Merak konusunda meraklıyız. Altında kocaman bir hazine var. Daldıkça derinlere daha da heyecanlanıyor insan. Gördüklerinden, öğrendiklerinden sonra her seferinde  Michel de Montaigne’in Denemeler’inin o meşhur sorusu aklımıza geliyor: “Ne biliyorum?”.  Uzunca bir süredir bizi arkasından sürükleyip merakına ortak eden ve “Ne biliyorum?” sorusunu canlı tutan bir hocayı, yazarı, iki hafta boyunca sitemizde misafir edeceğiz: Prof. Dr. Cemal Bali Akal. Bu iki hafta boyunca, Akal ve bizi sürüklediği konular hakkında daha önce yayımlanmış ve ilk kez yayımlanan altı ayrı yazıyı okuyacaksınız. İlk yazımız  Haluk İnanıcı’ya ait. Keyifli okumalar dileriz. Bu vesileyle de “Hoca”mıza saygı duruşunda bulunmuş olalım.  

Prof. Dr. Cemal Bali Akal’a “hoca” demek yetmiyor. “Hoca” deyince klasik tanım geliyor insanın aklına. Yani bildiklerini anlatan, öğreten kişi. Bildiklerimiz de sürekli değiştiğine, arttığına, derinleştiğine, mevcut halimiz, bir sonraki halimizin cahiliye dönemi olduğuna göre, aslında kendi öğrenme sürecini anlatan bir insan “öğretme faaliyeti”ni nasıl tanımlayacak? Bir bilen gibi mi öğretecek; bildiklerinin referanslarını vererek, sınırlarını çizerek fakat merakımızı da tahrik ederek, bizi de kendi öğrenme sürecine dâhil ederek mi öğretecek!

Üniversiteler, yani gerçek öğrenme-öğretme mekânları bir anlamda bu terbiyenin verilmesi gereken yerler. Türkiye’de öğrenme/öğretme sürecini hayatı boyunca devam ettiren üniversite hocalarını saymaya kalksak sanırım yüz akı bir tablo çıkmaz karşımıza. Yani yaptığı işi bir memurluk olarak yapmayan; merak, okuma, kaynakları tüketme ve bilgiyi işleme niteliği ön plana çıkan entelektüel niteliğine sahip hocaların kıymetini bilmemiz gerekiyor. Cemal Bali Akal’a öncelik vermemizin bir diğer nedeni ise hukukpolitik alanı içinde yer almasıdır.

Cemal Bali Akal, ilgilendiği alanı didik didik ederek girilmedik köşe bırakmayan; başkalarının söylediklerini aktarmakla yetinmeyip özümseyerek işleyen canlı bir bilgi pınarı. Roland Barthes ne diyordu? Yazar öğrendiklerini işleyen kişi, yazan/yazman bildiklerini aktaran kişidir. İlki bir işlev yerine getirir. İkincisi bir etkinlik yapar. Cemal Bali Akal bu nedenle yazar kimliğine de sahip.

Karanlık bölgelere pertavsız tutan, sabırlı, azimli, meraklı bir göz sahibi Cemal Bali Akal’ı öğrencilerine sorduğunuzda da alınan cevap şaşırtmıyor insanı: Kendini dinleten dili ile öğrenciyi siyasi tarihin koridorlarında peşinde koşturmayı, düşündürmeyi, merak uyandırmayı başaran bir hoca.

Devlet ve İktidar

Aslında çalışma alanı devlet ve iktidar olan bir akademisyen Akal. “Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı” ismini taşıyan kitabını 1994 yılında Mehmet Ali Ağaoğulları ve Levent Köker’le birlikte yayımlandı. “Sivil Toplumun Tanrısı” 1991 okurla buluştu. “İktidarın Üç Yüzü” ise 1998 yılında… İlk Spinoza kitaplarıyla 2004 yılında “Özgürlüğün Geleceği Yoktur” ve “Varolma Direnci ve Özerklik” isimleri altında karşılaşıyoruz.

Akal kendi deyişiyle “Devleti düşünmeyi düşünme” çabasına girişiyor. “Böylece modern düşünceyi –modernizmi- düşünme çabası” diyor yaptığına. Önceki çalışmalarını revizyonlarla bir bütün içinde birleştirdiği “İktidarın Üç Yüzü” isimli kitabı, “Sivil Toplumun Tanrısı”, “Yasa ve Kılıç” ve “Siyasi İktidarın Cinsiyeti” isimli bölümlerden oluşuyor. Bu çalışmayı yaparken, “devleti dünyayı anlamlandıran bir aynaya dönüştürmek ve her şeyi ona göre açıklama”nın tehlikesinin de farkındadır. Akal bu kapsamlı eserinde okuru, devletin iktidarın kökeni, egemenlik, yasa ve uygulama bağı, iktidarın cinsiyeti gibi kavramlar tahtında kapsamlı düşünmeye davet eder. Bu davetini yaparken, okura dünyayı ancak kavramlarla anlayabildiğimizi ancak kavram dünyası ile gerçeğin ayrı şeyler olduğu uyarısını yapmakta da tereddüt etmez.

Hukuk Nedir?

Akal 2017 yılında vitrine çıkan “Hukuk Nedir?” isimli kitabı ile hukuk dünyasındaki yolculuğunun bir icmalini yapıyor(i). Yukarıda değindiğimiz onun entelektüel kimliğini, bu kitabın önsözünde izleyebiliriz. Önsözde bize hukukla ilgili, Türkçe yayımlanmış ve henüz çevrilmemiş temel eserlerin dökümünü sunar. Kitabın bölüm başlıkları okunduğunda onun hukuk alanına bu başlıklarla yatay kesitler attığını hemen anlaşılır. Hukukun en kuytu köşelerine bile girmekte; gözleri “istisna hali”nden Marksist kuramın “hukukun sönmesi” kavramına kadar uzanmaktadır (ii).

