İstanbul Barosu Genel Kurulu’na çok az bir zaman kaldı. Avukat grupları yeni adaylarını ilan etmeye ve seçim broşürlerini dağıtmaya başladılar. Eski dönemlerde yaşanan seçim heyecanı yok, bir iddiasızlık hali var. Elbette bu heyecansızlık memleketin OHAL ahvalinden kaynaklanıyor olabilir. Fakat bu OHAL ahvali, tam tersine avukatların hukuk alanına ilişkin iddia ve tezlerini, yeni arayışlarını büyütmesini, çeşitlendirmesini ve güçlendirmesini gerektirmez mi? Bakınız; Milliyetçi Cephe döneminin hukuk dışı uygulamaları karşısındaki Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) ve başkanı Orhan Apaydın’ın tutumuna ve bu tutumun kazandırdığı 1976 yılı İstanbul Barosu Genel Kurulu’na. Bu sinizmi yalnızca bugünün penceresinden bakıp anlamlandırmaya çalışmak eksik olur. Gelin hep beraber geçmişe dönelim ve o günün penceresinden tekrar bugüne bir bakış atalım.

Haluk İnanıcı’nın aşağıda okuyacağınız makalesi ÇAG’ın 2004 yılında aldığı ikinci seçim yenilgisinden hemen sonra yazıldı. 1976 yılında Orhan Apaydın ile başlayan İstanbul Barosundaki ÇAG yönetimi ilk yenilgisini 2002 yılı seçimlerinde Kazım Kolcuoğlu başkanlığındaki Önce İlke Grubu’na karşı aldı. Hemen ertesi dönem, 2004 yılı, yapılan seçimlerde de ÇAG yine kaybetti ve Önce İlke Grubu kazandı. O günden bu güne Önce İlke Grubu kesintisiz bir şekilde İstanbul Barosunu yönetmeye devam ediyor.

İnanıcı’nın makalesi her ne kadar ÇAG öznelinde yazılmış olsa da içerdiği tartışma ve önerilerinin güncelliği bugünün sinizminin nedenlerini anlamlandırmamıza yardımcı olabilir.

Birinci Bölüm

Açıkta Görülmeyi Bekleyenler

Seçimde Başarılanlar

  1. Ön Seçim Sürecinin Öne Alınması: Bir kazanım olmuştur. Seçilenlerin birbiriyle kaynaşmasını ve bir ekip olmasını sağlamıştır.

  2. Başkan Adayımızın Uzlaşmacı Kimliğinin, ÇAG’ın Bütünlüğü Sağlanması: ÇAG bu seçime bütün gücünü birleştirerek girmiştir.

  3. Çalışmanın Yaygınlaştırılması: ÇAG içinde çalışmalar yaygınlaştırılmıştır. ÇAG daha yaygın biçimde bütün avukat camiasıyla kucaklaşabilecek çalışmalar yapabilir. ÇAG bu kapasiteye sahiptir.

  4. ÇAG’ın Gerileme Evresinde Bir Duraklama, Nefes Alma ve Derlenme Hatta Yeni Hamle Yapma Hakkı Kazanılmıştır: ÇAG içinde bulunan sorunlarını tartışmayı sürekli ertelemiştir. Bu ikinci seçim yenilgisi ile içe dönüşü ve ertelenmiş tartışmayı gerçekleştirme imkânı doğmuştur. Yenilgi ÇAG için yeniden derleniş ve kendisine yeni bir kimlik vermesi için imkân sunmaktadır. ÇAG seçimde bir önceki seçimdeki gücünü muhafaza etmiş hatta ciddi oranda artırmıştır. ÇAG bu nedenle kendi iç eleştirisini yapmak ve başarmak için bir fırsat daha kazanmıştır

Başarılamayanlar

  1. Örgütlü Çalışmanın Yayılamaması: Örgütlü çalışma çeşitli avukatlık kesimlerine yayılabilir daha aktif çalışmalar yapılabilirdi: Kadın avukatlar, BBDK avukatları, banka avukatları, TMSF avukatları, hazine avukatları, işçi avukatlar, vb. Örneğin, Bağlı avukatlarla ilgili çok önemli bir Avukatlık Yasa değişikliği teklifi hazırlamamıza rağmen bunu bağlı avukatlara yayamadık, tartışma konusu yapamadık. Örneğin Disiplin cezalarından “meslekten çıkarma”nın yol açtığı adil olmayan sonuçları ön plana çıkararak orta yaşlı meslektaşlarımıza ulaşamadık.

  2. Program Yapılamaması: Program konusu abartılmış, kavram karışıklığına yol açılmıştır. ÇAG seçime programsız girmiştir. Halbuki ÇAG önerilerimde belirteceğim konularda çalışmalarını tamamlayabilir nitelikli bir program hazırlayabilirdi.

Broşür, Kitapçık Çalışmalarının Yapılamaması Bu Çalışmalar Etrafında Örgütlenmenin Yapılamaması: ÇAG program, broşür ve kitapçık çalışmaları yaparak bunları çalışma ve örgütlenmesinin merkezine koyabilirdi. Bu yapılamamıştır.

