“Bu rapor, kanun hükmünde kararnameler kapsamında görevlerinden keyfi bir biçimde ihraç edilen 100 binden fazla kamu çalışanına odaklanıyor. İhraç edilenler arasında silahlı kuvvetler mensupları, polis memurları, öğretmenler, doktorlar, akademisyenler ve merkezi ve yerel yönetimlerin her kademesinde çalışan kişiler yer alıyor. Bu ihraçların ana hedefini, hükümet tarafından darbe girişiminden sorumlu tutulan ve “Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ) olarak adlandırılan Gülen hareketinin başında bulunan Fethullah Gülen’in destekçileri olduğuna inanılan kişiler oluşturuyor. Ancak, bu uygulamaların fiiliyatta çok daha geniş bir grubu hedef aldığı oldukça aşikâr. Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü ihraç edilen kişiler, terör ya da
diğer suç teşkil eden fiillerle bağlantıları oldukları yönündeki iddiaları reddediyorlar. Görüşmeciler, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetine yönelik muhalif tutum sergilediklerinden ya da böyle bir tutum içinde olduklarına inanılmasından dolayı veya başka hukuksuz nedenlerden ötürü hedef alındıklarını ileri sürüyorlar. İhraç edilen kişilerden hiçbirine, sorumlu oldukları iddia edilen suçlara ilişkin olarak herhangi bir kanıt
sunulmadığından, yaşanan ihraçların kişilere özgü nedenlerini değerlendirebilmek şimdilik imkânsız görünüyor. Kanun hükmünde kararnameler de, kararnamelere ekli listelerde isimlerine yer verilen kişilerin tamamının “terör örgütüyle aidiyeti, iltisakı ya da irtibatı” bulunduğu şeklinde genel bir gerekçe sunmakla yetiniyor. Dahası, ilgili kamu kurumları da ihraçlara ilişkin herhangi bir bireysel gerekçeyi ihraç edilen kişilere sunmadı. İhraç edilmelerinin üzerinden geçen aylar içinde, ihraç edilen kişiler de meslekten çıkarılmalarına
neden olan bireysel gerekçelere ulaşabilmiş değiller. İhraçların geniş kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması, meslekten çıkarılan kişiler arasında sendika temsilcilerinin, siyasi aktivistlerin, insan hakları aktivistlerinin ve toplumun muhafazakâr kesiminde yer alıp hükümeti eleştirdikleri bilinen kimselerin yer alması ve 2016 tarihli darbe girişimin ardından 120’den fazla gazetecinin tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulmaları da dâhil olmak üzere muhalefete yönelik geniş kapsamlı baskıların bulunması, ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz ve/veya siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeleri artırıyor.”