Devlet ve İktidardan Spinoza’ya

Akal’ın devlet ve iktidar alanında uğraşırken iki yan konuyu kendine özel uğraşı alanı seçtiğini anlıyoruz. Akal’ın çabasıyla bu iki yan konu daha şimdiden bağımsızlığını ilan edip başlı başına özel çalışma alanları haline dönüşmüş durumda. Öncelikle bir Spinoza uzmanı olarak temayüz ediyor. Spinoza üzerine yazdıklarını okuduğumuzda onun Spinoza’ya duyduğu ilginin merakın ötesinde olduğunu görüyoruz. Ona karşı beslenen bir sevgi ve adanmışlık söz konusu sanki. Spinoza eserlerini çevirerek, eserler üzerine yazarak, bu konuda editörlük yaparak, sempozyumlar düzenleyerek, tebliğler sunarak Türkçe Spinoza külliyatı oluşturuyor. (Spinoza’yı tanıtma konusunda özel bir öneme sahip olan Ulus Baker’i de anmadan geçmeyelim). Dost Kitabevi’nin dizi editörü olarak Spinoza eserlerinin Türk okuru ile buluşmasını hedeflediğini görüyoruz.

Bize, Spinoza perspektifini anlattıktan sonra, onun “varolma direnci ve özgürlük”, “güç anlayışı”, “tözcü yaklaşımı”, “bütün-parça ilişkisi”, “bedeni ön plana alma”, “arzu” gibi temel kavramlarından “hak ve özgürlük” hedefine, laik düşünceye, modern insana ulaşmanın yollarını gösterir.

Spinoza’nın Külliyatı Tamamlandı

Spinoza’nın bütün eserleri, “toplu eserleri” başlığı altında, Cemal Bali Akal’ın editörlüğünde, Dost Kitabevi tarafından yayımlandı. Kısa İnceleme olarak bilinen Tanrı, İnsan ve İnsanın Esenliği Üstüne de Türkçe olarak yayımlandı.

Benedictus Spinoza’nın ana yapıtlarına bir tür hazırlık metinleri olarak da görülen Descartes Felsefesinin İlkeleri ve Metafizik Düşünceler’den sonra, Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme’ye, şimdi de, Kısa İnceleme olarak bilinen Tanrı, İnsan ve İnsanın Esenliği Üstüne Kısa İnceleme de Türkçe olarak yayımlandı. Böylece Spinoza’nın bütün kitapları (İbrani Dilbilimi Özeti hariç) Türkçeye çevrilmiş oluyor. Sanırım Spinoza, bütün kitapları Türkçeye çevrilen ilk filozof.

Spinoza’nın bütün eserleri, “toplu eserleri” başlığı altında, Cemal Bali Akal’ın editörlüğünde, Dost Kitabevi Yayınları tarafından yayımlanmış bulunuyor. Yayınevi, ilk defa 2004 yılında, filozofun ana yapıtı olan Etika’nın Hilmi Ziya Ülken çevirisini yayımlamıştı. 2007’de ise Tractatus Politicus’un [Politik İnceleme (çev. Murat Erşan)] yayımlandı. Ama asıl ivme, 2008’de Teolojik-Politik İnceleme’nin Cemal Bali Akal, Reyda Ergün çevirisini yayımlamakla başladı, denilebilir. Bunları, sırasıyla Eylül 2004’te Descartes Felsefesinin İlkeleri ve Metafizik Düşünceler’in (çev. Coşkun Şenkaya), Aralık 2014’te Mektuplar’ın (çev. Emine Ayhan), Ekim 2015’te Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme (çev. Emine Ayhan) ile Kasım 2015’te Kısa İnceleme’nin yayımlanması takip etti.

Bir filozofun, bütün veya ana yapıtlarının bir edisyonda toplanması, hem çeviri faaliyetinin rastlantısal olmadığını göstermesi hem de söz konusu filozofun felsefi problemlerine uygun bir okuma biçiminin seçikleşmesi bakımından önemlidir. Sözgelimi Immanuel Kant’ın temel kitaplarından Pratik Aklın Eleştirisi (çev. İoanna Kuçuradi, Ülker Gökberk, Füsun Akatlı) 1980’de, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi (çev. İoanna Kuçuradi) 1982’de ve Prolegomena (çev. İoanna Kuçuradi, Yusuf Örnek) 1983’de İoanna Kuçuradi’nin editörlüğünde, Hacettepe Üniversitesi Yayınları’nca basılmıştı. Ve Kant, bu bağlam içinde okunagelmiştir. Yine Saffet Babür’ün Aristoteles çevirileri de böyle bir okuma imkânı oluşturdu. [Ama Babür’ün Heidegger’den yaptığı Gücün Neliği ve Gerçekliği çevirisini özellikle anmak gerek. Babür, keşke Sein und Zeit’ı da çevirse.]

İlgi merkezi
Yapıtlarının çevirisi ve çevirilerin çeşitliliği bakımından Spinoza’nın Türkiye’de biraz şanslı olduğunu da belirtmek lazım. Söz gelimi Etika’nın üç ayrı çevirisi, Hilmi Ziya Ülken (1946), Aziz Yardımlı (1996) ve Çiğden Dürüşken (2011) çevirisi bulunuyor. Teolojik-Politik İnceleme’nin de üç ayrı çevirisi var; Cemal Bali Akal, Reyda Ergün (2008), Betül Ertuğrul (2008), M. Kazım Arıcan (2011) çevirileri. Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme’nin iki ayrı çevirisi bulunuyor; Aziz Yardımlı çevirisi (1997) ve Emine Ayhan (2015) çevirisi olmak üzere. Spinoza’nın özellikle Willem Van Blyenbergh’e yazdığı ve “kötülük mektupları” diye ünlenen mektupları ile Descartes Felsefesinin İlkeleri ve Metafizik Düşünceler’den iki kısa parça da, daha önce Alber Nahum tarafından Türkçeye çevrilmişti.