  1. Yeni Bir dil Bulunamaması: ÇAG’ın diğer gruplardan ayıran “dilin” net biçimde ifade edilmesini sağlamadık. Avukatlık mesleğinin, hukukun politika ile ilişkisi ve bu çerçevede laiklik, demokrasi, türban ve şiddet gibi konularda net ifade biçimleri bulamadık.

  2. Projelerin Sunulamaması: ÇAG’ın projeleri çok işlenmedi. Örneğin meslekte iki yıllık avukatlar için çalışma mekânları, ücretsiz İngilizce kursu, vb. projeler zenginleştirilemedi, bunlar oy veren avukatlarca bilinmedi.

  3. 6 Ayı iyi değerlendirememek: Ön seçimin öne alınması ile ortaya çıkan zaman daha iyi değerlendirilebilirdi.

  4. Önce İlke Grubunun Çok Ciddi Eksiklikleri Eleştirilemedi: Bu konuda gerekli eleştiri çalışmaları yapılamamıştır.

Broşür Değerlendirmesi

  1. Broşür Meselesi: Bu dönemde hazırlanan broşürde teknik bazı eksiklikler bulmak mümkündür. Ayrıca hukuk ve yargı alanındaki önerilerimiz konusunda eksiklik vardır. Fakat Baro ve avukatlar konularında önerilerde ilk defa derli toplu değerlendirmede bulunulmuştur. Örneğin, “Öncelikle Hedefler” bölümünde, ÇAG’ın bugüne kadar söylediği birçok ilke çok net ve özlü biçimde ifade edilmiştir.

Broşürün en önemli sorunu ÇAG’ın, kendi broşürünün oluşumuna yaygın biçimde katılamaması ve bu nedenle de Broşürü “temellük edememesi”dir.

  1. Program, Broşür, Çalışma Meselesi: Program olmadığı için broşürün bu görevi de görmeye çalışması, program ve broşürün iç içe geçmesi; her şeyin bir broşür içinde ifade edilememesi, birçok konuya yer kalmaması da diğer önemli eksikliklerdir. Yine ÇAG kendi çalışmalarında da yetersiz kalmıştır. Önümüzdeki dönemde bu eksiklikler birlikte çalışma ile giderilebilir, program ve broşür birbirinden ayrılabilir.

  2. Somut Önerinin Farkında Olmak: Broşürde bulunan ÇAG’ın “Bağlı Avukatlarla İlgili Avukatlık Yasa Değişikliği” teklifi bir devrim niteliğindedir.

Broşür yüzeysel incelendiğinde bu fark edilmeyebilir. Hatta broşürde somut öneri olmadığı da söylenebilir. Bununla ifade edilmek istenen diğer grupların yaptığı gibi “yapılmayacak, hani göze hoş görünsün diye bazı şeylerin yazılması, sanki bir politik parti gibi olmayacak şeylerin vaat edilmesi ise” ÇAG bunu hiçbir zaman yapmamalıdır.

Sandık Değerlendirmeleri

  1. Orta Yaşlı Avukatlarla İlişki Zayıflamaktadır: 6-14 (1985-2004 Yıl mukayesesi) numaralı sandıklar ÇAG’ın çoğunlukta olduğu sandıklar iken bu sandıklar kaybedilmiştir. ÇAG bu sandıklarda önceden %60-70 oranda oy alırken bu seçimde %10-30 arasında oy almıştır. ÇAG’ ın orta kuşakla bağlantısı çok zayıflamıştır.

  2. Genç Avukatlarla İlişki Zayıflamaktadır. ÇAG’ın son 10 sandıkta oy ortalaması %35’tir. Bu oran geçmiş yıllara göre düşüktür. ÇAG’ın Genç avukatlarla ilişkisi zayıflamaktadır.

  3. ÇAG’dan Genel Anlamda Başka Gruplara Geçiş Vardır: Baroya yeni katılan 3000 kişinin %35 i bize oy verdiğini düşünürsek; bunun sayısal ifadesi yaklaşık 1000 avukat yapar. Geçen seçimde 3200 oy aldığımıza göre bu yeni 1000 kişiyi bu rakam üzerine eklersek 4.200 sayısını buluruz. Özetle önceki seçimde bize oy veren minumum 400 kişi ÇAG’a oy vermemiştir. Bence bu rakam diğer bazı nedenlerle 1000 rakamının üzerindedir. Bu ÇAG’tan kaçış sürecini göstermektedir.

  4. Ön seçimde oy kullanan ciddi sayıda avukat genel kurulda bize oy vermemiştir. Ancak bunların sayısının tespit etmek çok kolay değildir.

