Noyan Özkan hiç beklenmedik bir biçimde aramızdan ayrıldı. Arkasında büyük bir üzüntü kadar, bir yığın güzel anı bıraktı. Nezaket ve ahlak sahibi, dürüst, samimi, mücadeleci ve paylaşımcı insanı kaybettik. Noyan Özkan, muhalif bir hukukçu aydın olarak iktidara, devlete, çetelere, işkencecilere, rantçı ve yağmacılara, ırkçılara, dincilere karşı hayatı boyunca mücadele verdi.

Tek Başına Bir Çevre Hareketi

Kendisini her şeyden sorumlu hissetti, çoğumuzun yakınıp söylenmekle yetindiği her türlü konuda tepki göstermeyi görevi bildi. İktidarla bireysel olarak ayrıca sürdürdüğü bu tepkilerin ortak bir eyleme dönüşmesi için herkese ulaşmaya ve onları haberdar etmeye çalıştı. Çok bilinen bir eylem biçimi değildi bu. Önce kendi kişisel tepkisini suratlarına haykırır, görevi ve makamı ne olursa olsun, artık vali mi olur, yoksa cumhurbaşkanı mı olur; hesap sorar, protesto ederdi. Bu eylem biçimine “yurttaş tepkisi” adını vermişti. Yurttaş sıfatıyla otuz yıl boyunca tepki gösterdi. Bu uğurda yüzlerce sayfa hukuksal içerikli protesto metni, suç duyurusu, bilgi edinme başvurusu yaptı. Çevresel ve ekolojik tahribata göz yuman devlet görevlilerinden, protesto hakkına karşı polise şiddet kullanma emri veren, vali ve emniyet müdürleri, bu şiddete göz yuman üniversite rektörleri, rantçılara imkan hazırlayan belediye baş- kanları gibi her türden mevki makam sahibi muktediri bu protestolarla bir şekilde rahatsız etti, iktidarlarında arıza yarattı, kimi zaman da geri adım attırdı. Yurttaş tepkisi dediği çalışma ve eylemleri sürdürürken, aynı zamanda çevre koruma ve kentli haklarının savunulması temelinde kollektif olarak sürdürülen eylem ve etkinlikler içerisinde de yer alıp katkı koyuyordu. Çevre koruma alanındaki örgütlerin temsilcisi olarak yurt dışında pek çok toplantıya katıldı.

İzmir Çevre Hareketi Avukatları

1992 yılında, İzmir Barosu’nda, bir çevre komisyonu kurulmasına öncülük etti. Komisyonundaki çalışmaların hızı ve yöntemi ve gündemin yoğunluğu komisyon çalışmasının ötesine geçtiğinde, komisyon üyeleri “İzmir Çevre Hareketi Avukatları” adı altında yola devam etmeye karar verdiler. 1992 -1997 arası yaklaşık altı yıl boyunca yurttaş inisiyatifi olarak, gönüllülük temelinde faaliyet gösteren grup, idari başvurular, suç duyuruları, üyelerin masraf ve giderlerini kendilerinin karşılayıp, kendi adlarına açtıkları davalar yoluyla çevre ve kent hakkını savunan insanlar ve çevrelerde umut ve heyecan yarattı. Çevre ve doğa koruma mücadelesinin her bir yana yayılmasında öncü oldu. Hareketin önüne gelen ilk davalar, İzmir şehri ile ilgili olarak Konak Meydanı’na Galleria adı altında AVM yapılması ve Kordonboyu olarak bilinen sahil kesiminin, otoban geçişi için doldurulmak istenmesiydi. Şimdilerde şehir hakkı ya da kentli hakları kapsamı içinde nitelendirilebilecek davalarla beraber, Bergama Ovacık’ta siyanürle altın arama ocağı açılması ve herkesin gözünün önünde çevreyi kirletmeye devam eden Yatağan ve Gökova’daki termik santrallere karşı açılan davalar olmak üzere, ekolojik tahribatın önlenmesi için onlarca dava açıldı. Gönüllü olarak sürdürülüp, sonuna kadar takip edildi.

İnsan Hakları, Hukuk, Adalet

Noyan Özkan, çevre koruma alanı dışında insan hakları, hukuk ve adalet konularında da çalışmalar yürüttü. Çetelere karşı mücadele için kurulan grup içinde yer aldı. Daha o yıllarda devlet içindeki gizli yapılanmalara, yolsuzluk çetelerine, devleti, hortumlayanlara arka çıkan zamanının cumhurbaşkanına karşı hukuksal mücadele yürüttü. Bu alandaki çalışmaları daha iyi sürdürebileceğine inandığından 1998’de İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi oldu. Bir süre çalıştı ancak çalışma tarzı konusunda çıkan anlaşmazlık nedeniyle istifa etti. 2000 yılında bu defa başkanlığa aday oldu ve Baro Başkanı seçildi. Baro Başkanlığı döneminde, işkencenin önlenmesi için projeler oluşturdu. İşkence olaylarına müdahil oldu. Baro bünyesinde İşkenceyi Önleme Grubu kuruldu. Bu alanda barolar arasında ilk öncü çalışmalar yapıldı. İnsan hakları mücadelesi yürüten çevrelerde pek çok kişi, Noyan Özkan’ın bu çalışmalarının öneminin farkındaydı. O yıllarda İzmir’de işkencenin önlenmesi için örnek bir ortak mücadele yürütüldü. AKP iktidarı döneminde muhalefeti sindirme amaçlı olarak sistematik hale gelen, demokratik protestolara karşı uygulanan polis terörü, gizli dinlemeler, dijital sahtekârlık yoluyla sahte delil üretme, yasadışı takip ve görüntülerle kişileri itibarsızlaştırma operasyonlarına ve bunların sorumlularına karşı her zaman olduğu gibi hem kişisel mücadele yürüttü, hem de hukuk örgütlerini ve muhalefet çevrelerini uyarmaya çalıştı. 12 Eylül referandumunda neden hayır denilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştı. Son zamanlardaki Silivri, Balyoz, İzmir BB. davası gibi politik yargılamalarla ilgili olarak binlerce sayfalık iddianameleri okuyarak, hukuksal analiz raporları hazırladı. Mücadele ettiği alanlara ilişkin çalışmalarını ve başta Bergama Davası olmak üzere, başlangıcından itibaren gönüllü hukuk yardımı yaptığı ve kendi adına ya da beraber açılan çevre koruma davalarının her bir aşamasını yakından takip etti. Çok titiz bir biçimde düzenli olarak arşivledi. Bu çalışmalarla ilgili olarak, katıldığı pek çok toplantı ve sempozyum gibi etkinliklerde yaptığı konuşmaların bir kısmı internet ortamında ve kişisel arşivinde mevcut bulunuyor. Titiz bir biçimde arşivlediği, yurttaş tepkisi olarak dosyaladığı protesto metinleri, başvuru ve dava dilekçeleri, makale, sunum ve kitapları, kendi deyimiyle “bilginin paylaşımı ilkesi” gereği bir gün erişilebilir hale getirilebilirse, “bir şeyler uğruna mücadele etmek” dediğimiz şeyin, nasıl sürekli bir emek ve her daim irade gerektiren bir varoluş olduğu Noyan Özkan nezdinde daha iyi anlaşılacaktır.

Bu yazı http://www.ekolojikolektifi.org/kolektifdergi/kolektifdergi_16.pdf’den alınmıştır.

Av. Noyan Özkan’ı daha yakından tanımak isterseniz www.noyanozkan.com sitesine bakabilirsiniz.