İlk bölümünü Pazartesi günü yayımlandığımız söyleşinin ikinci bölümünde Av. Hakan Bakırcıoğlu; 15 Temmuz sonrası Dink Cinayeti dosyasında yaşanan gelişmeleri, davanın FETÖ dosyası ile birleştirileceği söylentilerini, kamu görevlilerin yargılandığı davanın 26-30 Eylül günleri arasında yapılan duruşmasında yaşananları, sürmekte olan diğer davaları anlattı ve yorumladı. Cumhuriyet tarihinin bu en uzun soluklu hukuk mücadelesi için söz tekrar Hakan Bakırcıoğlu’da.

SÜRMEKTE OLAN DAVALAR

Samsun’da Ogün Samast ile bayrak önünde fotoğraf çektiren kamu görevlileri vardı, onlar hakkında açılan dava ne oldu?

O fotoğraflarda yer alan Samsun İl Emniyet ve Jandarma Komutanlığının birçok görevlisinden yalnızca ikisi hakkında dava açıldı. Diğer görevliler hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildi. Karar gerekçesinde; kamu görevlileri ile zanlının samimi bir ortam içinde bulunup zanlının eyleminden dolayı şahsına sempati olduğuna dair görüntülerden bir intiba oluştuğu fakat bu eylemin suç teşkil etmediği ancak haklarında disiplin cezası uygulanmasını gerektirebileceği ifade edildi. İtiraz ettik, itirazlarımız reddedildi. Hakkında dava açılanlardan biri “görevi kötüye kullanmak”, diğeri ise bu “görüntüleri basına sızdırmak” ile suçlanıyordu. Biri hakkında “hükmün geriye bırakılması”, diğeri hakkında ise “erteleme” kararı verildi.

Bu durumda Dink Cinayeti ile ilgili ilk derece mahkemelerinde derdest üç dava var?

Evet. Trabzon 1.Ağır Ceza Mahkemesinde Ali Öz hakkında sürmekte olan dava var. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne görülen ve Sulh Ceza Mahkemelerin kapatılması üzerine Trabzon 5. Asliye Ceza Mahkemesine devredilen Ali Öz’ün aralarında olduğu Trabzon İl Jandarma Komutanlığının sekiz görevlisinin yargılandığı dava var. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yirmi yedisi kamu görevlisi olmak üzere otuz beş sanık hakkında sürmekte olan dava var. Ve tabi bir de Dink cinayetini organize ve icra eden örgüte yönelik İstanbul C. Başsavcılığının Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından sürdürülmekte olan bir soruşturma dosyası mevcut.

AİHM’de sonucunu beklediğiniz başvuru var mı?

MİT görevlileri hakkında zamanaşımı gerekçesi ile verilen bir kovuşturmaya yer olmadığı kararına yönelik kararı İHAM’ne taşıdık, onun sonucunu bekliyoruz.

Kim bu MİT görevlileri?

2004 yılında Hrant Dink görüşmesine katılan MİT görevlileri bunlar: Özel Yılmaz, Handan Selçuk. Handan Selçuk bir memur. Özel Yılmaz ise görüşmenin yapıldığı zaman İstanbul MİT bölge başkanlığı terörden sorumlu daire başkanı. Sonrasında MİT İzmir Bölge Başkanlığına terfi etti ve oradan emekli oldu.

Anayasa Mahkemesinde bekleyen dosya var mı?

İstanbul Savcılığı yirmi yedi kişi hakkında iddianame düzenlerken aralarında İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Özen Yılmaz gibi isimlerin bulunduğu kişiler hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” karar vermişti. İtiraz ettik, İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi itirazımızı kabul etmedi. Bu karar aleyhine Anayasa Mahkemesine başvurduk. Kararı bekliyoruz.

Yargıtayda bekleyen?

Yargıtayda bekleyen herhangi bir dosyamız şu an için bulunmamakta.

Dink Cinayeti dosyasında ne kadar sayıda karara kaç kez itiraz ettiğinizi hiç saydın mı?

Hesabını tutmadım. Fakat dört yüz klasör civarında bir evrak oluştuğunu söyleyebilirim. Size anlattıklarım Dink Cinayeti dosyasının yalnızca öne çıkanlarının özet kısmı. Bu anlattıklarım dışında Trabzon İl Emniyet görevlileri hakkında “delilleri gizlemek”, Erhan Tuncel’in “hukuka aykırı bir şekilde muhbir yapılması” gibi daha birçok konuda başvurumuz ve itirazlarımız var.

DAVANIN KIRILMA NOKTALARI

Dink Cinayeti dosyasının en önemli kırılma noktası ne oldu?