  5. Oy sayımızı %33 artırdık ama genel artış oranının altında kaldık. (Genel artış oranı %50)

  6. Başkan adayı Ferit beyin aldığı 800 oy iyi değerlendirilmelidir. Gelecek süreçte benzeri başkan adayları yukarıda belirttiğim alan ve avukatlık kimliğindeki değişimi ifade edip, hukuk teknisyenliğinden yana (meşhur politik olmayan baro anlayışı) çalışma ve örgütlenmeye giriştiği takdirde çok yüksek oy alması mümkündür. CAG’ın fikirsel karşıtı olan olan bu anlayışın gelişme potansiyeli dikkatle izlenmelidir.

İkinci Bölüm

Görülmesi İçin Hipermetrop Gözlük Takılması Gereken Konular

ÇAG’ın Grup Olması

  1. Grup mu İnsiyatif mi? ÇAG adında kelime olarak bulunmasına rağmen bir inisiyatifin ötesinde grup olma olgunluğuna geçememiştir. Avukatlar ÇAG içinde kendilerini ait oldukları ilişkilerle ifade etmeye devam etmektedirler. Bu da gruptan ziyate bir konfederasyon görüntüsü sunmaktadır. Halbuki alt grup kimliğini muhafaza ederek, yeni bir kimlik edinmek ve bu kimliği de önemli bir parçamız saymak mümkündür.

Grup olmak için müşterek çıkar temeli+üyesine kimlik verme unsurlarının uyumlu birlikteliği kurulamamış, “grubun müşterek çıkar”ı net biçimde tanımlanamamıştır.

  1. ÇAG Bir Araç mıdır? ÇAG kendisini oluşturan alt grupların kendi amaçları, istekleri doğrultusunda kullanacağı bir araç mıdır? Yoksa birbirimize eşit mesafede durduğumuz, saygı duyduğumuz ve birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu düşüneceğimiz, üyesi olmaktan gurur duyacağımız müşterek ifade platformumuz mudur? ÇAG bu soruyu tartışmalıdır. İkisi arasındaki farkı ve ÇAG’ın sadece bir araç olmadığını anladığımızda bütün meslektaşların tekrar ÇAG’ da buluşmaya başladığını görmek mümkün olacaktır. ÇAG’ın bir araç olduğu şeklindeki görüş, açık veya zımni kabul ile egemen hale gelirse de grubun marjinalleştiğini ve seçimlerde üç binin oyun altına düştüğünü hep birlikte göreceğiz.

  2. Ruhunu Arayan Grup/ Meslekçi Görüşten Kopuş Sağlanamamıştır: ÇAG, Dünyadaki gelişmeye bakarak, yargı, hukuk, avukatlık mesleği ile ilgili taleplerinde Meslekçi Görüşü aşan “yeni bir anlayış birlikteliğini” sağlayamamıştır. Örnek: Şirketlerin avukat tutma zorunluluğu, bazı arkadaşlar tarafından yeterince anlaşılmadan ve üstelik meşru bir talepmiş gibi ileri sürülmüştür. ÇAG Zorunlu Tahkim sistemine karşı çıkma cesaretini gösterememiştir. Savunmanın Kutsal olduğu anlayışını savunan Avukatlık Kanunu hükümlerine karşı mücadele etmemiştir. ÇAG bu feodal-semavi kavramın yerine ifade edeceği yeni bir kavram bulamamıştır. Kutsal savunma yerine “üstün hak/temel hak” (modern ifade) tercih edilmeli ve bu kavramla (kutsal devlet, kutsal adalet gibi) ciddi mücadele edilmelidir. Modern dünyada kutsal hiçbir şey yoktur. Bu konudaki çabamız ve ifade biçimlerimiz bizim Çağrı grubu veya diğer meslekçi gruplardan ayıran nokta olmalıdır.

  3. Aksiyondan Fikri Harekete: ÇAG, meslek ve hukuk alanında reaksiyoner aşamadan “mesleki-hukuki fikir hareketi” aşamasına geçememiştir.

ÇAG’ın Esaslı Sorunları

  1. Sosyal Demokrat Avukatlar (SDA): ÇAG içinde gittikçe azalan tekil SDA’lar dışında SDA’lar grup olarak temsil edilmemektedir. Bu arkadaşlar kurulan sistem içinde kendilerini ifade edememekte kendilerini dışlamış hissetmektedirler. Grup sosyal demokrat; reformcu ve devrimci sosyalistlerden oluşur. Bu üçayak grubun temelidir. Grubun inşası/yeniden inşası bu ayaklar üzerine gerçekleştirilmelidir. Eğer SDA ayağı tasfiye ediliyorsa Grup adını değiştirmelidir. Böyle bir tercihin aynı zamanda Jakoben ve marjinal bir mücadeleyi gerektirdiği de görülmelidir. Bu şekilde bir mücadele de bilinçli olarak seçilebilir. Ancak bu açıkça ifade edilmeli ve O zaman küçük bir grupla nitelikli bir mücadele programı hazırlanmalıdır.

