İlk bölüm “Klasik Avukatlığın Doğuşu”, ikinci bölüm “Post Modern Dönem ve Avukatı“nı hafta içinde erişime sunduğumuz Hak Öznesi Olarak Avukat başlıklı yazının bugün üçüncü ve son bölümünü yayınlıyoruz. 

7. Post Modern Dünyada İnsan Haklarına Dayanan Hukuk Mücadelesi

7.1. Post Modern Devletin Hukuku: Düşman Hukuku
Devlet düşmanı, hain kavramı eski dönemlerde “Crimen Majestatis”, majestelerine karşı işlenen suçlar olarak ortaya çıkmıştı. Çeşitli zamanlarda farklı isimlere büründü bu kavram. Fransız İhtilali, Sovyet İhtilali gibi devrim dönemlerinde “devrim düşmanı”, “halk düşmanı” , “hain” olarak anıldı. Günümüzde de terör gerekçesiyle giderek “devlet düşmanı” kavramı olarak yerleşmektedir. Bir büyük devlet (ABD) kendi çıkarlarına karşı gelen her devleti ABD düşmanı olarak ilan edebilmekte ve yaptırım uygulayabilmektedir. Diğer küçük devletler de daha ziyade iç-siyasi çatışma malzemesi olarak devlet düşmanı kavramını çok rahatlıkla kullanabilmektedir. Bu kavram ülkemizde kimi zaman irtica mensupları, kimi zaman komünistler son zamanda darbeye kalkışanlar için kullanılmıştı. Bir devletin suçlularla hukuk ilkeleri içinde mücadelesi anlaşılabilirken, kimi vatandaşlarını düşman olarak tanımlanıp askeri yöntemlere benzer yöntemlerle hedef seçmesini “hukuk çerçevesinde” açıklamak çok mümkün değildir. Çünkü hukuk alanında sadece “suçlu” vardır. Bir suçlunun yargılanması için de üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin öngördüğü asgari yargılanma, hak arama ilkeleri vardır. Suçluların düşman olarak nitelenip adil yargılanma veya diğer hukuki haklarından mahrum bırakılması demokratik hukuk toplumu için büyük tehlikedir. Bu yöntem güçlü olana, muhaliflerini “düşman” olarak tanımlayıp yok etme imkanı vermektedir.

Düşman hukuku genellikle gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkması yanıltıcı olmamalıdır. Bugün ABD’nin hiçbir hukuki sıfatla tanımlamadan çeşitli ülkelerden kaçırdığı ve Guantanamo üssünde esir tuttuğu insanların durumu böyledir. Uluslararası hukukun askıya alınmasıdır bu… Üstelik bunu çıkarmış olduğu Vatanseverlik Yasası’na göre yapmaktadır… Bu yasa ile ABD devleti kendine; yabancılar ve tanıklar ya da terörist olmasından şüphe edilenler için hukukun askıya alınması[1] hakkını vermektedir. AB Konseyi çerçeve kararı da “Bir eylemin yapılması ya da yapılmaması için kamusal otoriteler ya da bir uluslararası örgüt üzerine kanunsuz güç kullanma” üzerine odaklanmaktadır[2].Gelişmiş büyük devletlerin bu yöntemi henüz sistematik olarak vatandaşlarına uygulamaması uygulanmayacağı anlamına gelmemektedir. Örneğin bazı Batılı devletlerin DAİŞ’e katılan teröristleri kendi vatandaşlığından çıkartılması da bu kapsamda düşünülmelidir. Bugün için Batı’da kapsamı dar olan bu uygulamalar “terör, devletin bekası, milli güvenlik” gibi gerekçelerle orada da yaygınlaşabilir. “Düşman Hukuku”nun uygulamaları toplumun reaksiyonuna göre ülkeden ülkeye farklılıklar gösterse bile bu uygulamanın gelişmiş ülkelerde de yedekte tutulmakta olduğundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.[3]

