“Terazinin Tansiyonu” dizimiz, her zaman ki gibi bir adım geriden gelerek, Ağustos ayı hukuk gündemi ile devam ediyor:

Şirket bizi yem olarak kullanıyor

Erzincan İliç’te Türkiye yakın döneminin en büyük çevre katliamı yaşandı. Fakat hala kamuoyunu tatmin eden bir soruşturma süreci ilerlemiyor. Mecliste kurulan araştırma komisyonundan da ‘bilmediğimiz’ yeni bir tespit yok. TMMOB eski Genel Sekreteri Dersim Gül, Şirket’in yeniden faaliyet hazırlıkları içerisinde olduğunu söylüyor.  Şirket’in, yakınlarını kaybeden aileleri şikayetten vazgeçirmek için yüklü tazminat önerdiği de iddialar arasında. Bu arada Erzincan İdare Mahkemesi’nden de kapasite artışına ilişkin verilmiş son ÇED Olumlu Kararı’nın iptali haberi geldi. Bu haberle beraber, İliç Altın Madenini işleten Anagold Firması’nın taşeronu Çiftay firması da, 440 çalışanı işten çıkarmak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuruda bulundu. 13 Şubat’ta yığın liç kayması sonucu yaşanan facianın ardından şirketin çalışmasının durdurulmasıyla daha önce 187 işçi işten çıkartılmıştı. Tulum peyniri üretimi ve hayvancılık ile geçinen İliç halkı altın madeni nedeniyle toprakları kirlendiği için tüm geçimini şirkete çalışarak sağlıyordu. Şirketin kapanmasının ardından yeniden hayvancılığa dönüş imkanı da bulunmuyor. Yürüyüş sonrası açıklama yapan kadınların sesine kulak verelim: “Şirket faaliyete başlamak için bizi yem olarak kullanıyor” Kısaca Şirket, yüksek sesle “Ben gidersem gerisi tufan” diyor. Peki ama kim bu tufanın sorumlusu? İliç halkı mı?

 

Maaşın 20 günden fazla gecikme ile yatması haklı fesih sebebi kabul edildi.

Ankara’daki bir şirkette proje yöneticisi olarak çalışan ve 2019 yılında maaşının 20 günden fazla gecikmesini gerekçe göstererek işten ayrılan kişi, iş akdini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizi ile ödenmesi için iş yerine dava açtı.

İlk derece mahkemesi daha önceki aylara ilişkin ücretlerinin ayın başında ödendiğini ancak nisan ayı ücretinin sözleşmesinin feshinden 5 gün sonra 28 Mayıs 2019’da ödendiğini ve dolayısıyla kanunda öngörülen 20 günlük süreden sonra ödenmesi nedeniyle davacının kıdem tazminatına hak kazandığı yönünde karar verdi.

Davalı işveren ise kararı istinaf etti ve ücretin sadece bir kereye mahsus olarak gecikmiş olmasının haklı fesih sebebi sayılamayacağını savundu. İtiraz etti.

Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusunu reddetti. Bunun üzerine işveren kararı temyiz etti. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi, işçinin ücretinin bir kereye mahsus dahi olsa gecikmesinin, işçi açısından haklı fesih sebebi sayılacağına hükmederek kararı onadı.

“Hava döndü işçiden yana”

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde bulunan CarrefourSA deposunda çalışan işçiler, iş koşullarında iyileştirme ve zam talepleri nedeniyle direniş başlattılar, göz altılara rağmen bir aya yakın direnişi devam ettirdiler ve tüm taleplerinin kabul edilmesiyle sonlandırdılar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, 145 işçiyi sendikalı oldukları için işten atan Polonez’e 2 milyon lira ceza verilmesini istedi. Bakanlık ayrıca firma hakkında suç duyurusu yaptı.