  2. ÇAG’ı Kuran Orta Yaşlı Kurucular: ÇAG’ı kuran ve bugün orta yaşlı olan avukatların giderek artan kısmı kendilerini bu gruba yabancılaşmış hissetmekte ve Gruptan gittikçe uzaklaşmaktadır. Bugüne kadar suçu gidenlerde görme kolaycılığını benimseyen ÇAG bu sürecin “kendisiyle ilgili” nedenlerini tartışma ihtiyacı duymalıdır.

  3. ÇAG İçinde Alt Gruplar Dışındaki Tekil Veya Küçük Gruplar Şeklinde Var Olan Avukatların Söz Sahibi Olmasının Zorluğu: ÇAG içinde iki üç alt grup dışında var olmak imkânsızdır. Avukatlar ÇAG ile ilişkisini dolaylı biçimde kurmaktadır. Bu da temsil kabiliyetinin ortadan kalkmasına elitleşmesine yol açmaktadır. “Aday ol biz (alt grup olarak) seni takdir/tekdir ederiz” yöntemi basit organizasyonların kullandığı basit bir yöntemdir. Bu yöntem ile hiçbir organizasyon büyüyememiştir. (Bkz. 15) Bu yöntem ayrıca insan zekâsına katkısı olan bir yöntem de olamaz. Ayrıca bu yöntem “çoğulcu” değil “çokcu” yöntemi getirir. Yani toplumda çoğulcu demokrasi adına reddettiğimiz şeyi…

  4. ÇAG’ın Program Konusunda Mutabakat Sağlayamaması: ÇAG genel bir program konusunda bile mutabakat sağlayamamıştır. ÇAG programı ve parti programı kavramları birbirine karıştırılmıştır. ÇAG “müşterek çıkarını” tespit ettiği bir program etrafında buluşamazsa grup niteliği kazanamaz. Bu tespitimi (59) ile birlikte değerlendirin.

ÇAG’ın Ön Seçim Sistemini Sağlıklı Hale Getirememek

  1. ÇAG’ın Hatta Baro Yönetim Kurulunun Temsil Kabiliyetini Tartışmaktan Kaçınmamız: ÇAG dahil tüm gruplar seçimi kazanmaları halinde Baro’yu gerçekten temsil kabiliyetleri olup olmadığı hususunu ihmal ediyor. Temsili demokrasinin bazı yöntemlerini, düşüncelerini yargıda hukukta yeterli saymıyoruz ama kendi içimizdeki yapılanmada yeterli sayıyoruz. Seçim biçimleri, yöntemleri üzerine tartışmamız gerekiyor. Ön seçime katılan avukat sayısının %20 (bu yüzde 20’nin içinde belirleyici aktörlerin sayısının ise çok, çok, çok düşük) olmasına rağmen seçimi kazanma halinde %100’ü temsil etme bizi rahatsız etmemeli mi ? Bu temsili demokrasi hilesi ile ne zaman yüzleşeceğiz? Bu aksaklığa bir itirazımız olmayacak mı?

  2. İktidar Hastalığı: ÇAG, mutlaka Baro yönetiminde olmalı mıdır? Bu soruyu yüksek sesle birbirimize sormalıyız. Bu tespitimi (24) ile birlikte değerlendirin.

  3. Başkan Hastalığı: Eski başkanların “koltuğu” isteğiyle terk etmemesi ve kendilerinden sonra arkadaşlarının rekabetinde tarafsız olarak yer almaması, bu konuda etik bir gelenek kurulamaması, baronun bağımsızlığı için savaşan başkanların, kendilerinden sonra baro üzerinde vesayet kurmaya çalışmalarını değerlendirmeyecek, eleştirmeyecek miyiz? Bunun en azından ayıp olduğunu ve “kişisel görüş beyan etmekten çok farklı olduğunu” ifade etmeyecek miyiz?

  4. Alt Gruplar Çatışması: ÇAG’ı alt grupları (kendi kimliklerini yok saymadan) bir potada kaynaştıracak bir yapıya dönüştürebilecek miyiz? Yoksa her seçimde güç sınaması olarak mevcut yapıyı muhafaza mı edeceğiz?

  5. Oy Vermede Ayıplar: Ön seçimlerde liyakat sistemi yerine başkaları seçilemesin mantığı ile oy vermek ya da başkalarına dikte ederek oy kullandırmak, sayı numarası ile (1, 3, 7,9’a oy ver gibi) oy yönteminde ciddi ayıplar vardır. Bu da ön seçime ve gruba katılmayı, yeni üyelerin gelmesini ve kendisini ifade etmesini imkansız kılmaktadır. Öte yandan her yere sandık koyarak çok önemli bir şey yapmadığımızı bunun ÇAG’a zarar dışında bir katkısı olmadığını görmeliyiz.

  6. Zorunlu Oy: Ön seçimde 10 YK üyesi, 5 DK üyesi ve 3 DK üyesine tam liste halinde oy kullanma zorunluluğu: Avukatların tanımadıkları avukatlara oy verilmesi yükümlülüğün getirilmesi yanlıştır. Bu yöntemi terk etmeliyiz.

