbirler[57] gibi konular sosyal bilimciler ve entelektüeller açısından alelade tefekkür alanları teşkil etmektedir. Federal sisteminin değişken yapısı nedeniyle Belçika, bir “kurumsal istikrarsızlık” ortamı olarak nitelenebilmiştir.[58] Belçika federalizminin dinamik niteliği, onu gerçek manada “kurumsal bir laboratuara” dönüştürmektedir.
Karmis ve A.–G. Gagnon’a göre Belçika’da gerçekleştirilen reformlar ülkedeki dilsel ve bölgesel farklılıkları tanımaya ve kurumsallaştırmaya yönelmişlerdir. Belçika’da bir “entegrasyon federalizmi”nden ziyade, bir “intikal federalizmi”nin (fédéralisme de dévolution) söz konusu olması sebebiyle bu durum kaçınılmazdı. Ancak ağır basan bir Belçikalı kimliğinin inşasına yönelik çabaların ve birlik konusundaki kaygıların eksik kalması nedeniyle Belçika’daki reformlar “parçalanmışlığın kurumsallaşmasını” sonuçlamışlardır.[59] Konuya bu açıdan yaklaşıldığında, Belçika federalizmi bir bakıma kendi başarısının kurbanı olmuş görünmektedir.
Belçika’nın federal deneyimi çeşitli açılardan bir “ilham” kaynağı oluşturabilir. Bu bağlamda Belçika, federalizmin felsefi/etik teorisi açısından önemli bir referanstır.[60] Siyaset bilimi bakımından Belçika’da yaşanan gelişmeler, “kurumların kutsal olmadıklarını, şekillendirilebilir olduklarını ve toplumsal barış amaçlarına cevap verdiklerini” gösterebilir.[61] Netice itibariyle dünyada güncel siyasi tartışmanın önemli kavramlarından olan “üniter ve federal yapılar, günümüzde, ulus devletin örgütlenme biçimleridir. Her iki sistem de, ulusal birliğin sağlanmasına hizmet eden araçlardır.”[62] Bu bağlamda Belçika deneyimi, siyasal örgütlenme modelleri bakımından bir arayış içerisinde olan ve merkezkaç nitelikli bir federalizasyon sürecine yönelmeyi arzulayan devletler bakımından önemli bir emsal teşkil etmektedir. Ancak siyasal örgütlenme modelleri ülkelerin tarihsel gelişimlerinin, sosyal yapılarının ve siyasi kültürlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bu alanda doğrudan bir takım ön kabullere dayanan genel şemalardan veya özgün koşullar içersinde oluşmuş belirli federal sistemlerden hareketle yapılabilecek düzenlemeler isabetsiz neticelere yol açabilirler. Böyle bir durumda bir siyasal uzlaşma projesi olarak görülen federal seçenek bir çekişme aracına dönüşebilir. Belçika’nın federal deneyimi bu bakımdan da önemli derslerle doludur. [63]
 
Kaynakça 
BLAISE (P.), Démocratie et fédéralisme en Belgique. Document pédagogique, CRISP, Mars 2007, 76 p.
BRASSINNE DE LA BUISSIERE (J.) et DESTATTE (Ph.), « Un fédéralisme raisonnable et efficace pour un Etat équilibré », [http://www.institut-destree.eu/Documents/Publications/2007-02-24_J-Brassinne_Ph-Destatte_Quatrieme-Voie_FR.pdf], 24 février 2007, 4 p.
COLLIGNON (R.), « Belgique: union ou désunion? Un fédéralisme de l’ambiguïté », 27 juin 2006, [http://www.psamay.be/docs/cercle_de_wallonie__27_06_06.pdf], 5 p.
DE COOREBYTER (V.), « Le fédéralisme belge », Actes de la 36ème école urbaine de l’ARAU, Bruxelles dans la Belgique post-fédérale ?, 13 p.
DE COOREBYTER (V.), « Crise en Belgique ou Belgique en crise ? », Déjeuner débat, 30 octobre 2007, [http://www.ifri.org/files/Compte_Rendu_COOREBYTER.pdf], 3 p.
DESCHAMPS (R.), “Le fédéralisme belge a-t-il de l’avenir?”, 9 mars 2006, 8 p.
GAMPER (A.), “A Global Theory of Federalism: The Nature and Challenges of a Federal State”, German Law Journal, 2005, vol. 6, n° 10, pp.1297–1318.
GOUPIL, “Vers un espace public federal?”, Revue nouvelle, n° 4 / avril 2007, pp.4-11.
KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), « Fédéralisme et identités collectives au Canada et en Belgique : des itinéraires différents, une fragmentation similaire », Canadian Journal of Political Science, vol. 29, n° 3 (Sep., 1996), pp. 435-468.
PIROTTE (J.), “Une image floue”, Louvain, n° 133, novembre 2002, pp.26–28.