Çevirilerin yapıldığı tarihleri hesaba kattığımızda, Spinoza’nın, Türkiye’de özellikle 2000’lerin ortasından sonra ilgi merkezi haline geldiği sanırım oldukça açık. Bu durum, aslında Spinoza’nın bütün dünyada ilgi odağı haline gelmesiyle de bakışımlı. Denilebilir ki Spinoza, ilk defa ortaçağ zihniyetinin klişe ve etiketleyici kavram ve yaklaşımlarının dışında, çok yönlü bir okumaya tabi tutuluyordu. Deleuze’dan Negri’ye, Macherey’den Balibar’a, Diego Tatián’dan (Spinoza. Dünya Sevgisi) Frédéric Lordon (Kapitalizm Arzu ve Kölelik) ve Hadı Rızk’a (Spinoza’yı Anlamak) Maximilien Rubel’den Yirmiyahu Yovel’e (Marx’tan Spinoza’ya, Spinoza’dan Marx’a Güncel Müdahaleler) birbirinden farklı bir Spinoza okuması ortaya çıkmış durumda. Bu arada Althusser’i unutmuş değilim.. Althusser’i, Spinoza’nın yorumcusu olmaktan çok, felsefi dil ve biçem bakımından onun takipçisi olarak görmek belki daha doğru olur.

Türkiye’de, Spinoza’nın 2000’li yıllarda ilgi merkezi olmasının neticesinde iki farklı yaklaşımın ortaya çıktığını veya Spinoza’nın iki bakımdan ilgi merkezi olduğunu söylemek mümkün. Denilebilir ki, Spinoza, ilkin, duygular teorisi bakımından dikkatleri çekti ve bu okuma biçimi, Ulus Baker tarafından geliştirildi. Türkiye’de Spinoza’ya ilişkin sıcak bir ilgi ve sevgi söz konusu ise, bu ilgi ve sevginin oluşumunu Ulus Baker sağladı. Baker, böylece, modern düşünceyi, 20. yüzyıl filozoflarına ait bir şey olarak, bırakın Aristoteles’i, Kant’a bile burun kıvıran Türkiye’deki felsefe okurunun ilgi-yönünü geçmişe, Ortaçağın eşiğine kadar geri çevirmiş oldu. Baker, ayrıca, Spinoza’nın duygular teorisini okumasından “Duygular Sosyolojisi”ne doğru bir teorik bir hat oluşturacaktır. [Ulus, Spinoza’nın evladı gibiydi.]

Türkiye’de, Spinoza’ya yönelik sıcak ilginin artmasını sağlayan ikinci okuma biçimi Cemal Bali Akal tarafından geliştirildi. Akal, hak kavramı açısından hareketle bir Spinoza okuması geliştiriyordu ve dolayısıyla Spinoza okumasının merkezinde Teolojik-Politik İnceleme yer alıyordu. Özgürlüğün Geleceği Yoktur –Edebiyatta Spinoza ile Varolma Direnci ve Özerklik –Bir Hak Kuramı İçin Spinoza’yla adlı iki çalışması, sadece yaklaşımını dile getirmesi bakımından değil aynı zamanda edebiyatta, siyaset teorisinde ve felsefede Spinoza tartışmalarının referansını vermesi bakımından da önemlidir. Ama Akal’ın, Spinoza okumalarına en önemli tarihi katkısı, kendi Spinoza okuma biçimini oluşturmasının yanında, başka Spinoza okumalarının yolunu açmış olmasında ortaya çıkar. Teolojik-Politik İnceleme’nin, 2008’de, Cemal Bali Akal ve Reyda Ergün tarafından Türkçeye tercüme edilmiş olması, bu bakımdan bir dönüm noktasıdır. Aynı yıl, Teolojik-Politik İnceleme Etrafında “Spinoza Günleri” sempozyumu düzenlenecek, bir yıl sonra da ikincisi gerçekleştirilecektir. [Sempozyum bildirileri Spinoza Günleri 1, 2 adıyla kitaplaştırılır.]

Burada altı çizilmesi gereken nokta, Spinoza’nın, teoloji, ontoloji ve etik bakımından değil, duygular, politika ve Teolojik-Politik İnceleme, yani Kutsal Kitap analizi ve eleştirisi bakımından sıcak bir ilginin merkezi olmuş olmasıdır. [Kuşkusuz bu dönemin en önemli kitaplarından biri, Moris Fransez’in Spinoza’nın Tao’su, -Akıllı İnançtan İnançlı Akla adlı kitabıdır.]

Daha önce, Mektuplar’ı, Spinoza okumaya nereden başlamak gerekir sorusuna bir yanıt olarak düşünmüştüm. Eylem Canarslan ise, Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme’yi önermiş. Bu eser Spinoza’nın en etkileyici metinlerinden biri; kendi ruh-deneyim durumunun merkezinden konuşmaktadır Spinoza: “Ün ve varsıllığın kazandırdığı üstünlüğü görüyordum, ya eğer kendimi içtenlikle başka ve yeni bir şeyin arayışına vereceksem, bu tür nesnelere erişmekten vazgeçmek zorunda kaldığımı biliyordum.”
Kaynak: Yücel Kayıran, Radikal Kitap

http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/spinozanin-kulliyati-tamamlandi-431882

Cemal Bali Akal, Spinoza üzerine yaptığı çeviriler, toplantılar, tebliğler, makaleler vb. çalışmalarla bir Türkçe Spinoza dünyası yaratmayı ve bu büyük filozofa dikkat çekmeyi başarmıştır. İnsanın Spinoza gibi dev bir külliyatın içinde kaybolmaması için birden çok mihmandara ihtiyacı var. Akal, ismini bu görevi çok güzel bir şekilde yerine getirenler arasına hakkıyla yazıyor. Yaptığı çalışmalarla bu büyük filozofunu modern düşünce için önemine dikkat çekerken onu anlamaya çağırıyor bizi. Bir yazar için bundan daha keyifli, bir okur için ise bundan daha çekici ne olabilir?Akal’ın kendi ifadesinden, bu projeyi “1980’li yıllarda yapmaya düşündüğünü ancak 2000’li yıllarda gerçekleştirebildiğini” anlıyoruz. “Edebi Metinlerde Spinoza’yı Aramak” isimli makalesinde, Spinoza’yı öğrenme uğraşısından, onun hakkında yazmaya geçiş sürecini ayrıntılı biçimde anlatmaktadır.