  7. Ön Seçim Modellerini Tartışmamak: 1996 yılındaki seçim sürecinde ÇAG üç seçim modeli üzerinde tartışmıştı. Bunu beşe altıya çıkarmak mümkündür. Bu konu üzerinde kafa yorulmalı ve ÇAG’ı grup yapacak daha nitelikli bir ön seçim modeli bulunmalıdır.

  8. Delegasyon Sorunu: Delegasyonu teşkil ederken, geçmiş ve gelecek, genç ve temsil kabiliyeti olan meslektaşlarımızdan oluşacak terkibi iyi kurmalıyız.

  9. Ön Seçimde Diğer Gruplarla İlişkide Ayıplar: Ön seçim ÇAG’ın iç çalışmasıdır. ÇAG dışındaki diğer gruplara açık değildir. Diğer grupların bizim ön seçimimizde oy kullanıp genel kurulda kendi adaylarına oy kullanması kabul edilemez. Bu olayın; bir başka gruptan bir avukatın bizim genel düşüncemizi, tavrımızı beğenip, ön seçime katılması, gelip bizi tanımaya çalışarak oy vermesinden-Genel Kurulda bize oy vermesinden farklı olduğunu görmekten aciz miyiz?

Çağrı Avukatlar grubu önceki başkan adayının istek üzerine bizim ön seçimimize gelerek elinde telefonla kendi grubundan avukatlar çağırması bu avukatların (2,5,10,15 vs) diye oy vermesi, verdirilmesi ayıbın ötesinden, etik düzeysizlik, kepazelik değil midir??? ÇAG buna imkan veren, hatta böbürlenerek başka gruplardan oy kullanmaya avukat getirdiklerini söyleyen davranışa prim vermeyi sürdürecek mi?

Çağrı avukatlar grubu bu dünyayı, “dünyevi veya semavi-ilahi hukuk” un yönetmesi konusunda bilinçli tercih yaptığını açıkça ifade etmeden; CAG’ın bu grupla yöneticiler düzeyinde ilişki kurması “ilkesizlik” değil midir?

Öte yandan ÇAG’ın önemli paydası olan SDA’larla ilişki kurulması veya Önce İlke Grubu ile ilişki kurulması iki ayrı şey değil midir?

Küresel Sürecin Mesleğe ve Hukuk Alanına Yaptığı Dönüşümlerin Farkında Olmak

Avukatlık Kimliğindeki Dönüşüm

  1. Avukatın Altın Çağdaki Fonksiyonunu Yitirmesi: Avukatlar 18-19. yüzyılda modern toplumun kuruluşundaki kamunun sözcülüğü misyonu ortadan kalkmıştır.

  2. Avukat mı? Hukuk Teknisyeni mi? Avukatların artık sadece “hukuk teknisyeni” olarak görülmesi aşamasından avukatların çoğunluğunun kendilerini böyle görmesi aşamasına geçilmiştir.

  3. Yoksullaşma: Avukatların sayılarında büyük artışlar olmuş, avukatlar arasında gelir ayrımları çok derinleşmiştir.

     Avukatlık Alanındaki Dönüşümü Anlama

  1. Faaliyet Alanının Büyümesi, Uzmanlaşma ve Teknisyenleşme: İki Kötülük Tohumu: Avukatlık faaliyet alanı genişlemiş, bu konu avukatların gündelik hayatına “uzmanlaşma” kavramı ile girmiştir. Uzmanlaşma bir histeriye dönüşmüş, hukuk teknisyenliği dönüşümü ile birlikte gelişmiştir. Faaliyet alanında iş sahipleri “teknik hukukçu” tercih etmeye başlamış, talep bu şekilde ortaya çıkınca avukatlar da bu talebe cevap vermeye başlamışlardır.

  2. Uluslararası Hukukçuluğun Gelişmesi (İnsan Hakları-Ekonomi): Hukuk uluslararası gelişmesini hızlandırmıştır. Bu gelişme ekonomik ve insan hakları alanı olmak üzere iki koldan gelişmektedir. ÇAG genel olarak ikinci boyut ile ilgilenmiş, birinci boyutu ihmal etmiştir. Örnek. GATT, TRIP’s anlaşmaları, AB hukuki metinlerinin evrensel hukuk ilkeleri açısından değerlendirilmesi, analiz edilmesi ve hukuk politikaları; meslek politikaları oluşturulması.

  3. Yeni Avukatlık Mesleki Alanlarının Doğması, “Uzlaşma, Hakem, Sözleşme vb”: Yeni mesleki alanlar doğmuş ancak ÇAG sadece “yargının kurucu unsuru avukatlık” ile ilgilenmiştir. Sayıca çoğunluğu ele geçiren ve gittikçe büyüyecek bu yeni alanlara ilişkin doyurucu çalışmalar yapmamıştır. Yargı mekanizması dışında gelişen “Adil Uzlaşma” da avukatın rolü ÇAG tarafından iyi analiz edilememiştir.