7.2. İnsan Haklarına Dayanan Hukukun Gelişmesi
Mal ve hizmetlerin küresel dolaşım ihtiyacı doğal olarak tüm hukukun, hakların küreselleşmesi ihtiyacını da doğurmuştur. Tüm hukuk küreselleşirken, insan hakları hukukunun, mücadelesinin küreselleşmesi gereği ortaya çıkmıştır. Gerçi insan hakları hukukunun küreselleşmesine kuşku ile bakan bir eğilim de mevcuttur. İnsan haklarının uluslararasılaşmasının pratikte “emperyalist tekellerin yayılması ve güçlendirilmesi bakımından bir araç olarak kullanıldığı” görüşünü ileri sürenler de bulunmaktadır[4]. Ancak belirtilmelidir ki, bu iddiada doğruluk payının bulunması, insan haklarının korunmasının felsefi/etik/siyasi temelini ortadan kaldırmaz.

Habermas’ın “pozitif hukukun meşruluğunu daha üst bir hukuktan alamayacağı, hukuk devletinin normatif açıdan sadece demokratik bir devlet olarak tasavvur edilebileceğine ilişkin görüşü[5]” tabii hukuk anlayışı/toplumsal sözleşme ve pozitivist nazariyeleri arasındaki ve bunlara karşı farklı bir yol arayışını yeniden alevlendirmiştir.

Bu arayışa Spinoza’nın görüşü ışık tutabilir.

“Tabii hukukçular kaynağa Tanrı ya da tabiatı oturturken pozitivistler kaynağa devleti, sentezci ‘etik görüş’ yanlıları da moral haklarla donatılmış ‘birey’i oturtacaklardır. Ama kaynak ne olursa olsun yöntem aynıdır….. Öznenin yok oluşunu düşünmek geleneksel hak ve özgürlük anlayışından mutlak kopuşu ifade eder. Soyut insan yoktur. Herkes için herkes tarafından inşa edilmiş bir insanlık vardır….Hak güçtür, daha doğrusu her bedenin var olma sıfatıyla belirlenmiş gücüdür.…. (bu) Birinin bir başkası karşısında bir hakka sahip olduğunu söylemektense, hiç kimsenin bir başkası üstünde bedensel ya da düşünsel bir hakka/güce sahip olamayacağını söylemek[6]…”

Spinoza’nın önemli tespitinin, yani hiç kimsenin bir başkası üstünde bedensel ya da düşünsel bir hakka güce sahip olmayacağı anlayışı insan haklarına dayalı hukuk için yol gösterici olabilir.

7.3. İnsan Hakları Kataloğu
Bugün insan hakları alanında uluslararası seviyede, yetersiz olsa bile ciddi yol alınmıştır.
Ulusalüstü belgelerden, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinde 7 hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde 4 hak ve Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesinde 12 hakkın “mutlak hak” olarak nitelendirildiğini görüyoruz.[7]   Bu üç sözleşmede de ortak olan 4 mutlak hakkın özüne hiçbir koşul ve gerekçeyle dokunulamaz. Bunlar; yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik kulluk yasağı, suç ve cezada geriye yürüme yasağıdır[8]. Bu mukayeseli karşılaştırma insanlığın evrensel ” dokunulmaz/mutlak haklar” kategorisini yavaş yavaş oluşturmaya başladığını, dokunulmaz haklar kataloğunun gittikçe genişleyeceğini ve ulusal devletleri bağlayıcı bir güce ulaşacağını göstermektedir. 3 sözleşmede yer alan müşterek 4 mutlak haktan 3’ü “evrensel maddi hukuk değerini” biri ise “usuli değeri” ifade etmektedir. Yine uluslararası yedi mahkeme; Uluslararası La Haye Adalet Divanı; Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Amerika İnsan Hakları Mahkemesi; Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi; Ruanda İçin Uluslar arası Ceza Mahkemesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası yargı sisteminin kurumlaşmasının ilk örnekleridir[9]. Ayrıca mutlak olmayan nisbi hakların sınırlanmasındaki “sınırlar ” konusunda da uluslararası ölçütler oluşmaya başlamıştır.[10]

