Hakan Günaslan, Ulaş Yurdakul davasının avukatı. Müvekkili Yurdakul’un işkence ile öldürülmesine ilişkin delilleri kamuoyu ile paylaştığı için de aynı zaman da sanık, soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanıyor. Her iki davaya ilişkin yazıları daha önce sitemizde erişime sunduk. Şimdi, avukatlıktan sanıklığa uzanan bu savunma mücadelesinde Günaslan’ın yaşadıklarını başka bir pencereden anlattığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.

Düzen hukuk ile sağlanır. Hukukun olmadığı yerde kargaşa vardır. Güvenlik için zorunludur. Tarafsız ve adildir. Herkes eşittir. Eşitliktir ki, toplumsal ilişkilerin eşitsiz olduğunu silikleştirir. Devlet ise hakem olarak tarafsızdır. Böylece haksızlığa uğrayan tepkisini ve karşı koyuşunu o hukuksal düzenlemelere yöneltir.

Saf ve Düşünceli Romancı Orhan Pamuk’un Harvard Üniversitesinde verdiği konferansların kitaplaştırılmış hali. Yazar hem kendi okurluk serüvenini, hem de romancılık serüvenini anlatır, “Saf ve Düşünceli Romancı”yı tarif eder. Safı duru anlamında düşünceliyi de saflığını kaybetmiş doğal olamayan duygusal anlamında ele almıştır. Bunun kaynağı ise Friedrich Schiller “Saf ve Duygusal Şiir Üzerine” isimli makalesidir. Romancının hem saf hem de düşünceli olmasını sağlık verir.

Ulaş YURDAKUL tuvaletin karşısında merdiven altında yatırılır. O da hapishanenin kimsesidir. Herkese yer vardır da, Ulaş’a yoktur. Yoksuldur, Kürt’tür. İkisi birleşince cehennem olur ona koğuş. Sabah akşam nöbetleşe dövülür. Dövenler yorulur ama o direnir 8.5 ay. İlaçlar dövenler için kafa yapıcı, Ulaş için idrardır bolca. 2017 yılına girildiği gün yeni yılı kutlar herkes. Ulaş yine dövülür. Artık dayanmaz vücudu ve ölür, belki de kurtulmuştur. Görevliler her şeyi bilir. Çünkü hapisteki dışarının kulağından ve merhametinden uzaktadır. Görevliler, şiddet yetkisini dövenlere vermiştir. Soruşturma ile mahkûmlar için dava açılırken, görevliler için dava açılmaz. Soruşturma yapan, delil bulamamıştır ya da bulmak istememiştir. “Cezasızlık” döngüsü yine ortaya çıkar. Avukat aile ile basın açıklaması yapar. 6 gün sonra görevlilere dava açılacağını duyurur Başsavcılık. 1 yıl sonra bir dava da avukata açar.

Mahkeme salonlarında “ adalet mülkün (devletin) temelidir” yazılıdır.

Mehmet Ali Ağaoğulları; “Hobbes Leviantan ’ın 1651 yılındaki ilk basımının kapağında egemeni, bedeni bir dizi küçük insandan oluşmuş bir adam biçiminde resmeder. ‘Ölümlü Tanrı’, bu insanları uyruklarını yutmuş gibidir ya da en azından gücünün özünü onlardan çekip almaktadır.” Vatandaşları düşmandan koruyabilmenin, yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insana vermektir. Bu Leviathan‘ın doğması demektir. Leviantan İncil’de yer alan deniz canavarının adıdır.

Foucault Hapishanenin Doğuşu kitabında hükümdarı küçük düşüren suç karşılığında hükümdarlığı yeniden oluşturmaya yönelik törensel bir azap çektirme yönteminin kullanıldığını, mahkûmun bedenin damgalanarak, parçalanarak, yenilmez gücün herkese sergilendiğini söyler. Bu ayinde iktidarın üstünlüğünün bir gösterimi olduğunu, üstünlüğün yalnızca hukukun değil, hasmına darbe indiren ve ona egemen olan hükümdarın fiziki gücünün üstünlüğü olduğunu yazar.

Savcı, suç haberini alır almaz araştırmaya başlar. Tüm kolluk emrindedir. Bunu devlet adına yapar. Kendisine yapılan ihbarları değerlendirir. Soruşturma gizlidir. Nedeni suç delillerinin karartılmasına engel olmaktır. Elde ettiği delilleri suç şüphelileri ile paylaşmaması gerekir. Ama bunlar kamu görevlileri ise iş değişir. Deliller toplanmaz, kaybolur. Davayı açmaz. Bunu duyuran avukatı gizliliği ihlal ile suçlar, devletin ona verdiği yetkiyle fezlekeyi düzenler, bakanlık savcısına güvenir, mahkeme bakanlığa güvenir, avukat sanık olur. Böylece düzen sağlanır. Kaos biter. Güvenlik sağlanır. Adalet yerini bulur. Haksızlık giderilmiş olur.

Hannah Arandt totalitarizm insanların yargı yetilerini kaybettikleri, kötülüklerin sıradanlaştığı bir anı temsil ettiğini söyler. Özgürleşme ise dünyaya eleştirel bakma ile başlar.

Özgürlük tutkusu ile hareket edenler ancak kötülüğün sıradanlaşmasına engel olabilirler.