Akal’ın, Reyda Ergün’le yaptıkları Teolojik-Politik İnceleme (TTP) çevirisinin önsözünde Spinoza’ya duyduğu ilginin nedenlerini de görmek mümkündür. Öncelikle, önsöze; “17. Yüzyıldan Günümüze Bir İfade Özgürlüğü Çağrısı” adını vermişler. Spinoza’nın bu eserindeki temel çerçeveyi ise şöyle tasvir etmektedir:

TTP’de politik gücü teolojik temellerinden bütünüyle koparmayı amaçlayan Spinoza, aynı zamanda bireyi hem dinsel baskı hem de dünyevi otorite karşısında korumaya çalışmaktadır. Demokrasinin insan tabiatına en uygun rejim olduğunu savunan Spinoza, ifade özgürlüğünü insanın kullanmaktan vazgeçemeyeceği gücü-hakkı olarak tanımlayarak, demokrasinin olmazsa olmaz koşulunu da göstermiş olur” (iii)- Reyda Ergün

Spinoza’nın, tanrı tanımaz olduğu iddiasının yayılmasına ve yasaklanmasına neden olan “Teolojik-Politik İnceleme” isimli eseri 1670 yılında yayımlandığında büyük etki uyandırmıştı. İşin ilginç yanı, ardında geniş bir inceleme/şerh külliyatı oluşturan kitabın etkisi dört asırdır devam etmektedir. Akal’ın böylesine önemli eseri ve yazarını Türk okuru için okunur hale getirmesi bile tek başına büyük bir değer taşımaktadır. Ölümünün ardından “Spinoza yer altı kültürü” olarak gelişen bir düşünce-yazı dünyasının ortaya çıkmasının nedenini, yani Spinoza’nın insanın özgürlük serüveni açısından önemini anlamak açısından onun sözlerine kulak verelim:

Ama XVII. bölümün başında belirttiğimiz gibi, bir insanın kafasının bütünüyle bir başkasının hakkına tabi olması mümkün değil. Kimse bir başkasına tabii hakkını, yani her konuda özgürce akıl yürütme ve özgürce yargıda bulunma yetisini devredemez. Kimse böyle bir devre zorlanamaz da… Bu nedenle kafalara karışmaya kalkışan bir siyasi bütünün şiddete başvurduğu düşünülür. Yine bu nedenle, her insana doğru diye kabul etmesi ya da yanlış diye reddetmesi gereken şeyi ve Tanrı’ya tapınmak için hangi fikirleri benimseyeceğini buyurmak isteyen bir üstün yönetici, uyrukları ezip onların haklarını gasbediyormuş gibi gözükür” (iv).

Akal’ın gerçekleştirdiği bir etkinliğe de değinmemiz gerekiyor. Onun Bilgi Üniversitesi bünyesinde oluşturduğu “Spinoza Günleri” sempozyumları 2008 ve 2009 yıllarında gerçekleştirildi. Bu toplantılarda Spinoza, yerli ve yabancı akademisyenlerce tüm boyutlarıyla ele alınması bir yandan Spinoza’nın anlaşılır hale gelmesine hizmet ederken diğer yanda eleştirel bakışlarla Spinoza fetişizminin de önüne geçilmiş olmaktadır.

Edebiyat ve Hukuk

Akal’ın ikinci projesi ise şüphesiz edebiyat-hukuk alanlarının teması üzerine. İlk duyulduğunda, “Bu da nereden çıktı?” sorusuna cevap verebilecek bir cesaret gerekiyor konuya dikkat çekmek için. Öyle ya hayatı “tipik normlarla” tanımlamaya normal-suç/haksız fiil ayrımı yapmaya çalışan hukukun tam tersi bir yöntem izler edebiyat. Edebiyat hayatın çok anlamlılığı üzerinde şekillenir. Tipik olan/olmayan gibi ayrımları yoktur. Tam tersine insanın iç dünyasındaki, çelişkilerindeki, ilişkilerindeki çok katlılığı; suç olan/olmayan, normal olan/ olmayan arasındaki sınırları açmaya, gözlerimizin önüne sermeye çalışır edebiyat. Hatta tam da bu işi yapar. Hukuk norm peşinde edebiyat insan peşinde koşar. Öyleyse hukuk-edebiyat ilişkisi nasıl temellendirilecektir? Üstüne üstlük, hukuk fakültesinde ders haline gelmesi hukuk eğitimine nasıl bir katkı sağlayacaktır?

Bu konuya ilgisi basit bir tecessüsün çok ötesinde olan Akal’ın, “Hukuk Dersini Kim İcat Etti?” isimli yazısını okuduğumuzda, dikkat çektiği alanın neredeyse yüz yılı aşan bir tartışma külliyatını gözler önüne serdiğini görürüz. Suç dosyalarından yola çıkarak öykü, roman yazmaktan yani edebiyat içindeki hukuktan, hukuk metinlerindeki üslubun, edebiyat olarak okunmasına, kanun metinlerindeki edebi dile, hukuk aktörlerinin edebiyattan beslenme zorunluluğuna kadar tüm tartışmaların içine giriveririz. “Kurgu ve Hukuk” isimli yazısında ise; hukukun ve edebiyatın kurgusal yapıları üzerinde durur, çalışma mekanizmalarındaki ortak noktaları tespit etmeye çalışır. Bir avukat, çoğu zaman duruşma sahnelerinin, tiyatro sahnelerine benzeyen kurgular içerdiğini düşünmemiş olabilir mi? Hatta kendisini müvekkili yanında bir rol oynayan aktöre benzetmemiş olabilir mi? Para kazanmak için yapılan oyunlara ise hiç girmiyorum.

Akal’ın edebiyat-hukuka alanına olan merakı Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi müfredatına bu isimle bir dersin girmesini bile sağlamıştır. Teknik hukuk dünyasında açılan edebiyat nehri giderek debisini artırmakta, çeperini genişletmektedir. Bu konuda son on yılda yazılan makaleler artık kitap olarak yayımlanacak boyuta bile gelmiş durumdadır(v). Bunun yanında aynı ilişkiyi anlamaya çalışan farklı kitaplar da raflarda yerini almıştır(vi).