7.4. İnsanlığa Karşı Suçlar
Bu gelişmeler çerçevesinde ortaya çıkan yeni bir hukuk alanı da “İnsanlığa Karşı Suçlar”dır. Henüz tüm ülkelerin katıldığı bir uluslararası ceza mahkemesi ve “insanlığa karşı suç” kataloğu üzerinde mutabakat sağlanmasa bile, bu konudaki gelişmeler gelecek için kapsamı ve niteliği hem tartışılacak farklı bir mücadele ihtiyacı ortaya koymaktadır[11]. Bu mücadelede avukatların ve onların temsilcisi örgütlerin, baroların bir “hak öznesi” olarak ortaya çıkacağını şimdiden öngörebiliriz.

Tüm bu gelişmeler bize; uluslararasılaşma sürecinin olumlu ve olumsuz yanlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu çerçevede insan haklarına dayalı küresel hukuk için liberal, devrimci ve reformist görüşler dâhil tüm demokratik anlayışlar kendi aralarındaki farklılıkları bir kenara koyarak, “hak ve özgürlüklerin genişletilmesi” ortak paydasında buluşabilirler. Yine belirtmek gerekir ki, bu hak katalogları üzerindeki tartışmalar “hak öznesi olarak avukat”a refakat edebilecek ciddi bir hazinedir.

8. İnsan Hakları Temelinde Avukatlık

8.1. Post Modern dünyanın ihtiyacı olan avukatın “hukuk teknisyeni” olduğuna; adalet, avukatlık faaliyetlerinin “tedarik edilen” hizmete indirgenerek içeriğinden kopartıldığına  değinmiştik. Hukuk teknisyeni dışında yaptığı işi bir hizmetten ziyade müvekkiline yaptığı hukuki yardım olarak gören kamu sözcüsü klasik avukatın çağımızdaki örneği olarak ortaya yeni bir avukat tipi çıkmaktadır.

8.2. Avukatlık mesleğinin temeli olan demokratik hukuk, karşıtına yani düşman hukukuna dönüşmektedir. İnsan hak ve özgürlükleri saldırı altındayken avukatlar da bundan muaf kalmamış ve müvekkillerinin yanında tüm avukatlar da yaygın bir saldırı tehdidi altında girmiştir. Dünyanın çeşitli yerlerinde avukatlar hedef tahtasına oturtulurken ülkemizde de avukatlar aleyhine kitlesel soruşturmalar ve davalar açılıyor, polis tarafından görevini yapan avukatlara saldırılıyor. Avukatlar görevlerini yürütürken tutuklanıyorlar. Yargılama hukuku adil yargılanma hakkından giderek uzaklaşıyor. Bir diğer deyişle Post modern devlet avukatlardan, durumu bilerek veya bilmeyerek kabullenen, sadece teknik bir işi yapan uysal hukukçular olmasını bekliyor.

8.3. Durumu şu şekilde özetleyebiliriz, vatandaşlar en önemli insan haklarından olan savunma ve hak arama haklarını kullanmakta zorlanıyorlar. Avrupa Birliği Ülkeleri dahil Klasik yargı sistemi iflas etmiş durumdadır[12]. Savunmanın temsilcisi avukatlar küresel ve yaygın biçimde saldırı tehdidi altındadırlar[13].