POIRIER (J.), « Fédéralisme en Belgique et au Canada : parallèles, dissonances et paradoxes », Septentrion : Arts, lettre et culture de Flandre et des Pays-Bas, 2004, pp.26-32.
SWENDEN (W.), « Belgian Federalism Basic Institutional Features and Potential as a Model for the European Union », in RIIA Conference-Governing Together in the New Europe, Robinson College, Cambridge UK, 12-13 April 2003, 21 p.
TULKENS (H.), « Pourquoi le fédéralisme ? », Revue économique, vol. 54, n° 3, mai 2003, pp.469-476.
TULKENS (H.), « Le fédéralisme, la démocratie et la Belgique », Reflets et perspectives de la vie économique, 2007/1, Tome XLVI, pp.65-73.
UYGUN (O.), Federal Devlet, 2. Basım, İtalik, Ankara, 2002, s.21–45.
VAN HAUTE (E.), « Les rapports entre droit et politique dans un contexte d’instabilité institutionnelle : Effet de contagion ? Le cas de le Belgique fédérale », Lex Electronica, vol. 11, n° 3, Hiver 2007, 18 p.
VERJANS (P.), « La circonscription fédérale ou comment tester les volontés de maintenir une Belgique unie », Le Soir, 4.5.2007, 3 p.
WEINSTOCK (D.), « Vers une théorie normative du fédéralisme », Revue internationales des sciences sociales, 2001/1, n° 167, pp.79-87.
[1] Wikipedia (fr.), “Jules Destrée”, in [http://fr.wikipedia.org/wiki/Jules_Destr%C3%A9e]; BLAISE (P.), Démocratie et fédéralisme en Belgique. Document pédagogique, CRISP, Mars 2007, p.15.
[2] VAN HAUTE (E.), « Les rapports entre droit et politique dans un contexte d’instabilité institutionnelle : Effet de contagion ? Le cas de le Belgique fédérale », Lex Electronica, vol. 11, n° 3, Hiver 2007, p.2.
[3] Bknz. UYGUN (O.), Federal Devlet, 2. Basım, İtalik, Ankara, 2002, s.125 vd.
[4] Ör. Bknz. GAMPER (A.), “A Global Theory of Federalism: The Nature and Challenges of a Federal State”, German Law Journal, 2005, vol.6, n° 10, pp.1297–1318.
[5] TULKENS (H.), « Pourquoi le fédéralisme ? », Revue économique, vol. 54, n° 3, mai 2003, p.469.
[6] Wikipedia (fr.), “Belgique”, in [http://fr.wikipedia.org/wiki/Belgique#Histoire].
[7] BLAISE (P.), op. cit., p.6.
[8] Söz konusu madde esasen geçici hükümetin 18 Kasım 1830 tarihli bir kararname ile benimsediği ilkeleri teyit etmekteydi. Bu kararnameye göre İdare ile yurttaşlar arasındaki ilişkilerde dilsel özgürlük ilkesi geçerli olmakla beraber, yürütmenin yayınları resmi dil statüsünü haiz tek dil olan Fransızca kaleme alınacaktı. Bu halde farklı dilde konuşanların sayısının gerekli kıldığı ölçüde ilgili metinlerin tercümeleri de bulunacaktı. Bknz. KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit. ,p. 440.
[9] Ör. DE COOREBYTER (V.), « Le fédéralisme belge », Actes de la 36ème école urbaine de l’ARAU, Bruxelles dans la Belgique post-fédérale ?, p.2 : Yazar, nüfusun çoğunluğunun flaman lehçelerinde konuştuğu bir ülkede tek dilli frankofon bir devletin kurulmasının bir yanılgı olduğunu belirtmektedir. Öte yandan Belçika’nın bir bakıma “suni” bir devlet olduğu yolundaki ifadelere çeşitli polemiklerde rastlanmaktadır. Bu bağlamda Belçika hakkında “1815 diplomasisinin düşük çocuğu” veya “halkların sonu gelmeyen flörtlerinin yan ürünü” gibi ifadeler kullanılabilmektedir. Aktaran. COLLIGNON (R.), « Belgique: union ou désunion? Un fédéralisme de l’ambiguïté », 27 juin 2006, p.1.
[10] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit. ,p. 440.
[11] Wikipedia (fr.), “Suffrage Censitaire”, in [http://fr.wikipedia.org/wiki/Suffrage_censitaire].
[12] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit. ,p. 440.
[13] PIROTTE (J.), “Une image floue”, Louvain, n° 133, novembre 2002, p.26.
[14] DE COOREBYTER (V.), « Crise en Belgique ou Belgique en crise ? », Déjeuner débat, 30 octobre 2007, [http://www.ifri.org/files/Compte_Rendu_COOREBYTER.pdf], p.2.
[15] BLAISE (P.), op. cit., p.10-13.
[16] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit. ,p. 441.