Manisa’nın Soma ilçesinde AK Partili Batman Milletvekili Ferhat Nasırlıoğlu’nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te 7 işçi farklı zamanlarda işten atıldı. Bağımsız Maden İş Sendikası’nda örgütlenen işçiler, Soma ve Kınık gibi maden bölgesinde, firmanın diğer şirketlere göre daha az maaş vermesine ve iş yeri sağlığı ve güvenliği önlemlerinin sağlanmamasına ve 7 işçi arkadaşlarının işten atılmasına tepki olarak madenin faaliyetlerini durdurdular.

Hollanda’da da polis sendikaları erken emeklilik ve daha iyi sosyal haklar için greve gitme, ülkenin en önemli derbisi grev nedeniyle ertelendi.

Tarık Ziya Ekinci’yi kaybettik

Kürt aydınlanmasının önemli bir ismi, 99 yaşında hayatını kaybetti. Türkiye İşçi Partisi’nin 1965’te çıkardığı 15 milletvekilinden biriydi. 1961’de Musa Anter’in Kürtçe şiir yayımlamasının tetiklediği 49’lar davasının sanıkları arasında da yer aldı.  Doktor olan Tarık Ziya Ekinci Fransa’da uzmanlık da yaptı. Genelde ve toplamda avukatların siyasal hayatta adının  anıldığı Kürt toplumunda sağlıkçı ve siyasetçi olarak silinmez bir iz bıraktı.

Arenaya dönüşen meclis

Oturum konusu, Anayasa Mahkemesi’nin 1 Ağustos’ta Resmî Gazete’de yayımlanan Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesine ilişkin işlemin yok hükmünde olduğundan bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararının yerine getirilmesiydi.

Mahkeme’ye göre Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle fiili (de facto) bir durum yaratılmıştı ve bu fiili duruma ise AYM’nin karar vermesi mümkün değildi. Bu durumda aslında AYM’nin söylediği şey Atalay’ın milletvekilliğinin devam ettiği, bu bahisle hakkında dokunulmazlığın kaldırılmasına yönelik bir karar olmadığı için de dokunulmazlığının devam ettiğiydi.

AYM’nin kararının yerine getirilmesi gündemiyle toplanan bu oturumda, bir başka milletvekili, Ahmet Şık’ın kürsüde olduğu sırada sözlerinden galeyana gelerek ona yumruklarla saldırdı. İlginçtir Ahmet Şık’a sözlerinden ötürü İçtüzüğün md.160/1/3 bendi kapsamında kınama cezası verildi. Yumruk atan diğer vekile ise Meclis’te gerçekleştirdiği fiilden ötürü İçtüzük md.160/1/5’ten aynı kınama cezası verildi. Sözle fiil, fiille kuvve aynı şeylermiş gibi yumruk atmakla, kelam etmek arasında Meclis’in dilinde hiçbir fark gözetilmediği görülmüş oldu.

Ayrıca bu kınama cezaları Meclis’in kişilere göre uygulama yaptığına dair de bir veri olarak tarihte yerini aldı. Hatırlayalım:

Genel Kurulda soykırım demek 3 birleşim çıkarma cezası (Garo Paylan, 2017/19699),
Kürdistan demek 2 birleşim çıkarma cezası (Osman Baydemir (2), 2018/1878),
Hatipe 5 farklı vakada fiziksel saldırıda bulunma: (Alpay Özalan) kınama.

Demokratik meşruiyetini açıklayamadığı fiili durumları alt edebilmek için yasama şiddeti yoluyla gücünü ve tekilliğini tahkim eden bir siyasal çoğunluğun, güvenirlik ve hesap verilebilirlik ilkelerini bertaraf etme çabası en sonunda bu şekilde sahneleniyor. Yelpazenin diğer ucunda, en demokratik parlamentoların, sorunları çözmede, tartışmalı kararlar verebilmede güvenilirliği en yüksek meclisler olduğu hakikati var. Diğer ucunda ise demokratik ve hukuki tartışmanın sathından kaçan, sorunların çözüm yeri olarak Meclis’i değil, bir başka arenayı gösteren bir siyasal vasat. Yasama şiddetinin Türkiye kipini ise işte bu siyasal vasat belirliyor. (Işıl Kurnaz, Birikim Dergi, 23.08.2024)

Danıştay’dan Fatih Sultan Mehmet tablosu için karar: Kamu zararı yok

Danıştay, 15. Yüzyıl’da Venedikli ressam Gentile Bellini’nin atölyesinden çıkan Fatih Sultan Mehmet tablosunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2020’de satın almasına yönelik İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı incelemede kararını verdi.

