Hukuk Politik Notu
Neredeyse her gün Anayasa tartışılan bir dönemden geçiyoruz. Bu kapsamda bir grup hukukçunun 2009 yılında hazırladığı “Özgürlükçü- Eşitlikçi, Demokratik ve Sosyal Bir Anayasa İçin Temel İlkeler” raporunu yayınlamanın yararlı olacağını düşündük. Raporun girişinde vurgulandığı gibi, belirtilen dört niteliği taşıyacak bir anayasa hazırlanabilmesi, toplumun tüm kesimlerinin anayasa tartışmasına katılması, tüm görüşlere değer verilmesi, toplumsal mutabakat sağlanabilmesi için gerekli uzlaşma ortamının sağlanmasına bağlıdır.
Raporun Girişinden
Anayasa, öncelikle bir haklar ve özgürlükler belgesidir. Bu anlamda anayasa, aynı zamanda bütün yurttaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına alarak barış ortamında birlikte yaşamalarını sağlayan bir siyasal örgütlenme çerçevesidir. Bu nedenle anayasa, bir toplumun otobiyografisi (özgeçmişi) olarak da tanımlanır. Bu öntanımlar ışığında, “Özgürlükçü, Eşitlikçi, Demokratik ve Sosyal Bir Anayasa İçin Temel İlkeler” üzerine yapılan çalışmalar (Anayasa Raporu), şu üç soruya yanıt arayışında somutlaşmaktadır: 1982 Anayasası neden yenilenmelidir? Yeni anayasa için belirleyici temel ilkeler neler olmalıdır? Hazırlık sürecinde hangi yöntem izlenmelidir?
I- NEDEN YENİ BİR ANAYASA?
II- ANAYASA NELER İÇERMELİDİR?
III- ANAYASA NASIL HAZIRLANMALIDIR?
Kurul, şu ortak tanımı, yöntemin belirlenmesinde yol gösterici olarak kullanmıştır: Anayasa; toplumun örgütlü ve örgütsüz bütün kesimlerinin, sürecin her aşamasında etkin katılımına olanak veren demokratik bir yöntemle hazırlanması gereken, ortak beklenti ve özlemlerini en geniş biçimde karşılayan, gelecekteki siyasal ve sosyal barışı sağlam temeller üzerine oturtmayı amaçlayan, olabilen en geniş uzlaşmanın ürünü niteliği taşıyan, ilerleme ve gelişmelere açık bir belgedir. Anayasanın, toplumun ortak kimliğini yansıtacağı inancından hareketle, demokratik kitle örgütlerinin, toplumun en dinamik güçleri olarak bu sürece katkıda bulunmak istemeleri doğaldır.