2014 yılı Mayıs ile 2014 Temmuz aylarında verilen kararlar Dink cinayeti soruşturmaları ve davaları için muazzam önemde kararlar olma özelliğine sahip. Soruşturmayı yürüten savcılıların da bu kararlara -eleştirdiğimiz tutumları ve itiraz ettiğimiz kararları olmasına rağmen- bir ölçüde uygun tutumları elbette önemli oldu. Tüm bunlar, Dink cinayeti soruşturma ve dava dosyalarının farklı bir aşamaya taşınmasındaki kırılma noktaları olarak değerlendirilebilir.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası izlediğimiz jandarma istihbarat görevlilerine ait görüntüleri sen de mi ilk kez TV’lerde gördün?

Müdahil taraf olarak biz o görüntüleri 2007 yılında bu yana bilmekteydik ve defalarca izlemiştik. Defalarca o görüntülerde yer alan şahısların belirlenmesini talep ettik. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk davada, duruşma salonunda kamera görüntülerinde yer alan kişileri heyete dakika dakika anlattık. Bunların muhakkak tespit edilmesini, cinayet günü telefon trafiğinin muhakkak dosyaya getirilmesini ve soruşturulması gerektiğini ifade ettik. Bu taleplerimiz reddedildi. Beşinci yılın sonunda bu direnç kırıldı ve HTS kayıtları soruşturma dosyasına getirildi ve görüntüdeki kişiler soruşturulmaya başlandı. Soruşturma sırasında İstanbul jandarma görevlilerine dair ciddi deliller ortaya çıktı. İki yıldır bu şüpheli kişilere ait bilgiler soruşturma dosyasında mevcuttu.

O zaman Dink Cinayeti’nde bu soruşturma kapsamında örgütün varlığına ilişkin açılacak yeni bir dava ile karşılaşmamız mümkün.

Mümkün ve zorunlu.

DİNK CİNAYETİ DOSYASININ HİÇBİR DAVAYLA BİRLEŞTİRİLMEKSİZİN CİNAYET ÖZELİNDE YÜRÜTÜLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”.

Öyleyse örgüt kapsamında açılacak bir davanın Gülen Cemaati örgütüne ilişkin açılacak dava ile birleştirilmesi ihtimali de olabilir.

Müdahil taraf olarak Dink cinayeti davasının herhangi bir başka dava ile birleştirmesine şiddetle karşıyız. Dink Cinayeti dosyasının hiçbir davayla birleştirilmeksizin cinayet özelinde yürütülmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Ergenekon dosyası ile ilişkilendirildiği dönemde de biz hiç bir şekilde birleştirme talebinde bulunmadık ve ayrı yürütülmesi gerektiğini savunduk. Aynı tutumumuz devam ediyor. Bu dosya ayrı ve özel yürütülmeli.

Geçen hafta (26-30 Eylül) 14. Ağır Ceza Mahkemesinde üç gün süren duruşma yapıldı. Neler yaşandı kısaca özetler misin?

Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğünün üç görevlisi ile İstihbarat Daire Başkanlığının bir görevlisinin ifadesi alındı ve sorguları yapıldı. Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri olan Mehmet Ayhan ile Onur Karakaya Dink cinayetine dair tasarı ile ilgili bilgi sahibi olduklarını fakat Dink cinayetine hazırlık kapsamında yapılan görüşmeler, silah temin edilmesi, cinayet için Ogün Samast’ın belirlenmesi, atış talimi yapıldığı ve diğer yaşanan gelişmeler ile bilgiye sahip olmadıklarını iddia ettiler. Mehmet Uçar adlı görevli ise Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi olduğunu fakat cinayete dair tasarı ile ilgili bilgi sahibi dahi olmadığını iddia etti. Bu iddialar olayın gerçeğine elbette aykırı ve bu iddia ve savunmalarını Savcılık sorgularında dile getirmişlerdi fakat itibar edilmediği için haklarında iddianame düzenlenmişti.

Cinayetin üzerinden on yıla yakın bir süre geçti ve bu süre içerisinde bir çok dava açıldı ve içlerinde üst düzey kamu görevlilerin de olduğu onlarca kişi yargılandı ve yargılanmaya devam ediliyor. Ne zaman bitecek bu dava? Ne zaman “adalet sağlandı” denilebilecek? Kimlerin yargılanması gerekiyor?