    Neoliberal Politika Hükümranlığı

  1. Neo-Liberal Politikalar Toplumu Esir Almıştır: Toplumun “zihniyetini”, karlılık, rantabilite, verimlilik, kar, rant, faiz gibi neoliberal politikalar esir almıştır. Avukatlar da bu esaretin etkisi altındadır. Pazar değerleri toplumu ele geçirmiştir.

  2. Avukatlar Pazar Değerleri ile Düşünmeye Başlamışlardır: Avukatlar da hayatı hatta yargıyı, hukuku, pazar kavramları ile düşünmeye başlamışlardır: Örnek “Yargıda Kalite”. Yerine “Hukuk Reformu” kullanılmalıdır. Hukukta verimlilik, rantabilite kavramları şiddetle reddedilmelidir.

  3. Ahlak-Etik Kuralların Önemsizleşmesi: Küresel ve yerel düzeyde ahlak-etik kuralları önemsizleşmiş ve “iktidar, para, güç” kavramlarının ön plana çıkmıştır. 

    Toplumsal Çürüme ve Yozlaşma

  1. Toplumsal Çürüme ve Yolsuzluğun Had Safada Olması: Toplumda çürüme ve yolsuzluk hat safada olup, sistematik halde, politika, bürokrasi, yargı ilişkisi içinde kurumsallaşmıştır. İnsanların adalete ve hukuka güveni kalmamıştır. Hukukçu önemsizleşmiştir. Buna karşı hukuk ve hukukçu nasıl ön plana çıkarılacaktır? 

    Toplumun Politik Eksenindeki Kaymalar

  1. Son dönemde özellikle AB karşıtlığı, bağımsızlık temelinde ortaya çıkan “milliyetçi-muhafazakar” yaklaşımlar, demokrasi yerine cumhuriyet ve laiklik kavramlarını ön plana çıkarmıştır. Bu düşünsel kayma, seçimlere ağırlığını koymuştur. ÇAG bu konularda görüşleri ifadede zorluk çekmiştir. ÇAG bu soruya cevabını çok net verememiştir.  

    Avukatlık Mesleğinin Önemli Sorunlarında Aktif Olamamak

  1. Eğitimin Yozlaşması: Hukuk eğitimi giderek salt “teknik bir eğitime” dönüşüyor. Modern toplumun üniversiter eğitiminden uzaklaşılıyor. CAG’ın hukuk eğitim politikası yoktur. Nasıl bir hukuk eğitimi planlıyoruz (Bkz. Aylık Güncel Hukuk Dergisi Sayı, Kasım 2004)

  2. Sayının Artması: Hukuk fakültelerindeki sayıların artması, avukatlar arasında rekabetin artması sonuç olarak niteliğin düşmesine neden olmuştur. 

    Avukatlık Mesleğinde Çürüme

  1. Klasik Meslek İlkelerinin Unutulması, Bilinmemesi: Klasik meslek ilkelerinin bilinmemesi, uygulanmaması… Artık “her şey para için” kuralının egemen hale gelmesi ciddi bir sorundur. Ön seçim broşürüne bakıldığında birçok avukatın meslek kurallarını bilmediği, aday olduğu broşürde bile disiplin suçu işlediği görülmektedir. ÇAG döneminde birçok komisyon üyesi, başkanı baro dışında birçok toplantıda bu unvanları kullanmıştır. Avukatlar, görev unvanlarını sadece o görevleri yaparken kullanmalıdır (pazarlama aracı olarak kullanılmamalıdır) kuralına ÇAG yeteri kadar sahip çıkmamıştır.

  2. İnsan Hakları-Hukuk Mücadelesinin Elit Bir Azınlıkça Yürütülmesi: İnsan hakları ve hukukun mücadelesi görevinde ÇAG’ın giderek bu alanda yoğunlaşmak zorunda kalması, Baroların bu asli görevlerini ihmal etmesi, ÇAG’ı politika ile uğraşan grup olarak görünmesine neden olmuştur. Buradaki hata ÇAG’ta değildir.

  3. Çoğunluğun Günlük Sorunlarla Uğraşması: Avukatların çoğunluğunun neo-liberal politikalar altında ezilmekte ve kendisini günlük sorunların içine hapsetmektedir.

Üçüncü Bölüm

ÇAG’ın Yeni Hedefleri, Öneriler

Hukuk ve Yargı

  1. Hukuk ve Yargı İçin Yeni Bir Dil Oluşturulması: Bu dil iki boyutta oluşturulmalıdır. Bir bizatihi “dil” olarak ikincisi ise “mesleki alan zenginleşmesi” olarak. Dil olarak ÇAG’ın “anti” faşist, kapitalist olarak ifade ettiği genel zihniyetin, hukuk, baro, meslek alanlarında karşılığını bulmak gereklidir. Bu faaliyet sürekli hale getirilmelidir. Bu çabaya yön verecek en büyük politik araç, otoriter-totaliter hukuk anlayışına karşı “hakları koruyan” özgürlükçü hukuk anlayışı olacaktır. ÇAG hukuk, yargı, avukatlık alanına bu gözlük ile bakmalıdır.