8.4. Ülkemizde savunma görevini, avukatları saldırı altında tutarak etkisizleştirme uygulamalardan en önemlilerinin başlıklarına değinmekle yetiniyoruz:
Genel Etkisizleştirme Araçları: Normatif baskı (KHK ve yönetmelikler), fiziki baskı (dövme, yerlerde sürükleme, yaralama), yürütme organının, idare personelinin avukatlar hakkında suç atma mahiyetinde konuşmaları, yargıyı yönlendirmeleri, medyanın avukatlara saldırısı.
Görev Esnasında Etkisizleştirme Araçları: Müvekkiline ulaşamama, dosya ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşamama, avukat sayı sınırlamaları.
Savunma Mesleğini Kriminalize Ederek Etkisizleştirme Araçları: Medyada yürütülen kampanyalar sonunda avukat ve meslek örgütleri hakkında soruşturma ve kovuşturma açılması, avukatların görev yaptıkları dosya ile irtibatlandırılarak terörist sıfatıyla soruşturulması, avukat bürolarının suç merkezleri olarak gösterilerek aranması, Avukatlık Kanunu’nun uygulanmaması, avukatların tutuklanması, mahkum edilmesi
Savunma Örgütlerinin ve Avukatların Bizatihi Kendi İlkesiz Tutumları Nedeniyle Kendi Faaliyetlerini Etkisizleştirmesi: Meslek örgütlerinin bazı örgüt davalarında görev yapan avukatların başına gelenlere karşı tavır göstermemesi, meslek örgütlerinin avukatlar arasında ayrımcılık yapması
Avukatların saldırı altında olmasıyla ilgili çok sayıda rapor arasından sadece bir tanesinin linkini aktarıyoruz[14] .

8.5. Uluslararası Belgelerde Yer Alan Avukatlara Baskı Yöntemleri
Avukatların görevleri esnasında maruz kaldıkları şiddetli baskının boyutlarını görmek için, avukatlık mesleğiyle ilgili uluslararası belgelere bakmak yeterlidir. Ülkemiz açısından ilaveten söylenebilecek olan avukatların dövülme, tutuklanma, mahkum olma tehdidi altında görev yapmaya çalışmalarıdır.

Avukatların Ve Meslek Örgütlerinin Bağımsızlığını Koruma AK9TK[15]
MORELİA
TURİN
A.K.
MESLEK İLKELERİ
Avukatların Baskıya Maruz Kalmaması AK9TK
HAVANA
TURİN
Avukatların Baskıyla Tehdit Edilmemesi AK9TK

 

Avukatların Görev Başında Tehditle Karşı Karşıya Kalmaması HAVANA
Tehditten Korunma Hakkı HAVANA
Devletin Uygunsuz Müdahale Yasağı AK9TK
İfade, İnanç Ve Örgütlenme Hakkı AK9TK

HAVANA

Hukuk Ve İnsan Hakları Alanında Çalışmak HAVANA
Yürütme Ve Yargı Organından Gelen Baskılar Karşısında Dahi Avukatlığın Rolünün Belirtilmesi TURİN
Müvekkil Dosyasına İçeriğine Erişme Hakkı AK9TK
Bilgi Ve Belgeye Ulaşma Hakkı AK9TK

HAVANA

Avukatların Müvekkillerine Erişebilmesi AK9TK
Devletin Uygunsuz Müdahale Yasağı

 

8.6. Tehlikedeki Avukatlar: Özellikle insan hakları alanında faaliyet gösteren avukatların görevlerini yürütürken maruz kaldıkları tehlikeleri takip etmek ve dikkat çekmek üzere; “Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH) ile Avrupa Barosu İnsan Hakları Enstitüsü (İDHAE)” her yıl 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü isimli bir ülkedeki avukata/lara ithaf etmektedir. 24 Ocak 1977’de Madrid’de “Atocha Katliamı” diye anılan dört işçi avukatının katledilmesinin ardından, 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü olarak anılıyor[16]. 2019 Tehlikedeki Avukatlar Günü Tahir Elçi anısına, Türkiye’deki avukatlara ithaf edilmiştir Bu konuda 20 sayfalık bir rapor hazırlamışlardır[17].

