ÖNSÖZ
Hukuk, sosyal bir olgu olmakla birlikte, uzun süre sosyolojik incelemelerin temel konularından birisi haline gelememiştir. Her ne kadar klasik sosyolojik teori bağlamında Marx, Durkheim ve Weber, çalışmalarında hukuka ilişkin görüşler öne sürüp bazı değerlendirmeler yapmış olsalar da, hukukla spesifik olarak ilgilendikleri söylenemez. Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle sosyolojik hukuk akımı çerçevesinde hukukun sosyo-kültürel boyutuna karşı yakın bir ilgi gösterilmeye başlanmasına rağmen; hukukun, büyük ölçüde pozitif hukuk sistemiyle ve bu sistemin esas bileşenlerini oluşturan kavramlar, kurallar ve kurumlar ile ilgilenen hukuk teorisyenlerinin ve uygulamacılarının temel çalışma konusu olarak kaldığı söylenebilir. Başka bir deyişle hukuk kavramlarını açıklamaya, hukuk kurallarını sistemleştirmeye ve hukuk kurumlarının işlevlerini analiz etmeye çalışan pozitif hukuk bilimi yaklaşımı, egemen paradigma halinde kalmıştır. Böyle bir yaklaşımın egemen paradigma haline gelmesi, hukukun daha çok biçimsel ve usule ilişkin yanları üzerinde yoğunlaşarak, onu sosyal bir olgu ve toplumsal sistemin bir alt sistemi olduğu hususunun görmezlikten gelinip ihmal edilmesine yol açmıştır. Sosyologlar, çoğunlukla hukuku, aile, ekonomi, siyaset eğitim ve din gibi ayrı bir alan olarak değil; sosyalleşme, sosyal kontrol ve sosyal sapma gibi konu başlıkları altında ele alıp incelemişlerdir. Ancak, günümüzde bu tutumun kısmen değişmekte olduğu ve hukuka yönelik sosyolojik ilgide bir canlanma görüldüğü İleri sürülebilir.
Son yıllarda; modernleşme-postmodernleşme ve modernite-postmodernite tartışmalarının edebiyat, sanat, kültür, felsefe, siyaset ve hukuk alanlarında bütün canlılığıyla sürmekte olduğu bu bağlamda yapılan çalışmaların sosyal bilim literatüründe giderek artan bir yer işgal ettiği görülmektedir. Bu incelemenin amacı, söz konusu literatür çerçevesinde ortaya konan görüşler ve geliştirilen teorik perspektifleri de dikkate alarak hukukun modernleşmeden postmodernleşmeye uzanan süreçte nasıl bir rol oynadığını, modernite ve postmodernite koşullarında hukukun ne tür karakteristiklere büründüğünü ve hangi işlevleri yerine getirdiğini ortaya koymaktır. Başka bir deyişle, bu çalışmada hukuk, bir sosyal olgu ve alt sistem olarak diğer sosyal yapı öğeleriyle, toplumsal kontrol süreçleriyle ve mekanizmalarıyla ilişkisi bağlamında ele alınarak modern öncesi dönemden modernite ve postmoderniteye doğru gelişen değişim çizgisinde sosyo-kültürel, ekonomik, siyasal ve düşünsel oluşumlarla etkileşimi çerçevesinde inceleme konusu yapılacaktır. Böylece, hukukun hem teorisiyle hem de pratiğiyle nasıl bir dönüşümden geçtiği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ayrıca modern ve postmodern dönemde birçok düşünürün ve teorisyenin konuya ilişkin görüşleri ve yaklaşımları üzerinde durulacak ve söz konusu dönemlerde ne tür yönelimlerin ortaya çıktığı konusunda kuramsal perspektifler sunulmaya çalışılacaktır.
Günümüzde modernleşme ve postmodernleşme ve küreselleşme tartışmaları çerçevesinde hukuka yönelik ilginin giderek artmakta olduğu ve bu ilginin kimi zaman gerek ulusal gerekse uluslararası düzeylerde mevcut hukuk teorisine ve pratiğine yönelik eleştiri niteliğinde ortaya çıkarken; kimi zaman ise söz konusu süreçlerde ortaya çıkan gelişmeler bağlamında hukuka atfedilen roller üzerinde odaklaştığı gözlenmektedir.