ÇAG hukukun üstünlüğü ve insan haklarını özgürlükçü hukuk anlayışı yardımıyla yeniden yorumlamalı ve içini doldurmalıdır.

ÇAG bununla yetinmemeli, hak ve özgürlükleri kendi alanlarında aynı yaklaşımla irdemelidir. Böylece “saf politik” alan dışında kalan konuların da bizim ciddi mücadele alanımız olduğu görülecektir: Kişisel haklar, siyasal haklar, sosyal haklar, kültürel haklar, ekonomik haklar…

  1. Hukukun ve Yargı Sisteminin Hedefi: Halka anlatılabilen, anlaşılabilen, basit-sade, hızlı adil bir yargı sistemi hedef net biçimde ifade edilmelidir.

Bağımsız Yargı hedefi: Bağımsız savcı, hâkim, avukat bağımsız yargı için ön şarttır. Bağımsız adli polis, bağımsız adli tıp, bağımsız HSYK (veya iki ayrı kurul) olmadan bağımsız yargı olmaz.

Hukukun sadeleştirilmesi: Örneğin niçin her yargılama hukukunun temyiz süreleri farklı, niçin bütün davalarda tek bir temyiz süresi yok. Örneğin, tebliğden itibaren 30 gün, diye standart bir ilkesi oluşturmuyoruz? Vatandaşı ve avukatı hasta etmek için mi? Ya da uzman yapmak için mi?

  1. Yargıçların Sesi: Yargıç sistemimizde çok büyük sıkıntılar vardır. Yargıçların terfi sistemleri, yüksek mahkemeye seçilmek, HSYK’ya seçilmek… Bunlar tartışılmalı ve yargıçlar için terfi ve yüksek mahkemelere seçilmek konusunda demokratik modeller üretilmelidir. Yargıç sorunları üzerinde durulmalı, onların sesi olmalıyız. Örnek: Yargıtay’a seçilecek Yargıtay yargıçlarının %50’sinin birinci sınıf yargıçlar tarafından demokratik seçimle seçilmesi. %50’sinin bağımsız Yargıçlar ve Savcılar Kurulu tarafından seçilmesi…

  2. Hukuk Reformu/Yasal Eleştirileri: Çıkan ve çıkmakta olan yasalara Özgürlükçü Hukuk perspektifinden ciddi eleştirel değerlendirmeler yapmak bu yasalarla ilgili programlar oluşturmak: Devlet Sırrı, Ticari Sır, Kişisel Veriler, Ceza Kanunu, Ceza Usul Kanunu, İnfaz Sistemi, Ulusal Bilgi Güvenliği, Örgütlenme Hakkı, Düşünce Özgürlüğü, Toplantı ve Gösteri özgürlüğü, vb.

  3. Meslek İçin Bir Dil Oluşturmak: Meslekçi İdeolojiyi teşhir etmek, karşı çıkmak, bu konuda yeni bir dil kurgulamak gereklidir. Nasıl bir meslek istiyoruz? Meslek için imtiyazlara nasıl bakacağız? Savunma kutsal mıdır? Avukatlık mesleğinde mutlak haklar söz konusu olabilir mi? Dil oluşturmak açısından, Örnek olarak CAG seçim broşürü “Bağlı Avukatlar Yasa Değişiklik Teklifi”ne bakınız.

  4. Küreselleşmenin Etkilerine Karşı Mücadele: Teknisyenleşme ve yoksullaşma karşısında mücadele politikaları geliştirmek. Örnek: GATT ve AB avukatlık anlayışına karşı politika oluşturmak.

  5. Program Çalışma Komiteleri Kurmak: Program ÇAG’ın çeşitli konulardaki görüşlerinin ve konulardaki hedeflerinin tespiti ve bir araya getirilmesidir. ÇAG’ın genel paydasında aslında program için ihtilaf yaratacak konu çok azdır. Tartışmalı olanlar Programa tartışmalı hali ile yansıtılabilir. Aşağıdaki Program alt konularına bakan birçok arkadaşım program böyle bir şeyse ben karşı değilim diyecektir. O halde Programımızı oluşturalım. Her başkan adayımız bu programa kendi ruhunu seçim sürecinde, kendi broşürlerinde, önceliklerini ve ilavelerini belirterek katsın.

Program Plan Önerisi

Meslek ve Meslek Örgütü

    • Avukatlık Anlayışı

    • Baro-Baro Yönetimi Anlayışı

    • TBB Anlayışı

    • Staj ve Meslek İçi Eğitim

    • Yargıç Sorunları (adliye personeli)

    • Kamu Avukatları

    • İşçi Avukatlar

    • CMUK Avukatları

    • Adli Yardım

    • Yardımlaşma Sandığı

    • Disiplin Anlayışı

    • Sosyal Yardım

Hukuk-Yargı

    • Hukuk Anlayışı

    • Yargı Anlayışı, Yargı Sistemi

    • Hâkim ve Savcı rejimi

    • HSYK

    • Adli Kolluk

    • Adli Tıp

Hukuk Reformu (Mevcut ve Olması Gereken)