Süleyman Soylu döneminde inceleme başlatılmış ve İBB yetkilileri hakkında soruşturma izni verilmişti. Bu izne karşı Danıştay’a itiraz edildi ve mahkeme bu iznin kaldırılmasına karar verdi.

Cezaevleri ve keyfi şekilde ertelen tahliyeler

Cezaevlerinde hükümlülerin yaklaşan tahliyeleri, keyfi tutanak ve disiplin soruşturmalarıyla erteleniyor. İzmir Şakran Cezaevi’nde 31 hükümlü hakkında “Kürtçe şarkı söyleyip zılgıt çektikleri ve slogan attıkları” gerekçesiyle haberleşme ve iletişim cezası, ziyaretçi görüş cezaları verildi. Disiplin cezası verilenler arasında 32 yıldır cezaevinde olan ve tahliyesi beklenen, kalp kapakçığı rahatsızlığı olan, Güler Bilen de var.  Bilen’in yakınları tahliye engelleme uygulamalarının rutin bir hale geldiğini, bunun ise yıllardır devam eden hak ihlallerinin bir devamı olduğunu, hukuksuz ve sınırsız bir yetkiyle donatılan İdare ve Gözlem Kurulları’nın keyfi bir şekilde tahliyeleri ertelediklerini söylüyor.

Şair yazar İhsan Sami Çomak’ın da tahliyesi ertelendi. 30 yıldır cezaevinde tutulan Şair Yazar İlhan Sami Çomak’ın tahliyesi saatler kala İdare ve Gözlem Kurulunun oybirliğiyle aldığı kararla üç ay daha ertelenerek engellendi. Karara ilişkin Çomak’ın sosyal medya hesabından “Ben iyiyim. Güçlü ve ayaktayım. Siz de güçlü olun. Yeni bir durum değil bizim için bu gelişme. Buradan başı dik çıkacağım, önemli olan budur” mesajı paylaşıldı. Çomak hakkında verilen disiplin cezasının gerekçesi şöyle:

Hükümlünün ceza infaz kurumunda geçirdiği uzun sürenin suç ve suç algısına karşı tutum ve davranış  değişikliği konusunda caydırıcı bir etki yaratmadığı, kişide suç algısının ve suça yönelik farkındalığın oluşmadığı, suç işleme yönelimi ve kendisini suça iten etkenlerin halen devam ettiği, yeniden suç işleme ve topluma zarar verme riskinin düşük olmadığı anlaşılmakla; hükümlünün suç islemesini engelleyen etkenlerin güçlendirilmesi, mükerrer suçluluğun önlenmesi, toplumun suça karşı korunması, hüküm almasına neden olan suçların kendisi, mağdurlar ve toplumda üzerinde bıraktığı kötü etkiler hakkında farkındalık kazanması maksadıyla, iyileştirme programlarına alınarak bir süre daha gözlemlenmesine devam olunması gerektiği anlaşılmış olup hükümlünün koşullu salıverilmesi hususunda iyi halli olmadığı değerlendirilmiştir.”

İyi halli olmadığı değerlendirilen ve cezası uzatılan şair Çomak’ın mısralarıyla iyi hal değerlendirmesini okurların takdirine bırakalım:

Hatırladım, masumiyet bir eşiktir
Hatırladım çiçek kuruları içinde
hayat senin çarendir”

Gökçe Akçelik’i kaybettik

90’lar döneminden gelen bizler için önemli bir gruptu Replikas. “Köledoyuran”, “Dadaruhi”, “Avaz”, “Zerre” ve “Biz Burada Yok İken” gibi albümlerle müzik dünyasında kalıcı bir etki bırakan Replikas, Türk rock müziğinin önemli grupları arasına girdi. Grubun Gökçe Akçelik’i kaybettik. Anısına saygıyla çalıyoruz: Gülyabani Müzik

Birartıbir.org’da yayımlanmış o güzel söyleşisinin bize hatırlattığı “Deli Halayı II” şarkısından Gökçe Ayçelik’e ait bir sözle selam yolluyoruz: Oldular, geldiler, bildiler… Ve devam ediyor: “Bilmeyenler, olmayanlar hiçbir zaman ölmezler.”