Edebiyat ve hukuk tıpkı matematik, felsefe gibi insanın soyutlama gücünün zirvelerini teşkil ediyor. Bu iki zirveyi ilişkilendirmek hatta bunun ötesinde bir öğretme/öğrenme, ders konusu haline getirmenin ipuçları Akal’ın önceki makalelerinde de hissediliyor. Yine belirtmeliyiz ki, belki de hukuk-edebiyat alanında açtığı bu nehir de Spinoza merakından neşet ediyor. Onun yıllar önce edebi metinlerde Spinoza”yı aramaya başladığını görüyoruz. 2005 yılında yayınlanan makalesi “Spinoza’nın şair dış kimlikleri Walt Withman ve Fernando Pessoa” adını taşıyor.

Akal’ın üniversite eğitimine hukuk-edebiyat sorunsalını sokması, hukukun cansız elbisesine biçilen ruhla ilişkisinin araştırılması anlamını taşıyor. Hukuki soyutlama, hukuku insandan uzaklaştırarak norma dönüştürüyor, edebiyat ise hukukun icat ettiği kavram dünyasından tekil insanın hayatına iniyor. Bir anlamda hukukçulara, yaptıkları teknik hukuk-yargılama işleminin kurmaca dünyası ile insani sonuçlarını hatırlatıyor edebiyat. Böylece Cemal Bali Akal ve Yalçın Tosun’un üniversitede başlattığı, ete kemiğe büründürdüğü bu ilişki, yetişen hukukçuların işlerini yaparken insanı/insanlığı unutmamaları için de bir alt yapı sağlıyor.

Şüphesiz Akal’ın ilgi alanları, yazarlık faaliyeti yazdıklarımızla sınırlı değil. Yazımızdaki bu eksikliği gidermek için, Akal’ın üretim faaliyetinin bir dökümünü vermekle yetiniyoruz (vii).

Sonnotlar

i Bkz. Zehra Çiğdem Özcan, “Hukuk Nedir”in tanıtımı, http://www.hukukpolitik.com.tr/2017/04/24/hukuk-nedir-cemal-bali-akal/

ii Ancak belirtmemiz gerekiyor ki, kitabın en zayıf kısmı da Marksist kuramdır. Referansları arasında, Lenin’in “Devlet ve İhtilal”inin, Pasukanis’in “Genel Hukuk Teorisi ve Marksism” isimli kitabının ve Onur Karahanoğulları’nın makalelerinin olmaması bu tespitimizi teyit etmektedir. Özellikle Karahanoğulları’nın “Marksizm ve Hukuk/Yazın İncelemesi” isimli değerli makalesi incelenirse, burada Marksist kuramın hukuk kaynakları görülebilir. http://www.hukukpolitik.com.tr/2016/07/01/makrsizm-ve-hukukyazin-incelemesi/. Ancak bu tespitimiz kitabın, Akal’ın kendi ifadesiyle önceki çalışmaların üzerine oturan kapsamlı niteliğinin değerini azaltmamaktadır. .

iii Spinoza, Teolojik-Politik İnceleme, Çev. Cemal Bali Akal-Reyda Ergün içindeki önsözden, Dost Yayınları,

iv Spinoza, TTP, s.283

v Cemal Bali Akal, Yalçın Tosun, Edebiyat, Hukuk ve Sair Tuhaflıklar, Dost Yayınları,

vi Cemal Bali Akal, Hukuk ya da Kukla Tiyatrosu, Dost Kitabevi, 2014; Faruk Turinay, Hukuk Komedyası, Dost Kitabevi, 2016

vii http://www.bilgi.edu.tr/site_media/uploads/staff/cemal-bali-akal/resume/cemal_bali_akal_tr.pdf

Cemal Bâli Akal – Özgeçmiş ve Yayın Listesi

Doktora: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Doktora Pr.(1989)

Yüksek Lisans: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans

Programı (1983)

Lisans: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1975)

Akademik Deneyim:

Profesör, İstanbul Bilgi Üniversitesi 2007- …

Profesör, Galatasaray Üniversitesi 2003-2007

Profesör, İstanbul Bilgi Üniversitesi 1999-2003

Profesör, İstanbul Üniversitesi 1997-1999

Doçent, İstanbul Üniversitesi 1992-1997

Doçent, Marmara Üniversitesi 1992

Öğretim Görevlisi, Marmara Üniversitesi 1989-92

Araştırma Görevlisi, İstanbul Üniversitesi 1979-1981, 1983-1984

Kitaplar:

Özgürlüğün Geleceği Yoktur / Edebiyatta Spinoza (Dost Kitabevi, Ekim 2011, 3. Baskı)

Varolma Direnci ve Özerklik / Bir Hak Kuramı İçin Spinoza’yla (Dost Kitabevi,Mart 2016, 3. Baskı)

İktidarın Üç Yüzü (Dost Kitabevi, Ekim 2016, 8. Baskı)

Hukuk Ya da Kukla Tiyatrosu (Dost Kitabevi, Haziran 2014, 2. Baskı)

Burası Tanzanya mı Karanfil? (Dost Kitabevi, Mayıs 2012, 2. Baskı)

Modern Düşüncenin Doğuşu / İspanyol Altın Çağı ( Dost Kitabevi, Mayıs 2013, 5. Baskı)

Hukuk Nedir? (Dost Kitabevi, Mart 2017, 1. Baskı)

Derlemeler:

Devlet Kuramı ( Dost Kitabevi, Kasım 2013, 4. Baskı)

Machiavelli / Machiavelli, Makyavelizm, Modernite (Dost Kitabevi, Nisan 2014, 2.Baskı)

Marks’tan Spinoza’ya Spinoza’dan Marks’a Güncel Müdahaleler (Eylem Canaslan’la birlikte) (Dost Yayınevi, 1. Baskı, Şubat 2013)

Edebiyat Ve Sair Tuhaflıklar (Yalçın Tosun’la birlikte) (Şubat, 2016, 2. Baskı)

Spinoza Günleri 1 (Reyda Ergün’le birlikte) (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları)

Spinoza Günleri 2 (Reyda Ergün’le birlikte)  (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlar, 2011)

Kimlik Bedenin Hapishanesidir / Spinoza Üzerine Yazılar ve Söyleşiler (Reyda Ergün’le birlikte) (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, 2014)

Edebiyatta Spinoza (Ortak Kitap) (Brujas Yayınevi, Cordoba 2016)

Makaleler:

Quelques notes sur les traductions du Traité Theologico-Politique”, Synergies Turquie, Sayı 2, İstanbul: Gerflint, 2009 (Reyda Ergün‟le birlikte).