8.7. İki Avukat Tipi: Şu halde Post Modern dünyada, bir yandan avukat teknisyenleşir, toplumsal değerlere ve insan hakları alanına duyarsızlaşır, pazar avukatına dönüşürken diğer yandan bu duyarsızlığı reddeden ve kendi varlık nedeni olan ve görevini yapmasını sağlayan hukuka, insan haklarına duyarlı onun için mücadele eden yeni bir avukat tipi ortaya çıkmıştır. İkisini de bir arada yapmaya çabalayanları bir kenara koyarsak, İlki sadece geçinme, para peşinde koşarken, ikinci modeldeki avukatlar insan ve avukat onuruna saygı için mücadele etmektedirler.

9. İnsan Hakları Hukuku Alanında Bir Hak Öznesi Olarak Avukat

9.1. Yeni dönemin dinamiklerini ifade etmek istersek;

  • Mal ve hizmetlerin küresel serbest dolaşımına insan haklarının uluslararasılaşması eşlik etmektedir,
  • İnsan haklarına ve bu kapsamda savunma hakkı ve onun temsilcisi olan avukatların üzerindeki baskılar artmaktadır
  • Yaptığı faaliyeti sadece teknik bir iş olarak gören hukuk teknisyeni pazar avukatı tipinin yanında insan haklarına duyarlı yeni bir avukatlık tipi gelişmektedir,

Hem vatandaşların hak ve özgürlükler alanı tehdit altındadır hem de avukatlar bu alanda savunmanın temsilcileri olarak kendi görevlerini yapamamaktadır.

9.2. Avukatın Kendisinin Hak Öznesine Dönüşmesi
: Avukat artık sadece müvekkiline teknik hukuki yardım sunan yargılama aktörü kimliğiyle var olma imkanına sahip değildir. Avukatlar bir yandan meşruiyetini aldığı, varlık sebebi olan demokratik hukuk alanının geleceği için diğer yandan müvekkillerinden bağımsız olarak “savunmanın ve hak aramanın temsilcileri” olarak kendi hakları için mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durum avukatı devlet-toplum karşısında bir hak öznesi haline getirmektedir. Tigar, bu durumu “Hukuk eğitimi almış olanlar insan hakları hukuku açısından meşru olmayan hukuka ve uygulamalara bizzat karşı mücadele edebilirler[18],” şeklinde özetlemektedir.

9.3. Ulusdevlet baskısı altındaki avukatlar barolar dışında da örgütlenme ve haklarını koruma konusunda müşterek mücadele yöntemleri geliştirmektedirler. Avukatların kitlesel eylemleri de bu varlık savaşının bir parçası olarak ortaya çıkıyor[19]. Öte yandan avukatların kendi mesleki örgütlenmelerini, baroları güçlendirerek avukatlık mesleğinin örgütsel bazda da savunulması ihtiyacı ortaya çıkıyor.

9.4. Küresel saldırı tehditi altında bulunan farklı ülkelerden avukatlar müşterek mücadele imkanlarını geliştirmektedirler. Bir örnek vermek gerekirse, Sınır Tanımayan Avukatlar kuruluşunu belirtebiliriz. Bu uluslararası avukat inisiyatifi kendi misyonunu şöyle tanımlıyor:

“Ekiplerimiz, “Kinshasa’dan Tunus’a, Jakarta’dan Bujumbura’ya halkları, kendi hakları konusunda bilgilendiriyorlar; sivil toplumu ve avukatların hak taleplerine eşlik etmeleri için güçlendiriyorlar ve insan haklarına saygılı hukuki reformların gerçekleştirilmesi için onları cesaretlendiriyorlar.[20]”

10. Hak Öznesi Olarak Avukatın Hukuksal Dayanakları

10.1. Anayasa ve Avukatlık Kanunu
Anayasa’nın 135. Maddesi ve ve Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi baroların hukuk kurumu olarak insan haklarını savunma, hukukun üstünlüğünü savunma ve demokratik ilkelere uygun davranma görevi ile yükümlendiriyor. Bu görevlen doğrudan avukatlara verilmese bile, tüzel kişiliğe sahip barolar ve TBB avukatlardan oluştuğu için bu kurumsal görevler avukatları şahsen de sorumluluk altına sokmaktadır. Bir avukatın görevini yapabilmesi devletin bu kurallara uymasıyla mümkün olabileceği için avukatları, barolar ve TBB yanında bu anayasal görevle yükümlü sayabiliriz.