    • Yargı Reformu-Çıkan Yasaları Değerlendirme

    • Ceza Kanunu

    • Ceza Usul

    • İnfaz Rejimi

    • Muhakeme ve Sır Meselesi

    • Terörle Mücadele Kanunu ve Özel Mahkemeler

    • Çocuk Hakları

    • Kadın Hakları

    • Çevre Hakları

    • İş Hukuku (İşçi hakları)

    • Fikri ve Sınai Haklar

Program Çalışma Biçimi Önerisi: Her alt konuda çalışma için üçer kişilik koordinatör seçilmesi ve çalışmaları bunların yönetmesi düşünülebilir. Çalışma için sıkıcı toplantılar yerine elektronik ortamı iyi değerlendirmek ve sonuç esnasında toplantı yapmak yararlı olur.

Alt Konu Modeli: Koordinatörlerin yapacağı çalışmalarda ilk görüşler toplandıktan sonra bu görüşler aşağıdaki formda (ya da uygun görülecek başka bir formda) ifade edilip, tartışmaya açılır. Bütün alt konular aynı formu benimserler.

  • Mevcut Durum

  • Tespit ve Değerlendirme

  • Hedef

  • Çalışma-Eylem Planı

Çalışmaları, görüşleri, elektronik ortamda gönderme, web sitesinde askıya çıkararak görüş talep etme vb. yöntemlerle yapılan çalışmalar tekrar aynı formda bir araya getirilir. Ardından ÇAG’a içinde tartışma toplantısı düzenlenir. Tartışmalar da metinlere ilave edildikten sonra ÇAG’ın konu ile ilgili programı ortaya çıkmış olur. İhtilaflı konular, görüş birliğine varılamayan konular bu halleriyle yer alır.

  1. Yıllık Mesleki Toplantılar: Çalışma komiteleri çalışmalarına bağlı olarak senede iki mesleki toplantı düzenleyebilir. Bu toplantılar çalışma komitelerinin çalışmalarını değerlendirmek veya bu konularda bilimsel toplantılar düzenlemek şeklinde olabilir.

  2. Hukuk Yayınlarına Önem Vermek: Hukuk dergilerini (Günışığı, Açıksayfa, Hukuk ve Adalet, Hümanite, Toplum ve Hukuk vb.) bir fikir hareketinin taşıyıcıları halinde yaymak. Hukuk dergilerinin birlikte çalışmalarına, toplantılarına önem vermek, birbirini desteklemek ve yaymak. Bu dergileri meslektaşlarımızla ilişki aracı kılmak. Bu dergiler bir araya gelerek çalışma, dosya konuları konu, tartışma platformu vb. işlerde çalışmasını teşvik edilmelidir.

  3. Ön Seçim Sistemini Eleştirmek ve Modeller Üzerinde Tartışmak: Bu konuda 1996 Yılı ön seçim modelleri zenginleştirilebilir ve tartışmaya açılabilir.

  4. Hedef Kitle Olarak: ÇAG’ın öncelikli hedefi toplum değil, avukatlardır. Bütün çalışmalar ağırlıklı olarak avukatlara yönelik olarak yapılmalıdır. Aksi halde ÇAG kendi meslektaşlarıyla ilişki kuramayan jakoben bir organizasyon olarak küçülür.

  5. Web Sayfası-Elektronik Bülten: Web Sayfasını muhafaza etmeliyiz. 3 ayda Bir Elektronik Bülten yayınlayabiliriz. Bu bültende çalışma komitelerinin çalışmalarını, önemli hukuk olaylarını değerlendirebiliriz.

  6. Kamunun Yeniden Kurulması; İktidara mı, Muhalefete mi Alışmak? İflas eden modern toplumun “post modern” versiyonu yerine (başka bir alternatifini koyamıyorsak) modern toplumun “hukuk, avukat” anlayışını korumak, bu anlayışı 21. yüzyıl “İnsan Hakları Katoloğu” ile birleştirmek bir yöntem olabilir. Bu durumda avukatları tıpkı 18-19. Yüzyılda olduğu gibi yeniden “kamunun sözcüsü”, aktörleri haline getirmek mümkün olabilir.

Bunun için oluşturulacak dilde hukuk-avukat politika ilişkisini açık şekilde tanımlamalıyız. Bu yöntemle Baro yönetiminin yeniden alınıp alınmayacağını kestirmek güçtür. Ama bundan taviz vermemek bir ilke sorunudur.

Bu çerçevede iktidarda olmak yerine muhalif olarak durmak bilinçli olarak da tercih edilebilir.

  1. Bütün Politik ve Sivil Toplum Kuruluşlarına Hukuk Üretmek: ÇAG belirtilen çalışmaları sonunda elde edeceği mutabakat metinleri, tartışma metinlerini, politik kurumlar ve STK’lar içinde yaymalı, tartışmalar açmalı, hukuki alanda fikri bir hareketin öncüsü olmalıdır.

    06.11.2004