La naissance de la penseé moderne: L‟Age d‟Or Espagnol”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı: 2/2007, İstanbul: Beta Yayınları, 2009.

Algunas notas sobre las traducciones del Tratado Teológico-Politíco”, Spinoza. Quinto coloquio, der. Diego Tatián, Córdoba: Editorial Brujas, 2009 (Reyda Ergün‟le birlikte).

Spinoza ve Teolojik-Politik İnceleme Hukukun Neresindeler?”, Spinoza Günleri. TeolojikPolitik İnceleme Etrafında, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009.

Sobre la incompatibilidad entre el TP y el TTP” (Politik İnceleme ve Teolojik-Politik İnceleme arasındaki uzlaşmazlık), Spinoza. Cuarto coloquio, der. Diego Tatián, Córdoba: Editorial Brujas, 2008 (Reyda Ergün‟le birlikte).

La política del sabio y la soledad del gobernante” (Bilgenin siyaseti, yöneticinin yalnızlığı),Política y Soledad, der. Verónica Galfione, Marcos Santucho, Córdoba: Editorial Brujas, 2008 (Reyda Ergün‟le birlikte).

Guaraní Dili Paraguaylılar‟ı Konuşur”, Notos Öykü, Sayı: 9, İstanbul: Notos Yayıncılık, 2008.

“Bilgenin Siyaseti, Siyasetçinin Yalnızlığı”, Doğu Batı, Sayı 42, Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2007 (Reyda Ergün‟le birlikte).

“Los derechos de los migrantes como mito político” (Siyasi Bir Mit Olarak Göçmen Hakları), Tercer coloquio spinociano, der. Diego Tatián, Córdoba: Editorial Brujas, 2007 (Reyda Ergün‟le birlikte).

“Du droit de communication à la citoyenneté universelle. De Vitoria à Spinoza” (İletişim Hakkından Evrensel Yurttaşlık Hakkına. Vitoria’dan Spinoza’ya), Erdoğan Teziç’e Armağan, İstanbul: Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 2007.

“L’identité est la prison du corps” (Kimlik Bedenin Hapishanesidir), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2005/2, İstanbul: Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 2007 (Reyda Ergün‟le birlikte).

“Edebi Metinlerde Özgürlük/Zorunluluk Sorunsalı”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2005/1, İstanbul: 2007.

“Del derecho de comunicación al derecho a la ciudadania universal. De Vitoria a Spinoza” (İletişim Hakkından Evrensel Yurttaşlık Hakkına. Vitoria’dan Spinoza’ya), Segundo Coloquio Spinociano, der. Diego Tatián, Buenos Aires: Altamira, 2006.

“Spinoza’nın Şair Dışkimlikleri: Walt Whitman ve Fernando Pessoa”, Hukuk Felsefesi ve Sosyoloji Arkivi, Sayı 13, İstanbul: İstanbul Barosu Yayınları, 2005.

“Özgürlükten Özerkliğe Ütopik Metinler ve Spinoza”, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2004/1-2, İstanbul: 2004.

“İletişim Hakkı ve İfade Özgürlüğü”, Güncel Hukuk, Mayıs Sayısı, İstanbul: 2004.

“Spinoza Döneminde Birleşik Eyaletler”, Humanite, Sayı 5, İstanbul: 2004.

“Alman Düşüncesinde Spinoza”, Yıldızhan Yayla’ya Armağan, İstanbul: Galatasaray

Üniversitesi Yayınları, 2003.

“Spinoza’da Din-inanç ve ifade Özgürlüğü Karşıtlıkları”, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2003-2, İstanbul: 2003.

“Masumlar Öldürülemez-Masumlar Öldürülebilir: Vitoria, El Inca ve Spinoza’da İletişim Hakkı”, Doğu Batı, Sayı 24, Ankara: 2003.

Hukuka Karşı Haklar. Spinoza’da Yerellik/Evrensellik Sorunu”, Doğu Batı, Sayı 21, Ankara 2002.

“Entellektüellere Rağmen Demokrasi ve Özerklik”, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2002-1, İstanbul: 2002.

“Rousseaucu Cumhuriyet Spinozacı Devlete Karşı”, Toplum ve Bilim, Bahar Sayısı, Ankara: Birikim Yayınları, 2002.

“Spinoza ve Ütopyanın Sonu: Zaruret İçinde Hürriyet”, Parşömen, Güz Sayısı, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2001.

“Hak Kuramının Doğuşu. Spinoza’da Tutkular Üstüne İnşa Edilen Haklar”, Toplum ve Bilim, Kış Sayısı, Ankara: Birikim Yayınları, 2001.

“Nietzsche Spinoza’yı Nasıl Okudu: Modernite Eleştirisinde Benzerlikler ve Farklılıklar”, Cogito. Nietzsche, kayıp bir kıta, Sayı 25, İstanbul: YKY, 2001.

“Bir Devlet Kuramı İçin Giriş”, Devlet Kuramı, der. Cemal Bâli Akal, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2000.

“Haysiyet ve Hak”, Defter, Sayı 40, İstanbul: Metis Yayınları, 2000.

“Devlet, Yasa, Hakimiyet”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. Cumhuriyetin 75. Yılı Armağanı, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1999.

“İspanyol Altın Çağ Düşüncesinde Yerli Yanlısı Akım”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. İlhan Akın’a Armağan, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1999.