10.2. Uluslararası Hukuk
Havana kuralları avukatların mesleklerini yürütürken “hak öznesi” olarak yapabileceklerini koruma altına almıştır.

İFADE-İNANÇ VE ÖRGÜTLENME HAKKI
23.m-Avukatlar, diğer vatandaşlar gibi ifade, inanç, örgütlenme ve toplanma özgürlüğüne sahiptir.

HUKUK-İNSAN HAKLARI ALANINDA ÇALIŞMALARA KATILMA
23.m-Avukatlar özellikle, hukukla, adalet sistemiyle ve insan haklarının geliştirilmesi ve korunması ile ilgili konularda kamusal tartışmalara katılma, ve yasal faaliyetleri veya yasal bir örgüte mensup olmaları nedeniyle mesleki kısıtlamalara maruz kalmaksızın, yerel, ulusal veya uluslararası örgütler kurma veya bunlara mensup olma ve bunların toplantılarına katılma hakkına sahiptir.

MESLEK ÖRGÜTLENMESİ KURMA VE GÖREVİ DIŞ MÜDAHALESİZ YAPMA HAKKI
24. Avukatlar kendi menfaatlerini temsil etmek süreklilik taşıyan mesleki eğitim ve öğretimlerini geliştirmek ve meslek haysiyetlerini korumak için bağımsız meslek örgütleri kurma ve bunlara katılma hakkına sahiptir. Meslek örgütlerinin yönetim organları, üyeleri tarafından seçilir ve bu organlar ve bu organlar dış müdahaleye maruz kalmadan görevlerini yapar.

Avukatlar faaliyet gösterdikleri meslek alanında görüşlerini ileri sürme ve örgütlenme, hukuk insan hakları çalışmalarına katılma bunlar için mücadele etme haklarına sahiptir. Şu halde avukatların “hak öznesi olarak” hareket etmeleri önünde bir engel bulunmamaktadır.

11. İnsan Hakları Aktivisti Olarak Avukat

İnsanlık 21.yüzyıla, insan hak ve özgürlükleri açısından çok kötü başladı. Bir yanda post modern dünyanın sorunları diğer yanda otoriter yönetimlerin insan hak ihlalleri giderek avukatların etkisizleştirilmesi çabaları, avukatı, gerek kendi hakları gerekse vatandaş hakları yönünden mücadele görevi ile sıkıştırıyor.

Modern toplum kuruluşunun 19.yüzyılda avukatı yeni toplumsal değerlerin savunucusu kimliğiyle “Toplum Sözcüsü” olarak görevlendirmesi gibi, tarihin bu döneminde avukat, meslek örgütü baroların yanında ve/veya onların dışında, şahsen ifa edeceği yeni bir görevle karşı karşıyadır.[21] Bu görev, kendi haklarını savunan bir hak öznesi ve giderek “insan hakları aktivisti” avukat olarak ortaya çıkmaktadır. Avukatların bu niteliklerini öncelikle yurttaş hakları hareketlerine destek vererek, duruşmalarda insan haklarına aykırı uygulamalara meşruiyet kazandırmamak için verdikleri mücadelede gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Yüzeysel bir bakışla bile bu yeni görevin giderek kitleselleşmeye başladığı görülmektedir. Bugün çeşitli isimlerle kurulan insan hakları alanında faaliyet gösteren bürolar, inisiyatifler, önemli davalarda görev alan avukatlar yeni dönemin “hak öznesi” kurum ve kişileridir.