 

 

Baro Başkanı ve AKP İl Başkanı, aynı anda her ikisi mümkün mü?

Maraş’ta Baro Başkanı M. Burak Gül’ün görevini bırakmadan AKP İl Başkanı olmasının ardından Afyonkarahisar’da da aynı durum yaşandı. Afyonkarahisar Barosu Başkanı Av. Turgay Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AKP Afyon İl Başkanı yapıldı.

Baro başkanlığı görevinden ayrılmayan Şahin’in Ekim ayındaki baro seçimlerine kadar görevi sürdürmeyi düşündüğü belirtildi. Şahin’in, AKP ile ilgili paylaşımlar yaptığı sosyal medya hesaplarında “AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı-Afyonkarahisar Barosu Başkanı” ifadeleri yer alıyor.

 

Hızla Yaklaşan Bir Tehlike: Dijital Suç Salgını-Güney Kore

Güney Kore polis teşkilatına göre, yılın ilk yedi ayında cinsel içerikli deepfake suçlarına ilişkin 297 vaka bildirildi- geçen yılki 180 vakadan fazla ve verilerin ilk kez toplanmaya başlandığı 2021’deki sayının neredeyse iki katı.

Güney Kore, deepfake’den önce de molka olarak bilinen gizlice çekilen cinsel içerikli görüntülerin salgınıyla yüzleşmek zorunda kalmıştı. Bu konu daha önce İngiltere yazar Gina Martin’in başlattığı kampanya ile de gündeme gelmişti.

Kore polisine göre, molka tutuklamalarının sayısı 2010 yılında 1.110 iken 2014 yılında 6.600’ün üzerine çıktı, ancak gerçek vaka sayısının çok daha fazla olduğu düşünülüyor. 2012-2017 yılları arasında yasadışı kayıt yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 16 bin 201 kişiden yüzde 98’i erkek; aynı dönemde kayıt altına alınan 26 bin mağdurun yüzde 84’ü ise kadındı. Ülkenin Devlet Başkanı Moon Jae-in, yakın zamanda yasadışı casus kamera görüntülerinin “günlük hayatın bir parçası” haline geldiğini kabul etti ve faillere daha ağır cezalar verilmesi çağrısında bulundu.

Telegram’ın kurucu ortağı tutuklandı

Telegram’ın Rus asıllı kurucu ortağı Pavel Durov, Paris’te tutuklandı. Paris savcısı soruşturmanın yasadışı işlemler, çocuklara yönelik cinsel istismar, dolandırıcılık ve yetkililere bilgi vermeyi reddetme suçlarıyla ilgili olduğunu söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, X’te yaptığı paylaşımda “Hukukun üstünlüğüyle yönetilen bir devlette, vatandaşları korumak ve temel haklarına saygı göstermek için hem sosyal medyada hem de gerçek hayatta özgürlükler yasal bir çerçeve içinde desteklenir” diye yazdı ve tutuklamanın “hiçbir şekilde siyasi bir karar” olmadığını ekledi. “Yasayı uygulamak, tam bağımsızlıkla yargıya bağlıdır” dedi.

Tabi ki bu tutuklama en iddialı yasalardan biri olan ve AB Dijital Hizmetler Yasası’nı (DSA) da tekrar gündeme getirdi. Bu yasa “umursamayacak kadar büyük” çevrimiçi platformları hedef alıyor ve internet şirketlerinden yasadışı içeriği kaldırmalarını, çocukları korumalarını, yanlış bilgi ve diğer çevrimiçi zararlarla mücadele etmelerini talep ediyor.