[17] Bununla beraber nüfusun % 30’undan fazlasının ilgili bölgenin dilinden farklı bir dil konuştuğu bucaklarda, kendi dilini kullanmak mümkün olacaktı. Öte yandan Brüksel çevresinde yer alan bir bucak dâhilinde nüfusun % 50’sinden fazlasının Fransızca konuşuyor olması halinde söz konusu bucak çift dilli Brüksel Bölgesi’ne bağlanacaktı. Bknz.  BLAISE (P.), op. cit., p.20.
[18] BLAISE (P.), op. cit., p.25.
[19] SWENDEN (W.), « Belgian Federalism Basic Institutional Features and Potential as a Model for the European Union », in RIIA Conference-Governing Together in the New Europe, Robinson College, Cambridge UK, 12–13 April 2003, p.3–4.
[20] BLAISE (P.), op. cit., p.30.
[21] DE COOREBYTER (V.), « Le fédéralisme belge », op. cit., p.1.
[22] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit., p. 457.
[23] VAN HAUTE (E.), op. cit., p.2.
[24] BLAISE (P.), op. cit., p.30.
[25] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit., p. 458.
[26] BLAISE (P.), op. cit., p.31.
[27] VAN HAUTE (E.), op. cit., p.4.
[28] SWENDEN (W.), op. cit., p.6.
[29] BLAISE (P.), op. cit.,  p.34.
[30] SWENDEN (W.), op. cit., p.7.
[31] DE COOREBYTER (V.), op. cit., p.12.
[32] SWENDEN (W.), op. cit., p.7.
[33] Ibid.
[34] DE COOREBYTER (V.), op. cit., p.12.
[35] BLAISE (P.), op. cit., p.45.
[36] UYGUN (O.), op. cit., s.376–378.
[37] Bu durum seçilmişleri siyasi düzeyde tek bir kültürel kimlik seçmeye zorlamaktadır. POIRIER (J.), « Fédéralisme en Belgique et au Canada: parallèles, dissonances et paradoxes », Septentrion: Arts, lettre et culture de Flandre et des Pays-Bas, 2004, p.27.
[38] Kralın başkanlığında toplanan devlet bakanları Taç Kurulu’nu oluştururlar. İstişari bir kurul olan Taç Kurulu Belçika tarihinde yalnızca beş defa toplanmıştır. Bknz. http://www.belgium.be/eportal.
[39] DE COOREBYTER (V.), op. cit., p.4.
[40] Wikipedia (fr.), “Répartition des compétences dans la Belgique fédérale”, [http://fr.wikipedia.org]. Federal devletlerde genellikle kurucu unsurlar olarak federe birimlerin, merkezi yönetim düzeyine atfedilen yetkiler haricindeki artakalan/bakiye yetkileri (residual competence) muhafaza ettikleri görülmektedir. Bununla beraber, Kanada, Hindistan, Güney Afrika ve Belçika’da bakiye yetkiler merkezi yönetime aittir. Bknz. GAMPER (A.), op. cit., p.1309.
[41] SWENDEN (W.), op. cit., p.8.
[42] SWENDEN (W.), op. cit., p.8.
[43] SWENDEN (W.), op. cit., p.9.
[44] BLAISE (P.), op. cit., p.44; Ayrıca bknz. [http://www.belgium.be/eportal].
[45] [www.tutsi.org/federalisme.pdf], p.5.
[46] SWENDEN (W.), op. cit., p.8.
[47] [www.tutsi.org/federalisme.pdf], p.5.
[48] BLAISE (P.), op. cit., p.44.
[49] SWENDEN (W.), op. cit., p.11.
[50] Bknz. http://www.belgium.be/eportal. (Fonctionnement du Conseil des ministres en Belgique).
[51] Bknz. http://www.belgium.be/eportal. (Fonctionnement du Conseil des ministres en Belgique).

[53] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit., p. 456.
[54] COLLIGNON (R.), « Belgique: union ou désunion? Un fédéralisme de l’ambiguïté », 27 juin 2006, in [http://www.psamay.be/docs/cercle_de_wallonie__27_06_06.pdf], p.1.
[55] Ör. BRASSINNE DE LA BUISSIERE (J.) et DESTATTE (Ph.), « Un fédéralisme raisonnable et efficace pour un Etat équilibré », 24 février 2007, 4 p.
[56] DESCHAMPS (R.), “Le fédéralisme belge a-t-il de l’avenir?”, 9 mars 2006, 8 p.
[57] Ör. VERJANS (P.), « La circonscription fédérale ou comment tester les volontés de maintenir une Belgique unie », Le Soir, 4.5.2007, 3 p
[58] VAN HAUTE (E.), op. cit., p.15.
[59] KARMIS (D.) et GAGNON (A. –G), op. cit., p. 456-457.
[60] Ör. WEINSTOCK (D.), « Vers une théorie normative du fédéralisme », Revue internationale des sciences sociales, 2001/1, n° 167, p.84.
[61] POIRIER (J.), op. cit,, p.32.
[62] UYGUN (O.), op. cit., s.152.
[63] Aynı yönde. POIRIER (J.), op. cit,, p.32.