Hukuk teorisini ve pratiğini eleştirel bir yaklaşım sergileyenler, modernite koşullarında oluşan mevcut hukuk anlayışı ve uygulamasının, gittikçe hızlanan ve yoğunlaşan toplumsal değişmeler karşısında yetersiz kaldığını, söz konusu değişim sürecinde belirginleşen sorunları çözmekte zorlandığını, ortaya çıkan yeni ekonomik, siyasal ve sosyo-kültürel oluşumları kavrayıp çerçevelemek de başarısız kaldığını toplum içinde marjinal bir konumda bulunan eşcinseller, azınlıklar, feministler ve çevreciler gibi kesimlerden yükselen talepleri karşılayamadığını, kısacası modernleşme sürecinde şekillenen modern hukuk düzeninin yaşanmakta olan çok faktörlü ve çok boyutlu dönüşüm sürecinde etkinliğini giderek yitirdiğini İleri sürmektedirler. Postmodernleşme ve küreselleşme süreçleri kapsamında ortaya çıkan daha değişken ve dinamik oluşumlara ve bu arada ileri sürülen yeni taleplere yanıt verebilecek bir hukuk anlayışı ve uygulamasının gerekliliğine dikkati çekmektedirler.
Böylece, mevcut hukuk düzenine yönelik eleştiriler bağlamında bir yandan yeni görüşler ve yeni öneriler dile getirilirken; diğer yandan modernleşme sürecinde Kapitalizm ve modern devlet olgusuyla birlikte gelişen modern hukukun toplumsal yaşamı giderek egemenliği altına alarak hukuksallaştırdığı, geçmişte kalan koşullara ve yapılara göre şekillenen bu hukuksallaştırma sürecinin toplumsal yaşam alanını istila ederek onu olumsuz bir şekilde etkilediği ve bu bakımdan modern hukuk anlayışının ve uygulamasının sorgulanması gerektiği belirtilmektedir. Sonuç olarak denilebilir ki; bugün, bir taraftan insan hakları ve hukuk devleti tartışmaları çerçevesinde daha üst düzeyde hukuki koruma talepleri yükselirken; diğer taraftan hukukun toplumsal hayata daha etkin roller oynayarak bireysel ve sosyal yaşamı kuşatması eleştirilerek daha az hukuk yönünde görüşler beyan edilmektedir.
Bu çalışmada ilk olarak, kavramsal çerçeve bağlamında modernleşme modernite ve modernizm ile postmodernleşme, postmodernite ve postmodernizm kavramları açıklanmaya çalışılacak; ardından söz konusu süreçlerin, dönemlerin ve akımların ortaya çıkmasında rol oynayan sosyo-kültürel, ekonomik, siyasal ve düşünce oluşumlardan söz edilecek ve son olarak konuya ilişkin kurumsal perspektifler sunulacaktır. İkinci olarak, tarihsel gelişim çerçevesinde modern öncesi dönemler olarak İlk Çağda ve Orta Çağda hukukun toplumsal dönüşümlere bağlı olarak ne tür değişimler den geçtiği ve hangi karakteristikleri kazandığı, kısacası değişen şartlar karşısında hukuk anlayışı ve pratiğinin nasıl şekillenmiş olduğu incelenecektir.
“Modernite ve Hukuk” başlığını taşıyan ikinci bölümde; öncelikle modernleşme sürecinde şekillenen ve hukukun gelişiminde etkili olduğu düşünülen faktörler olarak modern sosyo-kültürel yapı Kapitalizm ve modern devlet ile hukuk ilişkisi ele alınacak ve bu bağlamda hukukun söz konusu değişkenlerden nasıl etkilendiği ve onların şekillenmesinde nasıl bir rol oynadığı tartışılacaktır. Ardından, aydınlanma felsefesi kapsamında ortaya atılan görüş ve düşünceler ile modern bilimin gelişmesi ile belirginleşen bilimsel düşünme tarzının modern hukuk anlayışının ve uygulanmasının oluşumunda ne ölçüde etkili olduğu incelenmeye çalışılacaktır. Son olarak modernleşme sürecinde geliştirilen kurumsal perspektifler bağlamında doğal hukuk akımı, pozitivist hukuk teorisi ve sosyoloji hukuk anlayışı üzerinde durulacak; bir yandan hukuka ilişkin bu akımlar sosyal ve kültürel bağlamına yerleştirilmeye çalışılacak diğer yandan söz konusu akımlar çerçevesinde ileri sürülen görüşler sunulacaktır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde “Postmodernite ve Hukuk” ilişkisi çerçevesinde; ilkin postmodernleşme sürecinde belirginleşen sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal gelişmeler ve bu gelişmelerin hukuk üzerindeki etkisi üzerinde durulacaktır. Ardından postmodern bilim ve hukuk anlayışı arasındaki bağlantılar irdelenecek ve bu konuda öne sürülen görüşler aktarılacaktır. Son olarak postmodern dönemde geliştirilen teorik perspektiflerden bazıları inceleme konusu yapılacak ve bu kapsamda eleştiriler hukuk araştırmaları, feminist hukuk teorisi, Foucault’un hukuka yaklaşımı ile Habermas’ın iletişimsel eylem kuramında hukuk üzerinde durulacaktır.
Modernite ve Hukuk, Prof.Dr. Mehmet Yüksel, Seçkin Kitabevi, 2004, 267 Sayfa