DİPNOTLAR:

  1. Jean-Claude Paye, Hukuk Devletinin Sonu, s.256, İmge Kitabevi, 2009.
  2. Paye, age., s.264.
  3. Düşman Hukuku’nun Batı’daki tezahürleri açısından örnekler; Heinrich Hannover, Egemenlerin Adaletine Savunmanın İsyanı, Civiyazıları, 2010.
  4. Yasemin Özdek, Uluslararası Politika ve İnsan Hakları, Öteki Yayınevi, 2000, s.163.
  5. Mithat Sancar, “Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti”, Toplum ve Bilim, Kış 2000-2001, sayı 87
  6. Cemal Bali Akal, Varolma Direnci ve Özerklik, Dost Kitabevi Yayınları, 2004.
  7. Toplum dışı aşkın değerlerden kaynaklanan “mutlak hak” yerine, modern toplumlarda; insanların binlerce yıllık mücadele tarihi içinde ağır bedel karşılığında öğrendiği değerleri koruma amacıyla sözleşmeyle kabul edilen ve meşruiyetini toplumdan alan yeni bir “mutlak hak” kategorisi ortaya çıkmıştır.
  8. M.Semih Gemalmaz, Olağanüstü Rejim Standartları, Beta Yayınevi, 1994, s.54.
  9. Sept Judictions, Le Monde Diplomatique, Decembre 1998, s.13. www.monde.diplomatique.fr/1998/12a/11406.htm.
  10. Gemalmaz, age.
  11. M.Delmas-Marty, I Fouchard, E Fronza, L.Neyret, İnsanlığa Karşı Suç, İletişim Yayınları, 2012
  12. Alternatif Çözüm yolları arayışının altında aslında klasik yargı sisteminin çöküşü yatmaktadır. Green Paper (Yeşil Kitap)’ta bu çöküş, tıkanıklığa çözüm bulma olarak ortaya çıkmaktadır: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/FR/TXT/PDF/?uri=CELEX:52002DC0196&from=EN
  13. Haluk İnanıcı, “Türk savunma tarihine bir not: Savunmaya saldırıda üçüncü ve son aşama”, Birikim Dergisi, Eylül 2013, sayı 293
  14. https://www.hrw.org/sites/default/files/report_pdf/turkey0419turk_web.pdf
  15. Uluslararası Hukuk Belgeleri: Uluslararası Avukatlar Birliği Morelia Şartı (Morelia) 21.Yüzyılda Avukatlık Mesleğine İlişkin Turin İlkeleri (Turin), Avukatların Rolüne İlişkin Havana Kuralları (Havana), Avrupa Konseyi Avukatllık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkında 9 Numaralı Tavsiye Kararı (AK9TK) için bkz.:Avukatlık Kanunu, İlgili Kanun ve Yönetmelikler ile Belgeler, TBB Yayınları, 2005.
  16. http://bianet.org/bianet/insan-haklari/204674-tehlikedeki-avukatlar-gunu-turkiye-deki-avukatlara-ithaf-edildi. Bu yılki raporda da yargı baskısı altındaki şu avukatlar anlatıldı: Ahmet Mandacı, Akın Atalay, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Behiç Aşçı, Buket Yılmaz, Can Tombul, Engin Gökoğlu, Eren Keskin, Halil İbrahim Vargün, Naim Feyzullah Eminoğlu, Selçuk Kozağaçlı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Avukatların Üzerindeki Yargı Baskısı raporuna göre, hak savunucusu avukatların 78 ayrı dava ve soruşturmaya maruz kaldığı bilgisine de raporda yer verildi.
  17. https://www.institutkurde.org/info/journee-internationale-de-l-avocat-en-danger-rassemblement-pour-les-avocats-1232551488; https://eldh.eu/wp-content/uploads/2018/11/Basic-Report-Turkey2019.pdf
  18. Michael E. Tigar, Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk, s.318, epos yayınevi, 2016.
  19. 2019 yılına damgasını vuran Adalet Nöbetleri’ni avukatların kendi varlığını savunması olarak nitelemek sanırım doğru olacaktır.
  20. https://www.asf.be/fr/about-asf/
  21. İnsan hakları aktivisti avukat olarak birkaç isim saymak gerekirse; Noyan Özkan, Eren Keskin, Ercan Kanar, Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları ilk elde akla gelen kıdemli isimler.