Bu dosyanın hangi tarihte biteceğine dair bugünden bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Tutuklamalar gerçekleşti, cinayet mahallinde bulunan şahıslara ilişkin önemli deliller toplandı fakat hala şu soruların yanıtı bulunamadı: Hrant Dink’in öldürülmesi kararını kim aldı? Bu karar nasıl iletildi? Bu organizasyon nasıl gerçekleşti ve kimler bu organizasyonda yer aldı? Tüm bu hususların hakkı ile soruşturulması gerekir. Bir yönü ile gelinen noktada önemli bir aşamadayız ama bir yönüyle de çok gerideyiz. Koruma tedbirleri alması gerekenler, cinayetin işlenmesinin önlenmesi için operasyon yapması gerekenler görevlerini yapmamışlardır. Aksine, işleneceği bilgisine sahip oldukları cinayeti izleyerek bizzat cinayete ortak olmuşlardır. 2004 yılından 2007 yılına kadar Dink Cinayeti’ne giden süreçte cinayet için uygun ve haklı zemin yaratmakta rol alan kişi ve kurumlar vardır. Maalesef bunlar da hala soruşturulmamaktadır. Hem cinayete giden süreçte önemli roller üstlenen bu kişi ve kurumlar, hem de cinayete ortak olan kişi ve kurumlar etkin bir şekilde soruşturulur ise organizasyonun asıl karar merciine ulaşmamız mümkün olabilir. Tüm bunlar olursa bütünlüklü bir dava süreci başlamış olur.

Olur mu peki? Umutlu musun?

2007 yılında Yasin Hayal ve Ogün Samastlar’dan ibaret bir iddianame ile başladık. Bugün geldiğimiz noktada ise kamu görevlilerinin de yargılandığı bir aşamadayız. O günden bugüne önemli yollar kat ettik. Umut taşıyalım taşımayalım, biz müdahil taraf olarak her şeyi sonuna kadar zorlamak zorundayız. Biz de sonuna kadar takip edeceğiz ve zorlayacağız.

Bu uzun süreçte “tıkandım, gitmeyecek artık” dediğin oldu mu? Çaresiz hissettin mi?

Dosyada en yoğun uğraşlar içerisinde olduğum zamanlarda dahi en kötü olasılığı düşünerek uğraş içerisinde oldum. Savcılıkların ve Mahkemelerin alacağı tutum ve vereceği kararın ne olduğu meselesi ile müdahil taraf olarak üstlendiğimiz yükümlükleri yerine getirmeniz meselesini ayrı tutmak zorundayız. Davanın müdahil tarafı olarak savcılık makamının, hakimlerin, mahkeme heyetlerinin tuttum ve kararından bağımsız olarak emek etmek, yazmak, talepte bulunmak, önünüze konulan engelleri aşmak için sürekli bir uğraş içerinde olmak gerekmekte idi. Bilgiye ulaşmak önemli idi, önemli bilgilere ulaşıldı Dink dosyasında.

Yoruldun mu?

Zor olduğu zamanlar oldu fakat Hrant Dink cinayeti dosyası müdahil taraf vekilleri olan bizlerin yaşamlarının bir parçası oldu. Yapacağımız işler, yazacağımız dilekçeler ve söylenecek sözlerimiz var.

DİNK CİNAYETİ DAVASININ EN ÖNEMLİ FARKLILIĞI

On yıla yakın bir zamandır bu dava gündemden hiç düşmedi. Sence neden?

Bu ilginin neden bu kadar uzun sürdüğünün açıkçası izahını ben de yapamıyorum. Fakat belki de tam tersini düşünmek ve “Neden diğer siyasal cinayet dosyalarında bu toplumsal ilgi sürekli kılınamadı?” sorusunu tartışmaya açmak gerekli.

Dink Cinayeti dosyasını sürekli toplumsal ilgi dışında diğer siyasal cinayet dosyalarından ayıran başkaca ne gibi ilkler var?

Diğer siyasal cinayet dosyalarının hiçbirinde resmi yazışmalara ulaşılamadı. Cinayete ilişkin devletin elinde hangi bilgilerin olduğunu öğrenemedik. Dink Cinayeti dosyasının en büyük farklılığı budur. Çok sayıda resmi rapor, yazışma, evrak ve bilgi, soruşturma ve dava dosyasına geldi. Bu bilgiler üzerinden devlet mekanizmasının nasıl çalıştığı bilgisine sahip olduk. Diğer cinayet dosyalarında bu mümkün olmadı.

Son sözler?

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmalar sürüyor. Ogün Samast, Yasin Hayal’lerin yargılandığı ilk davanın duruşmalarına daha fazla ilgi vardı, şimdi duruşmalara olan o ilgi kısmen azaldı. İlk kez bu kadar üst düzey insanın yargılandığı bir cinayet davası ile karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihinde bu kadar kamu görevlisinin yargılandığı başka bir siyasal cinayet davası var mı, emin değilim, belki de bu bir ilk. Bu açıdan da takibinin yapılması gereken bir dava bu. Gelecek duruşma 10 Ekim’de. Gelin, bekliyoruz.

KAYNAK: HUKUK POLİTİK