AYM: Gazetecilere İspat Külfeti Yüklemek Basın Özgürlüğünü Ortadan Kaldırır

Anayasa Mahkemesi (AYM), birazdan okuyacağınız kararı, 14.02.2017 tarihinde basın duyurusu yaparak erişime sundu.

Bir internet sitesinde Türk Hava Kurumu (THK) başkanı hakkında yolsuzluk iddiasını içeren haberlere erişim engellenmesi kararı verilmesi ve itirazların sonuçsuz kalması üzerine söz konusu başvuru AYM’ye internet sitesinin sahibi tarafından yapıldı. Başvurucu, “mahkemelerin hiçbir belge ve bilgiyi toplamadan karar verdiğini, ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini” iddia etti. AYM de başvurucunun belirttiği özgürlüklerin ihlal edildiğine karar verdi.

Bu karar ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin önemli tespitler içeriyor. Özellikle sulh ceza hakimliklerinin yargılama usulüne ilişkin tespitleri de dikkat çekici. AYM, çekişmesiz yargılama usulü ile temel hak ve özgürlüklere müdahale eden karar verilirken daha titiz olunması ve somut gerekçeler olması gerektiğini hatırlatıyor. AYM’nin kararında bir diğer dikkat çeken nokta da gazeteci yargılamalarına ilişkin: Gazetecilerden bir beyanın doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemek onlara aşırı bir ispat külfet yükler.

Öne çıkan başlıkları ve tespitleri aşağıda maddeler şeklinde sizler için özetliyoruz. Kararın tam metnini de aşağıdaki pencereden görüntüleyebilirsiniz.

Kararda öne çıkan tespitler:

  1. Basın özgürlüğü, ilgililerin meslek ahlakına saygı göstermelerini, doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini zorunlu kılmaktadır. Kötü niyetli olarak gerçeğin çarpıtılması kabul edilebilir eleştiri sınırlarını aşabilir. Somut olayda mahkeme bu yönde değerlendirme yapmadan karar vermiştir.

  2. Gazetecilerden bir beyanın doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemek onlara aşırı bir ispat külfet yükler. Haberlerin yapılmasında ve kanaatlerin açıklanmasında bu düzeyde bir kesinlik sınırının kabul edilmesi ifade ve basın özgürlüklerinin ortadan kaldırılması sonucunu doğurur.

  3. Haber veya yazının kamuyu bilgilendirme değeri ne kadar yüksek ise kişinin söz konusu haber veya yazının yayımlanmasına o kadar çok boyun eğmesi gerekir.

  4. İfade özgürlüğünün sadece haber ve fikirlerin içeriğini korumadığı, bunların iletilme usulünü de koruduğu gözetilmelidir. Haberde kullanılan agresif üslup ifade özgürlüğünün koruması altındadır.

  5. Şeref ve itibarın korunması gerekçesiyle ifade özgürlüğüne müdahale edilirken şeref ve itibarı korunmak istenilen kişinin, kullanılan ifadelere cevap verme imkânının bulunup bulunmadığı da dikkate alınmalıdır.

  6. Bireyler demokratik bir toplumda yaşamsal önemi bulunan haberleşme, düşünce ve ifadeyi yayma, haber veya fikir alma ve iktisadi girişim özgürlüğü gibi birçok özgürlüğü internet yoluyla kullanmaktadır. Dolayısıyla kamu gücünü kullanan makamların ve mahkemelerin internet alanında müdahalede bulunurken daha hassas davranmaları gerekir.

  7. İnternet yayınına erişimin engellenmesi yoluna ancak kişilik haklarına hukuka aykırı olarak müdahale edilen hâllerde başvurulmalıdır. Bu yol basın özgürlüğünün ve basın mensuplarının haber verme ve eleştiri haklarının özüne dokunmayacak, aynı zamanda hak sahibinin çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılmalıdır.

  8. Sulh ceza hakimlikleri çekişmesiz yargı yolu ile erişimin engellenmesi kararları almaktadır. Çekişmesiz yargı usulü yargılanma hukukuna ilişkin güvencelerinin kullandırılamadığı, dolayısıyla çatışan haklar arasında dengelemenin yapılmasının zorlaştığı bir yoldur. Bu nedenle bu yolla kararı verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır.

  9. Kişilik haklarına yapılan müdahalenin geçici olarak durdurulması amacıyla bir internet yayınına erişimin engellenmesi kabul edilebilse bile ilgili ve yeterli gerekçe olmadan tedbir mahiyetinde alınan bir kararın süresiz olarak etki göstermesi ölçülü olarak nitelendirilemez.