“İspanya’nın Latin Amerika’yı Fethi ve İspanyol Düşüncesinin İnsan Haklarıyla Uluslararası Hukuku Keşfi”, Değişen Dünyada İnsan, Hukuk ve Devlet. Edip Çelik’e Armağan, İstanbul:Engin Yayınları, 1995.

“Amerika’nın Keşfi ya da Yeni Çağ’dan Orta Çağ’a dönüş”, Cogito, Sayı 3, İstanbul: YKY, 1995.

“İspanya’da Açlık Grevinin Doğurduğu Sorunlar”, Argumentum, Şubat Sayısı, İstanbul: 1992. “Sivil Toplumun Tanrısı”, Argos, Sayı 13, İstanbul: 1989.

“Devletin Kapısını Açan Sihirli Sözcük: Egemenlik”, Argos, Sayı 11, İstanbul: 1989.

“Tanrı Gölgesinde Mistik Siyasi Corpus’u Kurmak”, Argos, Sayı 9, İstanbul: 1989.

“Öteki’ne Bakmak”, Gergedan, Sayı 10, İstanbul: 1987.

“Miguel Hernandez. Ölümün, Yaşamın, Aşkın Üç Yarasıyla”, Yeni Düşün, Şubat Sayısı, İstanbul: 1987.

“Yurtsuz Juan Goytisolo”, Günümüzde Kitaplar, Sayı 9, İstanbul: 1987.

“Durkheim Düşüncesi Üstüne”, Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları içinde, İstanbul: BFS, 1985.

Polemik Yazılar:

“Anadolu’nun Kozan’ından, Arjantin’in Córdoba’sına”, Popüler Tarih, Sayı 73, İstanbul: 2006 (Reyda Ergün‟le birlikte).

Söyleşiler:

Spinoza‟da Tekilden Çoğula Geçilmez. Tekil, ‘Tekillikler İçinde’ Düşünülür”, Söyleşi: Yücel Kayıran, Varlık, Sayı 1220. İstanbul: Varlık Yayınları, 2009.

“Varolma Direnciyle Hakları Hatırlamak”, Söyleşi: Ece Aksoy, Birgün Pazar Eki (7 Mayıs), İstanbul: 2006.

Özerkliğin Filozofu Spinoza”, Söyleşi: Gökhan Gençay, Birgün (24 Ağustos), İstanbul: 2005.

“Spinoza ve Siyaset Soruşturması 1”, Söyleşi: Bahadır H. Türk, Siyahi, Sayı 5, İstanbul: 2005.

“Söyleşi: Kutsal Canavar”, Sivil Toplum, Sayı 10, İstanbul: 2005.

“Modern Kavramların Tıkanmaya Başladığı Bir Dönemdeyiz”, Entelektüel Perspektif. Kültür, Siyaset ve Toplum Söyleşileri, İstanbul: Alfa Yayınları, 2004.

Sır, Sudaki Halkalar Gibi Yayılır. Devlet Sırrı Üstüne”, Yeniyüzyıl (3 Haziran), İstanbul: 1998.

“Siyasete Giren Kadın Erkeğe Dönüşüyor”, Hürriyet (17 Aralık), İstanbul: 1995.

Çeviriler:

DURKHEIM Emile, Sosyolojik Yöntemin Kuralları, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2010 (Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları adıyla birinci baskı: BFS, 1985; ikinci baskı: Engin Yayınları, 1995).

SPINOZA Benedictus de, Din ve Siyaset Üstüne İnceleme‟den Seçme Parçalar (XVI. ve XX.Bölüm), Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi. Yeni Çağ içinde, der. Mete Tunçay, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009 (Reyda Ergün ile birlikte).

SPINOZA Benedictus de, Teolojik-Politik İnceleme, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2010 (birinci baskı, 2008) (Reyda Ergün ile birlikte).

VIAN Boris, Yürek Söken, İstanbul: İthaki Yayınları, 2002 (birinci baskı ve ikinci baskı: Can Yayınları, 1985, 1990).

MAIRET Gérard, “Laik Devletin Doğuşu”, Devlet Kuramı, der. Cemal Bâli Akal, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2000.

KELSEN Hans, “Devlet ve Hukukun Özdeşliği”, Devlet Kuramı, der. Cemal Bâli Akal, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2000.

STENDHAL Henri Beyle, Kırmızı ve Siyah, dördüncü ve beşinci baskı, İstanbul: Engin Yayınları, 1992, 1998 (birinci, ikinci ve üçüncü baskı, İstanbul: Sosyal Yayınları, 1984, 1988,1990).

STENDHAL Henri Beyle, Parma Manastırı, üçüncü ve dördüncü baskı, İstanbul: Engin Yayınları, 1992, 1997 (birinci ve ikinci baskı, İstanbul: Sosyal Yayınları, 1984, 1988). Dünya Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul: Hachette-Gelişim, 1985 (İsmail Yerguz ile birlikte).

Tebliğ ve Konferanslar:

Machiavelli, Makyavelizm ve Meşruiyet sorunu”, Maciavelli Sempozyumu, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Konferans Salonu, 7 Mayıs 2010, İstanbul, Türkiye.

Quelques notes sur les traductions du Traité Théologico-Politique” (Teolojik-Politik İnceleme çevirileri üzerine bazı notlar), Reyda Ergün‟le birlikte, Quinto Coloquio Internacional Spinoza, Facultad de Filosofía y Humanidades de la Universidad Nacional de Córdoba-Argentina, Complejo Vaquerias, 26 Ekim 2008, Córdoba, Arjantin.

Hukuk Eğitimi ve Pozitivizm”, Anayasa Ne İşimize Yarar, YTÜ Hünkar Dairesi, 18 Nisan 2008, İstanbul.

“Del TTP al TP. El enigma de la libertad y seguridad” (TTP’den TP’ye: Özgürlük ve Güvenlik Enigması), Reyda Ergün‟le birlikte, Cuarto Coloquio Internacional Spinoza, Facultad de Filosofía y Humanidades de la Universidad Nacional de Córdoba-Argentina, Complejo Vaquerias, 26 Ekim 2007, Córdoba, Arjantin.