Şimdiye kadar Telagram, Facebook ve X gibi platformlara uygulanan en katı düzenlemelere tabii değildi. Bu katı düzenlemelere tabii olmak için 45 milyondan fazla aktif kullanıcısı olması gerekirdi. Telagram bu sayının hemen altında, 41 milyon aktif kullanıcıya sahip. AB yetkilileri bu duruma pek ikna değiller. Bakalım ne olacak? Telegram’a yakın zamanda DSA üzerinden de yeni yaptırımlar gelecek mi?

Pavel Durov,  yurtdışı çıkış yasağı ve 5 milyon euro kefalet ile serbest bırakıldı. Ama neden tutuklandı neden serbest kaldı soruları cevapsız kaldı. Bu ne perhiz ne lahana turşusu deyip konuyu yerelleştirelim.

STK’LAR AB’yi dava etti: Gerekçe yetersiz 2030 iklim hedefleri

İklim Eylem Ağı (CAN) Avrupa ve Küresel Hukuk Eylem Ağı (GLAN), 27 AB üye ülkesinde on yılın sonuna kadar tarım, atık, ulaşım ve küçük sanayi için belirlenen iklim hedeflerinin en iyi bilimsel verilere dayanmadığını ve bu nedenle “son derece yetersiz” olduğu iddia ederek dava açtı

Dava bu yılın başında AB adalet mahkemesine resmen açıldı. STK’lar, 2025’te beklenen sözlü duruşmadan önce son yazılı yorumlarını Ağustos ayında sundular.

STK’lar AB’nin emisyonların azaltılmasına yönelik yaptığı revizyonların AB antlaşmalarına, AB’nin temel haklar tüzüğüne ve Paris anlaşmasına uymak için yeterince iddialı olmadığına inanıyor ve davalarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Nisan ayında İsviçre’nin ulusal sera gazı emisyonlarını azaltmak için yeterli çabayı göstermemesinin , 2.000’den fazla yaşlı İsviçreli kadının insan haklarının açık bir ihlali olduğuna hükmettiği çığır açıcı kararıyla destekleneceğini umuyor .

Çiftçiye son dakika teşvik darbesi: Mazot, gübre ve pirim desteği kaldırıldı

Cumhurbaşkanı Kararı ile 2025- 2027 dönemi bitkisel üretim destekleri açıklandı.  Karara göre, 2025 yılından itibaren gübre ve mazot desteği ile 17 üründe verilen fark ödemesi (prim) desteği tamamen kaldırıldı. Çiftçi son kez 2024 üretim yılı için gübre, mazot ve prim desteği alacak.

Erişimi engellenen siteler- Rekora koşuyoruz

Engelli Web 2024 raporuna göre Türkiye’den 2024 1. Çeyrek sonu itibarıyla erişime engellenen 1.043.312 web sitesi ve alan adı, 833 farklı kurum ve hakimlikler tarafından verilen toplam 892.951 farklı karar ile erişime engellendi.

Ebru Timtik’i andık 

Avukat Ebru Timtik, adil yargılanma hakkı talebiyle ölüm orucu başlatmış ve eyleminin 238’inci gününde yaşamını yitirmişti. 4 yıl oldu. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi’nin çağrısıyla Gazi Mezarlığı’nda anma yapıldı. ÇHD adına yapılan konuşmadan Timtik’in tüm dünyada hukuk örgütleri tarafından anıldığı vurgulanarak “Ebru Timtik fiziken aramızda değil ama onun tuttuğu bayrak ve adalet mücadelesi tüm dünyada avukatların elinde” denildi.

Amasra maden katliamının 8. duruşması yapıldı

Bilirkişi raporları geldi ama henüz keşif yapılamadı. 8 tutuklu sanık vardı, önceki duruşmalarda 4’ü tahliye edilmişti, 4 tutuklu sanığın tutukluluğu bu celsede devam etti. Bir sonraki duruşma 1 Kasım’da.