KAYNAKÇA

Akal Cemal B. (2004) Varolma Direnci ve Özerklik, Dost Kitabevi Yayınları

Althusser, L. (1978) İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, (çev) Alp Y., Özışık M., Birikim Yayınları, İstanbul

Bümin, T. (1996) Tartışılan Modernlik, Descartes ve Spinoza, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
Erem, F. (1977) Meslek Kuralları, TBB Yayınları, Ankara

Gemalmaz Mehmet S. (1994) Olağanüstü Rejim Standartları

Giddens, A.(1994) Modernliğin Sonuçları, (çev.) Kuşdil E., Ayrıntı Yayınları, İstanbul

Gorz, A. (1995) İktisadi Aklın Eleştirisi, (çev.) Ergüden I., Ayrıntı Yayınları, İstanbul

Habermas J. (1993) ‘İdeoloji’ Olarak Teknik ve Bilim, (çev.) Tüzel M., Yapı Kredi Yayınları, İstanbul

Hannover, H. (2010) Egemenlerin Adaletine Savunmanın İsyanı, Çiviyazıları

Horkheimer, M.(1986) Akıl Tutulması, (çev.) Koçak O., Metis Yayınları, İstanbul
Akıl Tutulması, (çev.) Koçak O., Metis Yayınları, İstanbul

İnanıcı, H. (2000) “Türkiye’de Avukatlık İdeolojisi”, Toplum ve Bilim Dergisi, Kış 2000-2001, sayı 87

İnanıcı, H. (2013) “Türk savunma tarihine bir not: Savunmaya saldırıda üçüncü ve son aşama”, Birikim Dergisi, sayı 293

İnanıcı, H. (2019) “Teknoloji Toplumları ve Avukatlık Mesleği”, gözden geçirilerek yeniden yayımlanmıştır. http://www.halukinanici.com/liste/teknoloji-toplumlari-ve-avukatlik-meslegi/

İnsel, A. (1993) “Fransız Devrimi’nde Bireysel Hak ve Toplu Çıkar: Le Chapelier Kanunu”, İktisat İdeolojisinin Eleştirisi içinde, Birikim Yayınları, İstanbul

Karpik, L. (1995) Les Avocats; Entre L’etat, Le public et le marche XIII e-XX e siecle, Editions Gallimard, Paris.

Delmas-Marty, M., Fouchard I,Fronza E., Neyret E. (2012 İnsanlığa Karşı Suç, İletişim Yayınları

Minc, A. (1995) Yeni Ortaçağ, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara.

Özdek, Y. (2000) Uluslararası Politika ve İnsan Hakları, Öteki Yayınevi.

Özkent, A.H. (1940) Avukatın Kitabı, Arkadaş Kitabevi, İstanbul

Paye Jean, C. (2009) Hukuk Devletinin Sonu, İmge Kitabevi

Payen, F. (1935) Baro, (çev.) Özkent A.H. Arkadaş Basımevi, İstanbul

Polanyi, K.(2000) Büyük Dönüşüm, (çev.) Bugra A., İletişim Yayınları, İstanbul

Sancar, M.(2000) “Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti”, Toplum ve Bilim, Kış 2000-2001, sayı87

E. Tigar, M.(2016) Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk, epos yayınevi.

Touraine, A. (1994) Modernliğin Eleştirisi, (çev.) Tufan H., Yapı Kredi Yayınları, İstanbul

Vogogne, J. (1984) Les Professions Liberales, Que sais-je, PUF, Paris