“Guaraní Devleti”, Galatasaray Üniversitesi Cuma Konferansları, Aydın Doğan Salonu, 18 Mayıs 2007, İstanbul.

“La política del sabio y la soledad del gobernante” (Bilgenin Siyaseti, Yöneticinin Yalnızlığı), Reyda Ergün‟le birlikte, Jornadas de Filosofía Política 2007, Política y soledad, Aula D Pabellón Residencial, Facultad de Filosofía y Humanidades, Universidad Nacional de Córdoba, 1 Mayıs 2007, Córdoba, Arjantin.

“Los derechos de los migrantes como mito político” (Siyasi Bir Mit Olarak Göçmen Hakları), Reyda Ergün‟le birlikte, Tercer Coloquio Internacional Spinoza, Facultad de Filosofia y Humanidades de la Universidad Nacional de Córdoba-Argentina, Complejo Vaquerias, 2 Kasım 2006, Córdoba, Arjantin.

“Spinoza ve Edebiyat”, Karşı Sanat Çalışmaları, 21 Şubat 2005, İstanbul.

“Del derecho de comunicación al derecho a la ciudadania universal. De Vitoria à Spinoza” (İletişim Hakkından Evrensel Yurttaşlık Hakkına. Vitoria’dan Spinoza’ya), Segundo Coloquio Spinoza, Facultad de Filosofía y Humanidades de la Universidad Nacional de CórdobaArgentina, Ciudad Universitaria, Aula 12, Casa Verde, 20 Ekim 2005, Córdoba, Arjantin.

“İktidarın Cinsiyeti”, Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Seminerleri, Galatasaray Üniversitesi, Münevver Soylu Salonu, 24 Aralık 2005, İstanbul.

“Özgürlükler Açısından Edebi Metinlerde Spinoza Kant karşıtlığı”, Galatasaray Üniversitesi Cuma Konferansları, Galatasaray Üniversitesi, Münevver Soylu Salonu, 27 Mayıs 2005, İstanbul

“İletişim Hakkı ve İfade Özgürlüğü”, İstanbul Kültür Üniversitesi 2003 Yaz Akademisi, Antalya Göynük Royal Resort, 26 Eylül 2003, Antalya.

“Toplumsal Cinsiyet ve İktidar”, Aventis, Mecidiyeköy, 17 Şubat 2003, İstanbul.

“Modern Düşüncenin Doğuşu”, İSAM, Altunizade, 3 Ocak 2003, İstanbul.

“Spinoza ile Alternatif Bir Hak Kuramı Üstüne”, Haklarla Düşünmek Sempozyumu, İzmir Barosu, DEÜ Rektörlük Binası Mavi Salon, 12 Ekim 2002, İzmir.

“16-17.yy Siyaset Felsefesi”, Felsefe Öğretmenleri İçin Felsefe Toplantıları, Saint Joseph Medyatek, 1 Temmuz 2002, İstanbul.

“İnsan Hakları Sorunu Çerçevesinde İnsan Haysiyeti”, Kültürtarihsel Açıdan Haysiyet Kavramı Sempozyumu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Kuyucu Murat Paşa Medresesi, Vezneciler, 25 Nisan 2002, İstanbul.

“Altınçağ İspanyol Düşüncesi ve Modernizm”, Cervantes Enstitüsü, 1 Nisan 2002, İstanbul.

“Medeni Hukuk ve Kadın”, Bahçeşehir Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi Konferans Salonu, 8 Mart 2002, İstanbul.

“Politik Olanı Düşünmek: Spinoza Üzerine Çeşitli Okumalar”, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü, 24 Ekim 2001, İstanbul.

“Haklar Felsefesi Yönünden İnsan Hakları”, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Eğitimcileri Semineri, 28 Haziran 2001, İstanbul.

“Latin Amerika’nın Fethi. Aztek ve İnka İmparatorluklarının Çöküşü”, GSÜFEST, Galatasaray Üniversitesi, 2001, İstanbul.

“Thomas Hobbes”, Salı Toplantıları, YKY, 2001, İstanbul.

“Jean Bodin”, Salı Toplantıları, YKY, 2001, İstanbul.

“Ombudsman”, İstanbul Bilgi Üniversitesi, 1999, İstanbul.

“Cinsiyetlerin Siyaseti”, İstanbul Bilgi Üniversitesi, 1998, İstanbul.

“Demokrasi”, Salı Toplantıları, YKY, 1997, İstanbul.

“Siyasi İktidarın Cinsiyeti”, Kadın Araştırmaları Merkezi, 1996, İstanbul.

“Din ve Devlet İlişkisi”, Helsinki Yurttaşlar Derneği, 1996, İstanbul.

“İktidar ve Cins Ayrımı”, Bilsak, 1995, İstanbul.

Editörlük:

Dost Kitabevi İçin Yasa/Siyasa Dizisinin Editörlüğü:

L. B. Hart, Hukuk, Özgürlük ve Ahlak

Carl Schmitt, Siyasi İlahiyat

Carl Schmitt, Parlamenter Demokrasinin Krizi

Pierre Rosanvallon, Refah Devletinin Krizi

Berten/Silveira/Pourtois, Liberaller ve cemaatçiler

Benedictus de Spinoza, Etika

Benedictus de Spinoza, Tractatus Politicus

Benedictus de Spinoza, Teolojik-Politik İnceleme

Alain Supiot, Homo Juridicus

Turgut Tarhanlı, Ne Hukuk ne de Ahlak. Yeryüzü Cehennemi

Turgut Tarhanlı, İnsansız Yönetim. Türkiye’de İnsan Hakları

Şebnem Gökçeoğlu Balcı, Tutunamayanlar ve Hukuk

Diego Tatián, Spinoza. Dünya Sevgisi

Emile Durkheim, Sosyolojik Yöntemin Kuralları

Solmaz Zelyüt, Spinoza

Yayına Hazırlık:

TATIÁN Diego, Spinoza. Dünya Sevgisi, çev. Hüsam Turşucu, Sevin Aksoy Hancı, Ankara:

Dost Kitabevi Yayınları, 2009.

KAYNAK: HUKUK POLİTİK